Kızıl
KIZIL
Kızıl, bütün vücut derisinde döküntüler yapan, glomerülonefrit ve  romatizmal ateş gibi çok önemli komplikas-yonlara yol açabilen akut ve bulaşıcı bir  hastalıktır.
NEDENLERİ
Hastalığa, salgılanan zehirle (toksin) deri ve mukozalarda döküntülere  neden olan birçok streptokok türü yol açar. Buna karşın yutak ve bademciklerdeki değişiklikler doğrudan bakterilerin etkisi  sonucunda gelişir.
Hastalığa neden olan mikroorganizmalar olguların büyük bir bölümünde  yutak mukozasına yüzeyel olarak yerleştiğinden (akut bademcik iltihabı)  kızıl vücudun belirli bir bölgesinde ortaya çıkar. Bakterilerin yerleştiği  bölgede salgıladığı zehirli madde, genel dolaşım yoluyla yayılarak  deri ve mukozalarda döküntü gibi genel belirtilere neden olur. Daha  seyrek olarak streptokoklar, cerrahi yaralar (cerrahi kızıl), yanıklar (yanık kızılı) ya da doğuma bağlı yaralardan da (loğusalık kızılı)  vücuda girebilir.
NASIL BULAŞIR?
Kızıla neden olan bakteriler insanlardan,  öncelikle de hastalardan, iyileşme dönemindeki hastalardan ve kronik  taşıyıcılardan bulaşır. Taşıyıcılarda streptokok ağız-burun boşluğuna,  burna ve deriye yerleşir; ayrıca hastaların kanında da bulunabilir.  Bulaşma, özellikle kronik taşıyıcı hastalardan yayılan damlacıklar  aracılığıyla doğrudan ya da dolaylı olarak gerçekleşir. Bu durumda  mikroplarla kirlenmiş çamaşırlar, kap kaçak, çatal bıçak, kişisel  eşyalar, oyuncaklar, halka açık yerlerdeki eşyalar hastalığın  bulaşmasında etken olabilir. Süt ve süt ürünleri ile onları  işleyen kişilerin streptokok taşıyıcısı olması ya da ineğin memesinde  streptokokun yol açtığı enfeksiyonun bulunması da bulaşmada rol  oynayabilir.
YAYILMA
Kızıl büyük kentlerde yaygın bir biçimde, küçük yerleşmelerde sınırlı  salgınlar halinde, köylerde ise tekil olgular biçiminde görülür.  Hastalığın yayılma hızı bulaşma koşullarının elverişli olmasına ve  hastalığa açık kişilerin sayışma bağlıdır. Hastalığa yakalananlar  iyileştikten sonra bağışıklık kazanırlar. Hastalığa açık kişilerden  oluşan yeni bir çekirdek ortaya çıkana değin hastalığın görülme  sıklığında azalma gözlenir. Köylerde hastalığın tekil olgular  biçiminde görülmesinin nedeni, ailelerin birbirinden uzak  yaşamalarıdır. Buralarda hasta kişilerle yakın ilişki kentlere göre çok  daha azdır. Kızıl en çok 2-9 yaş grubunda görülür. Bunun en önemli  nedeni, daha küçük bebeklerde anneden gelen bir korunma özelliğinin,  ikinci olarak da streptokokların neden olduğu gizli bir enfeksiyonun  yarattığı aktif bir bağışıklığın bulunmasıdır.
BELİRTİLERİ
Kızılın kuluçka evresi  genellikle 3-7 gündür; ama bu süre loğusalık kızılı ya da cerrahi  kızılda çok daha kısa olabilir. Hastalığın genel belirtileri kendini  kötü hissetme, yorgunluk ve baş ağnsı-dır.  Hastalık ani ve şiddetli bir biçimde başlar. Titreme, hızla yükselen bir  ateş (40°C-41°C), huzursuzluk, baş ağrısı, bulantı, kusma, solunum güçlüğü, karnı derisinde ve yüzde kızarıklık, çene ve ağız çevresinde  solukluk görülür. Bü-ğaz ağrısı, yutma güçlüğü, yutak ve boğaz  mukozasında şişlik ve kırmızılık ortaya çıkar. Dilin üzerini beyaz bir  pas kaplar, ucu ve çevresi ise kırmızı bir görünüm alır. Boynun yan  bölümleri ve iistçenenin arkasındaki lenf bezleri şişer.
