Grip

GRİP-İNFLUENZA:


Ani olarak gelişen bir solunum sistemi infeksiyonudur. Grip hastalığının karakteristik belirtileri ani gelişen baş ağrısı, halsizlik, kas ağrısı ve ateş biçimindedir. Grip hastalığının etkeni “RNA” grubunun Ortomikso-virüs ailesinden “İnfluenza A”, “İnfluenza B’ ve “înfluenza C” adlı virüslerdir. İnfluenza A virüsüyle oluşan grip genellikle kış aylarında salgınlar biçiminde ortaya çıkar. Örneğin 1918 yılında dünyayı etkisi altına alan grip salgınında 20-40 milyon insan ölmüştür, İnfluenza B virüsü genellikle okul, kışla gibi toplu yaşanan yerlerde salgınlara yol açmaktadır, influenza C virüsünün yol açtığı griplere fazla rastlanmamaktadır.


İnfluenza virüsüyle bir kez karşılaşıldığında virüse karşı bağışıklık gelişir. Virüse karşı gelişen bağışıklık, onun sahip olduğu antijenlerden kaynaklanır. Ancak influenza virüsü, sahip olduğu antijenleri değiştirir. Farklı bir antijenik özelliğe sahip olan influenza virüsüyle karşılanan organizma, daha önce grip olmuş olsa bile yeniden hastalanabilir. Çünkü karşılaştığı farklı antijenli virüse karşı bağışıklığa sahip değildir. İşte bu nedenle insanlar sık sık grip olabilirler. Virüs havadaki damlacıklar içinde solunum yollarına girer. Virüs vücuda girdikten 18-36 saat sonra grip belirtilerine neden olur. Bunlar halsizlik, yüksek ateş, titreme, yorgunluk, kas ağrısı ve baş ağrılarıdır. Boğaz ağrısı, sırt ağrısı, aksırma, burun akıntısı, gözlerde yaşarma, kızarıklık, kuru bir öksürük, iştahsızlık gibi belirtiler de hastalığın seyri sırasında ortaya çıkarlar.



Hastalık ortalama olarak 7 gün sürer. Hastalık kendi kendisiyle sınırlı kaldığı yani komplikasyon yaratmadığı sürece tehlikeli değildir. Kendi normal seyrini tamamlayıp iyileşir. Gribin en sık yol açtığı komplikasyon pnömonidir (zatürre, zatürre). Pnömoni ya virüse bağlıdır ya da grip nedeniyle zayıflayan organizmada akciğerlere yayılan bakterilere bağlıdır. Gelişebilecek olan diğer komplikasyonlar sinüzit ve orta kulak iltihabıdır. înfluenza virüsünün yol açtığı önemli bir komplikasyon daha vardır. Buna “Reye” sendromu denir. Bu durumda beyinde ödem ve karaciğerde yağlanma görülür. Reye sendromuna diğer bazı virüs çeşitleri de yol açabilir. Hastalığın ölüm riski yüksektir. Hamile kadınlarda grip geliştiğinde düşük tehlikesi de artar. Hastalığın özel bir tedavi yöntemi yoktur. Kullanılan antibiyotiklerin ne hastalığı iyileştirdiği, ne de doğacak komplikasyonları kesinlikle önlediği söylenebilir. Antibiyotik tedavisine komplikasyon belirdiğinde başlamak daha doğrudur. Hastaların 3-7 günlük bir yatak istirahatinde bulunmalarında, G ve B vitamini ve günde 3-6 Aspirin almalarında ve kendilerini yormayıp üşütmemelerinde yarar vardır. Bunların dışındaki ilaç ve önlemlerin gereksiz harcamalara yol açmaktan başka etkileri yoktur. Bazı influenza tiplerine karşı aşılar geliştirilmiştir. Bu aşılar yalnız belli virüs tipine karşı bağışıklık sağlarlar. Salgın yapan virüsle hazırlanan aşılar kişiyi o salgına karşı koruyabilmektedir.


