Mantar ve Mantar Hastalıkları
ÖZET
Mantar hastalıkları, çeşitli mantarların insanda yol açtıkları hastalıkları belirten genel terim. Mantar hastalıklarının başlıcaları arasında, dermatofitlerin yol açtığı, kılsız deri, deri kıvrımları, el ve ayakları etkileyen deri hastalıkları, saçlı deriyi etkileyen ve halk arasında kellik diye nitelenen hastalık ve özellikle göğüs, boyun ve kollarda lekelere yol açan pitiriyazis versicolor sayılabilir. Mantar hastalıklarının en yaygını olan mayaya benzeyen bir mantarın yol açtığı kandida hastalıkları ya da kandidiyaz, ağız, boğaz, akciğer, barsak, dölyolu, deri’ve tırnaklardaki yüzeysel tabakaları etkileyebilir; damakta ve yanakların iç yüzünde, pamukçuk diye nitelenen kaymağa benzer lekeler belirir.
MANTAR HASTALIKLARI:
Çeşitli mantarlar deriyi ve onun çeşitli eklerini tutup bazı hastalık tabloları yaratırlar. Vücuttaki mantar hastalıklarını genel olarak tanımlamak için kullanılan terim “Mikoz”dur. Bu bölümde mantar hastalıklarından söz edeceğiz..
DERİDE MANTAR HASTALIKLARI
Mantarlar grubunda sınıflandırılan mikroskopik yapıda asalakların deriye ve saç, kıl, tırnak gibi deri türevlerine bulaşmasıyla mantar hastalıkları ortaya Çıkar. Bu hastalıkların çok sık görülmesi ve son derece bulaşıcı hastalıklar olması nedeniyle dermatolojide önemli bir yeri vardır. Tıbbın deri hastalıklarıyla ilgilenen bu dalının ortaya çıkardığı gerçekler doğrultusunda yalnız kişilerin değil, çeşitli kurum ve kuruluşların da gerekli.Önlemleri alması gerekir. Temizlik koşullarındaki düzelme bu hastalıkların yayılmasını büyük Ölçüde engellemiş olmakla birlikte, özellikle kırsal kesimdeki yaşam koşulları mantar hastalıklarının bulaşmasını kolaylaştırmaktadır. Sonuçta hem tedavi, hem de hastalıktan korunma bakımından önemli sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle mantar hastalığına yol açan etkenler üzerinde Özenle durulması gerekir. Bu hastalık etkenleri asalak mantarlar adı altında toplanabilir.
ASALAK MANTAR NEDİR?
Bitkiler alemi üstün yapılı bitkiler, yani yeşil bitkiler ve basit yapılı bitkiler olarak iki ana gruba ayrılabilir. İsveçli ünlü doğabilimci Carolus Linnaeus bu ikinci gruba Yunanca “gizlievli” anlamına gelen kriptogam adını vermişti. Çünkü bu bitkilerde üreme organlan gizlidir ve ilk bakışta görülemez. Kriptogam ya da tohumsuz bitki denen bu grup üyelerinin tersine, üstün yapılı bitkilerde üreme organlarım oluşturan çiçekler belirgin biçimde ortadadır. Geleneksel sınıflandırmalarda kriptogamlann talli bitkiler denen bir grubu suyosunlanyla (algler) birlikte mantarları da kapsar. Tal özelleşmiş dokulardan yoksun, basit lifli bir yapıdır. Tipik olarak mantar, çeşitli biçimlerde yerleşmiş spor denen üreme birimleriyle yüklü dallanmış bir lif kütlesidir. Lifler, yani ipliksi uzantılar hif, hiflerin oluşturduğu karışık yumak İse miselyum olarak bilinir. Miselyum da üreme birimleriyle birlikte tali, yani mantarı oluşturur. İster şapkalı mantar biçiminde ortaya çıksın, ister ancak mikroskop altında görülebil-sin bütün mantarlar temel olarak aynı temel yapıyı paylaşır. Mantarların tür sayısı 100 bini aşar. Bunlar arasında bitkilerde ve hayvanlarda asalak yaşayan çok sayıda tür vardır. İnsan derisinde hastalık etkeni olan mantarların sayısı da oldukça kabarıktır. Bu mikroskopik asalaklar “deri mantarı” anlamına gelen dermatonıiset ya da tıpta daha yaygın olarak dermatofit adı altında toplanır.