Oldukça hızlı gelişen bu evre bir gün kadar sürer. Ağız mukozasında  kırmızı zemin üzerine koyu kırmızı renkli küçük lekelerin belirmesiyle  hastalığın gidişi yavaşlar; ayrıca hastanın dili hastalığın etkisiyle  Özel bir görünüm alır. Bu durum “çilek dili” olarak adlandırılır.  Döküntü 24 saat içinde yaygınlaşır. Bazı ön belirtilerden sonra  döküntülerin ortaya çıkması iki güne kadar gecikebilir. Döküntü 3-4 gün  sürer. Döküntü döneminde belli aralıklarla bütün vücutta eşit dağılım  gösteren pembe-kızıl renkte döküntüler gözlenir. Elle muayenede  kırmızılığın, topluiğne başından küçük, çok sayıda pürtüklü kabartıdan  oluştuğu görülür.
Döküntüler tipik bir dağılımla önce göğüste, boynun altında ya da  karında ortaya çıkar; sonra yavaş yavaş el ve ayaklara kadar yayılır.  Çene, ağız ve burun kanatlan çevresinin soluk  bir renk alması dikkat çekicidir. 5-6. günden sonra, vücudun değişik  yerlerinde soyulma başlar. Soyulma önce yüzde pullanma, vücutta birkaç  milimetre çapında kabuklar, kol ve bacaklarda da geniş parçalar  biçimindedir. Soyulma günler ya da haftalarca sürebilir; bu dönemde  hastanın genel durumu iyidir.
Kızıl hastalığı klinik olarak tipik olmayan biçimlerde de ortaya çıkabilir. Oldukça  kısa süren ve çok az döküntü yapan “hafif kızıl” tablosu Özellikle  önemlidir. Aynca bazı yazarlar, döküntüsüz kızıl adlı bir tablo  tanımlamış ve kızıla yakalanan hastaların ailelerinde ortaya çıktığım  belirtmişlerse de bu tanımlama pek doğru değildir. Streptokokların  salgıladığı zehirli (toksik) maddelere karşı bağışıklığı olan kişilerde  ortaya çıkan anjin gerçek bir streptokok anjini değildir. Ayrıca  olağanüstü ağır gidişli ve bakterinin salgıladığı aşırı toksine bağlı  tipik olmayan biçimler de bilinmektedir. Bakteriye karşı bağışıklık  olmadığı durumlarda streptokok farenjiti gelişebilir. Az rastlanan öteki  biçimlerde döküntüler mor renkli (mavi kızıl) ya da kesecikler  biçiminde olabilir (miliyer [yaygın] kızıl).
KOMPLÎKASYONLAR
Kızılın yol açtığı komplikasyonlar üç başlık altında toplanabilir.
•  Septik komplikasyonlar. Streptokokların yayılmasına bağlı olarak  gelişir.
•  Toksik komplikasyonlar. Bakterinin salgıladığı toksin etkisine  bağlıdır.
• Geç komplikasyonlar. Aşın duyarlılık gelişimine bağlı olarak ortaya  çıkan geç komplikasyonlara alerjik komplikasyonlar da denir. Günümüzde  çok az rastlanan septik komplikasyonlar streptokokların komşuluk ya da kan yoluyla yayılmasına bağlı olarak gelişir ve strepto-i kok anjini  komplikasyonlanna benzer.