NEDENLERİ

Grip hastalığının etkeni olan virüs türü, bazı özelliklerine göre üç tipe ayrılır. A, B ve C harfleriyle tanımlanan bu tip­ler de kendi içlerinde alt tiplere ayrıl­maktadır.Büyük salgınlara yol açarak toplum sağlığını tehdit eden en önemli virüs A tipidir. Eskiden beri bütün yeryüzünde yaygın biçimde ortaya çıkan salgınlar­dan A tipi virüslerin sorumlu olduğu kabul edilmektedir, Bu açıdan C tipi vi­rüsler daha az önem taşır. B tipi ise yal­nız yerel salgınlar yapma özelliği gösterir. Grip hastalığının bu derece yaygın sı hem virüsün kolay bulaşabilmesine, hem de vücudun bağışıklık siste­mini hazırlıksız yakalayan antijen yapı­sındaki değişkenliğe bağlıdır. Bu ne­denle vücutlarına giren virüsü etkisiz kılacak uygun antikoru bulunmayan ki­şiler kolayca grip hastalığına yakalanır­lar. Grip virüslerinin temel özelliği, be­lirli ve değişmez bir yapılarının olmayı­şıdır. Ayırt edici Özelliklerini sürekli değiştirerek yeni bir biçim kazanır, böylece hazırlanan aşılan etkisiz kılan yeni yeni salgınlara neden olurlar. Grip salgınları hemen her zaman, başka bir ülkeden gelen kişi ya da kişilerin taşıdı­ğı yeni bir virüs alt tipinin, bu virüse karşı bağışıklığı bulunmayan topluluğa bulaşmasıyla başlar. Yurtiçi ve yurtdışı gezilerinin son derece yoğunlaştığı gü­nümüzde virüsün yayılması da büyük ölçüde kolaylaşmış, eskiden 7-10 yılda bir görülen pandemiler artık hemen her kış görülmeye başlamıştır.Grip virüsünün neden hızla değişim gösterdiği bilinmemektedir. Bir görüşe göre sınırlı sayıda virüs küçük insan top­luluklarında klinik belirti vermeden do­laşımını sürdürmekte, sayılan kendileri­ne karşı koyan antikor düzeyinin üzerine çıkıp salgına yol açacak ^ölçüde artana değin ortamda sürekli olarak bulunmak­tadır. 1957 ve 1977′ deki pandemilere aynı virüsün neden olduğunun belirlen­mesi, bu görüşü desteklemektedir.

Grip salgınları daha çok kış aylarında görülür. Virüs insandan insana doğrudan solunum yoluyla bulaşmakta ve soğuk, solunum yollarındaki yerel savunma me­kanizmalarım zayıflatarak hastalığın ya­yılmasını kolaylaştırmaktadır.Virüsler, aynı zamanda toksik (zehir­leyici) özellikler de taşıdığından, solunum sistemi dışında yayılma ve üreme eğilimi göstermeseler bile, çeşitli organ­larda birçok rahatsızlığın ortaya çıkması­na neden olabilirler. Daha önce herhangi bir kalp rahatsızlığı bulunmayanlarda bi­le, morarma, kalp atımlarının hızlanması ve düzensizleşmesi ile birlikte kan ba­sıncının düşmesine yol açabilirler. Solunum sistemi belirtileri ise yu­tak, soluk borusu ve bronş mukozası hücrelerindeki kirpiksi uzantıların virüs tarafından yıkıma uğratılması sonucu gelişir. Bu nedenle hastalığın ateşli ev­resinin sonuna doğru, soluk borusu ve bronş iltihabı görülür. Bu da göğüs ke­miği arkasında yanma duyumu ve inat­çı bir Öksürükle ortaya çıkar. Hücrele­rin kirpiksi uzantılarını yeniden geliştir­mesi için en azından 2-3 haftalık bir sü­re gerekir. Bu nedenle ateş düştükten ve gribin akut evresinden sonraki bir­kaç hafta boyunca son derece inatçı bir kuru öksürük sürer.