Toksik komplikasyonlar esas olı kalp ve böbreklerde  ortaya çıkar. Eri yaşta ortaya çıkan kalp kası iltihabı çarpıntı,  nefes darlığı, göğüs ağrısı, katımlannda hızlanma ve bazen işle bir  üfürüm ile seyreder. Erken böbrek komplikasyonlarmın en  sık görüleni z. terstisyel nefrit”tir. İdrarda hafif alt. min artışı  görülür, idrarla kan gelir idrar miktarı azalır. Ardından kanda miktar  artar, buna karşın kan basıncıda yükselme ve şişme (Ödem) görülür  Hastalığın sonu genellikle iyıc: Ama bazen idrar çıkışı bütünüyle durc.  ğundan, yapay böbrek gibi modern ar -ma tekniklerine başvurmak  gerekebilir
Hastalığın başlamasından yaklaşık 20 gün sonra ortaya çıkan geç komp .  kasyonlar herhangi bir A grubu hemo^-tık streptokok enfeksiyonu  komplıkakasyonu gibi daha çok kalp, böbrekler ve eklemlerde  görülür. Özellikle kalp \f eklemlerde kızıl sonrası romatizma ateş  gelişir. En önemli geç komplikas-yon böbrekte ortaya çıkan akut ya\g-.r  glomerülonefrittir. Nedenleri ve gelişim süreci açısından, herhangi bir  streptokok enfeksiyonu sonrasında görüle-böbrek iltihabından  farksızdır.
TANI
olay olan kızıl tanısı, yalnızca kli-rilerin değerlendirilmesiyle bile  ko-. Ateş, bademcik iltihabı, oldukça ieri ve mukoza döküntüleri, çilek  belirliler kolaylıkla tanıya götürür. ıstahğın özellikle kızamıktan  ayırt ;si oldukça kolaydır. Kızamıkta dö-er anjinle değil, özellikle  nezleye r belirtilerle seyreden bir hastalığın ününde ortaya çıkar.  Kızamıkta dö-ler baştan ayağa doğru yayılır, zil gibi döküntü yapan  kızamıkçı-ıldan ayırmak zordur. Kızamık-lenf bezi büyümeleri görülür;  an-ktur.
ynca virüse bağh çeşitli hastalıkla-dişinde ve ilaçlara bağlı  zehirleneni tepkimelerinde kızıla benzer ıtüler ortaya çıkabilir. İlaç  tepki-inde mukozada döküntü görühnez
BEKLENEN GİDİŞİ (PROGNOZ)
Bir zamanlar, yol açtığı komplikasyon-lar nedeniyle oldukça ciddi bir  hastalık olan kızıl, günümüzde etkin antibiyotik tedavisiyle  kolayca iyileştirilebilmekte-dir. 20. yüzyılın başlarında yüzde 3 olan  hastalıktan Ölüm oranı, günümüzde en çok yüzde 0,05′tir.
TEDAVİ
Streptokok enfeksiyonlarına karşı uygun ve etkin bir antibiyotik  tedavisi uygulanmalıdır. Burada yalnız mikrobun yok edilmesiyle  hastalığın hafif geçmesi ya da kısa sürmesi değil, enfeksiyonun lir.  İlacın hastalık süresince düzenli biçimde verilmesi olanaklı değilse,  600.000-1.200.000 ünitelik tek doz olarak benzatil-penisilin  verilebilir. Penisilinin uygulanma olanağı yoksa, günde kilo başına 25  mg olarak eritromisin verilebilir. Eritromisin 10 gün süreyle  uygulanmalıdır. Bakterileri yok etmeyip yalnızca büyümelerini durduran  sülfamitler kullanılmamalıdır.
Kızıl geçiren küçük yaştaki hastalara ateşli dönemde yatak istirahati,  nitelik ve nicelik açısından hafif ve uygun besinler ile sıvı kaybını  karşılayacak miktarda sıvı verilmesi gerekir. Hastada boğaz kuruluğu varsa, yattığı odanın havası nemlendirilmelidir. Ağrılara  karşı (baş ya da lenf bezleri ağrıları) asetil-salisilik asit (aspirin)  kullanılır.
KORUNMA
Kızıl bildirilmesi zorunlu olan hastalıklardan biridir. Eskiden hasta  çevreden uzak tutulurdu. Bu süre 40 güne değin varabilirdi. Ama  günümüzde etkili antibiyotik tedavisi sonucunda karantina gerekli  olmamaktadır. Gene de streptokokların önemli ölçüde dirençli  olmalarından dolayı, bulaşmaya yol açabilecek bütün eşyaların dikkatle  dezenfekte edilmesi ve hasta iyileştikten sonra odasının da dikkatle  temizlenmesi gerekir. Ayrıca hastalığın yayılmasını önlemek için  hastanın ailesine ve çevresindeki yakalanma tehlikesi yüksek kişilere  penisilin verilmelidir.