BELİRTİLERİ

Grip solunum yollarıyla (burun, boğaz, gırtlak, soluk borusu ve bronşlar) sınırlı yerel ve genel belirtiler vererek ortaya çıkar. Hastalığın kuluçka evresi çok kı­sadır; 1-3 gün içinde bazen de bulaşma­yı izleyen ilk 24 saatte tamamlanabilir. Başlıca belirtileri arasında birden başla­yan titreme, baş dönmesi, baş ağrısı, ışığa karşı duyarlılık; kaslarda, eklem­lerde ve kemiklerde yaygm ağrı ve birden yükselen ateş (39°C-40°C) sayıla­bilir. Hasta birkaç saat sonra kendini kı-mıldayamayacak ölçüde yorgun ve hal­siz hisseder. İlk 2-3 gün içinde iştah kaybı ve kusma görülür. Daha sonra yaygın bir iltihaplanma başlar. Boğaz kırmızıdır. Gırtlak ile soluk borusuna doğru yayılan bir yanma duyusu algıla­nır. Burunda akıntı, gözyaşı salgısında artış, ses kısıklığı, inatçı ve kuru bir ök­sürük, göğüs kemiği arkasında öksürük­le artan ağrı başlar.Bu durum 2-3 gün, bazen daha da uzayarak bir hafta kadar sürer. Bu süre­nin sonunda ateş birden düşer. Tüm ya­kınmalar (baş ağrısı, kas ve kemik ağrı­ları, kusma, iştahsızlık vb) azalır. Hasta gene de çok yorgun ve bitkindir. Gücü yavaş yavaş yerine gelir. Bazen kan çizgileri bulunan balgamla birlikte ök­sürüğün biraz daha sürdüğü görülür. Yalm bir seyir izleyen grip tiplerinde hiç iz kalmadan iyileşme gerçekleşir. Ama hasta bir ay kadar halsizlikten ya­kınabilir. Öte yandan salgınlar sırasında grip çok hafif biçimde geçiştirilebilir. Yatmaya gerek kalmadan atlatılan, ate­şin çok az yükseldiği ya da hiç yüksel­mediği bir bitkinlik dönemi yaşanır. Hasta çoğu kez bu durumu basit bir so­ğuk algınlığı olarak kabullenir.

EN AĞIR GRİPLER


Salgınlar sırasında bazı çok ağır durum­lar da görülebilir. Ağır dolaşım ve solunum güçlüğü, zehirlenme tablosu, zor fark edilen çok hızlı nabız alımlarıyla birlikte hızla ilerleyen hastalık, özellikle daha önce kalp ya da solunum sistemi hastalığı olanlarda, yaşlılarda ve ağır hastalığı olanlarda Ölümle sonuçlanabi­lir. Bunun yanı sıra daha az olarak belir­li bir sistemdeki belirtilerle ortaya çıkan gripler de görülebilir. Örneğin Öncelikle sindirim sisteminin etkilendiği olgularda iştah tamamen kesilmiş, dil beyazlaş-mıştır. Kusma, ishal, bağırsaklarda şiş­kinlik ve yaygın karın ağrıları ortaya çı­kar. Akciğerlere ilişkin ağır belirtiler yaygın göğüs ağrıları, güçlükle balgam çıkarılan inatçı ve ağrılı öksürük, kanlı balgam, ileri derecede solunum zorluğu ve bazen kalp-dolaşım yetmezlikleridir. Kalbe ilişkin ağır belirtiler ise kalp kası ve kalp dış zan iltihapları biçiminde or­taya çıkar. Sinir sisteminin etkilendiği durumlarda beyin iltihabına bağlı derin uyku (koma uykusu) ya da taşkınlık du­rumu görülebilir. Kanamalı belirtiler de­ri ve mukozada yaygın kanamalar biçi­minde görülür. Çocuklarda ise gırtlak il­tihabı ortaya çıkar. Bu da gırtlakta tıka-yıcı bir “yalancı krup”a (yalancı difteri) yol açabilir. Akut akciğer iltihabı gelişir­se bol balgam, genel durumda kötüleş­me ve solunum yetmezliği görülür.

KOMPLİKASYONLAR

Başlıca komplikasyonlar pnömokok, sta-filokok ve streptokok gibi bakterilerin yol açtığı enfeksiyonlardır. Bunlar normal durumda solunum yolları mukozasında hastalığa yol açmadan saprofit (çürükçül) olarak yaşar ve virüsün vücudun savun­ma sistemini zayıflatmasından yararlana­rak hastalık etkenlerine dönüşürler.

Genel olarak ateşin yeniden yüksel­mesi, nefes darlığı, mukuslu ya da kö­püklü balgamla birlikte yoğun Öksürük gibi belirtiler görülür. Bunlar hastalığın başında değil, iyileşme evresinde ortaya çıkan bronş-akciğer iltihabı belirtileri­dir. İyileşme evresinde vücudun kendini toplamasına fırsat verilmezse ortaya çı­karlar. Daha ağır bir komplikasyon ise gribin başlangıcında görülen son derece hızlı ve ağır gidişli akciğer iltihabıdır.Bu komplikasyon grip virüsüne bağ­lı birincil akciğer iltihabı (birincil grip pnömonisi) ya da virüs enfeksiyonuna eklenen ikincil bakteri enfeksiyonuna bağlı (ikincil grip pnömonisi) olabilir. İkincil grip pnömonisinde, bronş ağa­cında daha önce oluşan virüs lezyonlan ve balgamın varlığı, bakterilerin üreme­sini kolaylaştırır. Bu olgularda gribin yol açtığı yüksek ateş akciğer iltihabını maskeleyerek doğru tam ve tedavinin gecikmesine neden olur.

Gribin başlangıç evresinde solunum güçlüğü, göğüs ağrıları ve Öksürükle birlikte kanlı balgam varsa, akciğer ilti­habından kuşkulamlmahdır.Yaşlılarda ve kronik hastalığı olan­larda vücut direncinin zayıf olması ne­deniyle bronş-akciğer iltihabı odaklan her İki akciğere yaygm biçimde dağılır ve ağır solunum zorluğuyla birlikte sey­reden bir klinik tabloya yol açar. Hasta oturur konumda, solgun, korku dolu, morarmış, soğuk terler döken ve inatçı bir öksürüğün pençesinde kıvranır du­rumdadır. Bu aşamaya gelindiğinde hastalık ölümle sonuçlanabilir.Belirtilerin bu kadar şiddetlenmedi­ği durumlarda, zaman zaman ağırlaşıp hafifleyen hastalık 2-3 haftanın sonun­da İyileşmeye yüz tutar. Ateş düşmekİe birlikte nabız hızlıdır ve bitkinlik sürer. Genel durumu pek değişmeyen hasta sanki hiç iyileşemeyecekmiş korkusuna kapılır. Öte yandan yataktan erken kalkma, normal etkinliklere çabuk dö­nüş, hastalığın kolayca yeniden alevlen­mesine neden olur. Gribin öteki komp-likasyonlan kulak iltihabı, üstçene ve alm kemiği sinüslerinin iltihabı, böbrek iltihabı, ender olarak da irinli eklem il­tihabıdır. Daha önce değinildiği gibi, yaygm akciğer ya da kalp kası iltihap­lanmasına bağlı olarak gelişen kalp has­talığı oldukça sık görülür.

TANI

Kendine özgü klinik belirtileri ve geli­şimiyle yaygm bir salgın biçiminde or­taya çıkan gribin tanısı çok kolaydır. Bu durumda grip tanısına varmak he­men hiçbir zaman yanıltıcı olmaz.