Oldukça yaygın görülen A grubu streptokok taşıyıcılarına karşı pratik  açıdan alınacak önlemler de oldukça önemlidir. Sağlıklı streptokok  taşıyıcılarının, kendileri ve başkaları için tehlikeli olup  olmadıkları tartışılan ve üzerinde fikir birliğine varılamayan bir  konudur. Bir görüşe göre taşıyıcılarda-ki streptokoklar son derece  tehlikeli bir kaynaktır; her koşulda ortadan kaldırılması ve  kurutulması gerekir. Bir başka görüş ise özellikle okul çağındaki  çocuklar arasında birçok taşıyıcı bulunmasına ve bunların sürekli  olarak mikrop taşımalarına karşın, streptokok kökenli hastalıklara  yakalanmadıklarım ileri sürmektedir. Taşıyıcılarda genellikle yüksek  miktarda koruyucu antikor bulunur ve streptokok kökenli bir hastalığa  yakalansalar bile, hastalık etkeni çoğunlukla boğazlarında yerleşik  durumdaki streptokoktan farklı tiptedir. Vücudunda uzun süre streptokok  taşıyan kişilerin kanında streptokoklara karşı koruyucu antikor miktarı oldukça yüksektir. Ama streptokokları kısa süre taşıyanlarda bu  durum gözlenmemiştir.
Bu veriler ışığında, sağlıklı taşıyıcıların boğazındaki streptokokların  ortadan kaldırılmaması gerektiği, çünkü bu taşıyıcılık durumunun doğal  bir bağışıklama yöntemi olduğu söylenebilir. Ama bu gözlemin çelişkili  yanı, A grubu streptokok taşıyıcılarının kendileri için olmasa bile,  toplum için önemli bir tehlike kaynağı olmalarıdır. Bundan ötürü penisilin ya da eritromisinle uygulanacak bir koruyucu tedavinin toplumsal  açıdan gerekli olduğu söylenebilir.
Soru
Kızıl nasıl bulaşır?
Cevap
Genelde bulaşma solunum yollarından çıkan damlacıklarla (Flügge damlacıkları) olur. Gözden   kaçan, tehlikeli bulaşmalar ise, özel bir streptokok türü olan hastalık   etkeninin kronik, sağlıklı taşıyıcılar aracılığıyla taşınması sonucu   gerçekleşir. Bir başka bulaşma biçimi ise, streptokok enfeksiyonu   bulunan ineklerden alınan sütün kaynatılmadan içilmesidir. Kızüm   bulaşıcılığı oldukça düşüktür, ama klinik açıdan döküntü yapmayan   biçimlerin de bulunduğu unutulmamalıdır.
Soru
KİMLER KIZIL TAŞIYABİLİR?
Cevap
Sağlıklı bir kişi kızılı ”taşıyabilir” ve bunu bir çocuğa   bulaştırabilir mi?
Evet. Bir önceki soruda da açıklandığı gibi, en tehlikeli bulaşma bu   biçimde gerçekleşir.
Soru
Kuluçka dönemi ne kadar sürer?
Cevap
Kızılın kuluçka dönemi oldukça  kısadır; 6-7  günü geçmez. Bu dönemden sonra boğaz mukozası kızarır,  bademcikler ve boyun lenf bezleri şişer.  Hastalığın başlıca  belirtileri baş ağrısı, yutma zorluğu, bulantı,  boğaz ağrısı ve 38°C’nin  üzerine çıkabilen ateştir.
Soru
Dilin özel bir görünümü var mıdır?
Cevap
Beyazımsı bir pasla kaplanan dil, özellikle yüzeyel tabakaların   yitirilmesi nedeniyle çok özel bir görünüm alır: Çilek dili.
Soru
Çocuğa yatak istirahati uygulamak gerekli midir?
Cevap
Kesin olarak yatak istirahati ve bununla birlikte sıvı ya da yan sıvı   gıdalarla beslenme gerekir.  Bağırsağın,  yumuşatıcı gıdalar verilerek boş kalması sağlanmalıdır.  Enfeksiyon ve zehirlenme olasılığma  karşı antibiyotik tedavisi  uygulamak  gerekir.