Ama genellikle kış aylarında salgınlara bağlı olmadan tekil olgular halinde ortaya çıkan nezle ve ateşin gripten kay­naklığını söylemek çok zordur. Solunum yollarında ortaya çıkan bütün virüs kö­kenli enfeksiyonlar için grip adının kul­lanılması belirli bir virüsün sorumlu ol­duğu grip hastalığını belirsizleştirerek yanlış anlamalara yol açmaktadır.

TEDAVİ

Hastalığı en kolay biçimde atlatabilmek için sindirimi kolay ve sıvı ağırlıklı bir beslenme ile kesin olarak yatakta din­lenme yoluna gidilmelidir.

Grip belirtilerine karşı ateş düşürücü ve ağrı kesiciler oldukça sık kullanılır. Bunlar hastalığın gidişini değiştirme­mekle birlikte hastayı önemli ölçüde ra­hatlatır. Antibiyotik ve sülfamitler an­cak hekimin Önerisiyle ve olası bir bak­teri enfeksiyonunu önlemek ya da teda­vi etmek amacıyla kullanılmalıdır.

C vitamini tedavi edici olmaktan çok, koruyucu bir etki yapar. Gene ya­kınmaları azaltmak için, mikrop öldürü-cü ve iltihap giderici gargaralar, burun damlaları, öksürüğü yatıştırıcı şuruplar, sinir sistemini ve kalbi destekleyecek uyarıcılar kullanılabilir. Kusma, ishal gibi ek belirtiler de, gene uygun ilaçlar kullanılarak tedavi edilir.

İyileşme evresinde çok dikkatli ve sakirıırnh olmalı, komplikasyonlan ve yinelemeleri Önlemek için yatakta din­lenmeyi uzatmalı, vücudun tam olarak sağlığına kavuşması için besleyici ve bol çeşitli yiyecekler tüketilmelidir.

KORUNMA

Grip son derece bulaşıcı olduğundan genel korunma önlemleri çoğu zaman yetersiz kalır. Bulaşma, hastaların ök­sürmesi ve hapşırması sonucu havaya saçılan damlacıklar yoluyla gerçekleşir. Böylece toplu taşıma araçlarında, halka açık yerlerde, okullarda, çalışma ortam­larında ve evlerde herkes bu damlacık­lara hedef olabilir.

Kuşkusuz çevre koşullarına dikkat etmenin de önemli bir yaran vardır. Bunlar arasında soğuktan korunma, ter­lemeye neden olacak ölçüde kalın gi­yinmekten kaçınma, alkollü içkiler gibi vücudu yıpratan kötü alışkanlıklardan uzak durma, iyi beslenme, aniden sı­caktan soğuğa çıkmama, sık sık hava­landırılan ve nem oram uygun ortamlar­da bulunma sayılabilir. Salgın dönemle­rinde, eğlence yerleri ve büyük toplan­tılar gibi çok sayıda insanın bir araya geldiği yerlerde bulunmamak olası bu­laşmaları önlemeye yarayacaktır.Hastaya bakan kişi, kişisel temizli­ğine büyük özen göstermeli, özellikle yüz ve el temizliğine dikkat etmelidir. Ayrıca sık sık tuzlu ılık su ile ağız ve boğazım temizlemesi yararlı olur.

AŞILAR

En geçerli korunma, salgın yapan virü­sün etkisizleştirilmiş örneklerini içeren aşıyı yaptırmakla sağlanır. Her yıl çeşit­li ülkelerin sağlık bakanlıkları Dünya Sağlık Örgütü’nün uyanları doğrultu­sunda, olası bir salgından sorumlu olabi­lecek virüs tipine ilişkin bilgi verir. Bu bilgilerden yola çıkan ilaç yapımcılan, ölü virüs içeren aşılar üretirler. Aşı, kas içine ya da deri altına uygulanır ve eriş­kinlere bir kez, 12 yaşından küçük ço­cuklar ile daha önce hiç aşı olmamış ki­şilere bir ay ara ile iki kez yapılır. Etkin virüs tipi yeniyse, aşının herkese İki doz uygulanması önerilmektedir.

Aşıyla elde edilen korunma oram yüzde 60-80 arasında değişir. Korunma süresi 3 aydır. Aşının yalnız gribe karşı etkili olduğu, başka solunum yolu has­talıklarım önlemeyeceği bilinmelidir. Türkiye’de grip aşısının yapılmasına ilişkin yasal bir yükümlülük bulunmasa da, aşağıdaki özellikleri taşıyanların komplikasyon tehlikesine oldukça açık olmalan nedeniyle gribe karşı aşılan­malarında büyük yarar vardır.


• Özellikle yurtlarda ya da yaşlılar evinde kalan 65 yaşını aşmış kişiler;

• başta kalp-solunum yetmezliği olmak üzere kalp-damar ya da akciğer hastalı­ğı olanlar;

• şeker hastalığı, tümör, kronik böbrek ya da karaciğer yetmezliği olanlar;

• hastanelerin yoğun bakım birimlerin­de yatanlar;Aşının kızarma, şişme, ağn gibi ye­rel yan etkileri oldukça sık görülür (yüzde 30-50). Daha az olarak da ateş, fenalık hissi ve döküntü gibi genel be­lirtiler ortaya çıkabilir.Grip aşısı, akut hastalığı olanlar ile yumurta proteinlerine karşı alerjisi bu­lunanlarda kesin olarak uygulanmama­lıdır. Buna karşılık hamilelik aşıya en­gel oluşturmaz.


Grip virüsü vücudu nasıl etkiler?


Virüs vücuda solunum yoluyla girer. Solunum yolları epiteli üzerinde üreye­rek epitel hücrelerinin ölümüne neden olur. Böylece virüse karşı organizma­nın verdiği tepkiye bağlı olarak yerel belirtiler ortaya çıkar. Sık sık virüsün yıkıma uğrattığı solunum yollarında biriken sıvı ve hücre ar­tıkları üzerine yerleşen bakteriler bütün bronş ağacına yayılır.

Grip ölüm nedeni olabilir mi?


Grip her yıl az da olsa, ölüme yol açmaktadır. Ayrıca çok sayıda ölümlerin görüldüğü ağır salgınlar da ortaya çıkabilir. 1957′deki “Asya gribi” ve 1968′de bu gribin “yaygın” şekli binlerce insanın ölümüne neden olmuştur. Yalnız ABD’de bu salgınlarda ölen hasta sayısı 100 bin dolayındadır. Daha büyük bir grip felaketi 1918-19′da yaşanmıştır, “ispanyol gribi” adıyla tanınan bu pande-mi (dünya ölçeğinde salgın) 25 milyon kişinin ölümüne neden olmuştur.





Soru


Hastalığa en çok hangi yaşlarda yakalanılır?


Cevap

Hastalık her yaşta görülür. Ama özellikle ailede birkaç çocuk bulunuyorsa 2-4 yaşlannda ya da çocuğun anaokulu ve okula başlama dönemi olan 5-6 yaşında yaygındır. Hastalığın görülme sıklığı 7 yaşından sonra hızla düşer ve 40 yaş dolayında gene artar.


Soru


Gribin bulaşmasını ve yayılmasını kolaylaştıran etkenler nelerdir?


Cevap

Grip salgınlarının ortaya çıkmasını ve bulaşmayı kolaylaştıran nedenler arasın­da her şeyden önce ısı değişimleri yer alır. Özellikle aşın ısıtılmış bir ortamdan (ev, büro, okul, taşıma araçları) soğuk bir ortama geçilmesi çok tehlikelidir.