Dermatofıtler Microsporum, Trichophyton ve Epidermophyton cinslerini kapsar. İnsan ve hayvan asalağı olan bu cins üyeleri bütün dünyaya yayılmıştır. Her coğrafi bölgenin kendine özgü dermatofit türleri vardır.Dermatofıtler değişik yollardan salgınlara yol açabilir. İnsana horoz, köpek gibi hayvanlardan bulaşan Microsporum üyeleri belirli bir deri bölgesine yerleşmiş hastalık odaklan oluşturur.
Hastalığın yayılması aile ya da ufak bir topluluk içinde oldukça sınırlıdır. Bu durum mantarın hayvandan insana geçerken çok yüksek olan bulaşıcılığmın insandan insana geçerken azalmasından kaynaklanır. Microsporum canis’in üç konak değiştirdikten sonra hastalık yapıcı özelliğini yitirdiği kanıtlanmıştır. Ama insandan bulaşan Microsporum cinsi mantarlar çocuklar arasında büyük sal-guılara yol açarak hastalığın okul, yuva gibi ortamlarda hızla yayılmasına neden olabilir. Geçmişte önemli sorunlar yaratan bu salgınlar yöneticileri köktenci çözümlere yöneltti. Örneğin Fransa’da salgınları denetim altına alabilmek için tinealı çocukların gideceği ayn ilkokullar açıldı. Güve anlamına gelen Latince kökenli bir sözcük olan tinea, elbise güvesinin yünlü dokumalardaki yeniklerini andıran mantar kaynaklı yüzeysel deri lezyonlannı tanımlamak için kullanılır. Bu tanımdan da anlaşılabileceği gibi dermatofitlerin yol açtığı hastalıklar tinea adı altmda toplanabilir.
Microsporum’lzrta oluşan enfeksiyonlara bazı ülkelerde eskisinden daha sık rastlanmaktadır. Örneğin Fransa’da hayvandan bulaşan Microsporum enfeksiyonları, insandan bulaşan enfeksiyonlardan daha sık görülmektedir. Uzun süre Trichophyton violaceum başta olmak üzere Trichophyton üyeleri bütün asalak mantarlar arasında en sık rastlanan enfeksiyon etkeni olmuştur. Yaygın olarak saçkıran hastalığı olarak bilinen baş tineası ve bu içinde kellik yapan saçkıran türü , temizliğin yetersiz olduğu bölgelerde olmaktadır. Bu etkenin konakları suıda her yaş ve cinsiyetten inse ayrıca birçok evcil ve yabanıl ha) da bulunur. Mantarların mutlaka konağa gereksinimleri olduğunu süren eski görüşlere karşılık günümü de hava ve topraktan da mantar edilmiştir. Bu nedenle deride ma hastalıklarının ortaya çıkması için nin mutlaka insan ya da hayvandan laşması gerekmez. Ama insan ya hayvandan bulaşma bu hastalıkların i sık görülen yayılma yoludur. Öte dan asalak mantarların vücutta banr sına ve gelişmesine zemin hazırlaj birçok unsur vardır.
Örneğin kellik pan baş tineasına göre sınırları daha saç dökülmelerine yol açan tinea tor rans, 13-14 yaşlarına doğru kendili| den kaybolmakta ve erişkinlerde ke likle görülmemektedir. Bu durum genlikle birlikte yağbezlerinden sak-nan ve mantarları öldürücü etkisi yağ asitlerinin ortaya çıkmasına ba| maktadır. Ayrıca eşey hormonlarının ı mantar gelişimini engelleyici etkileri ı duğu öne sürülmektedir.Dermatofitler keratinle beslene rinden, özel enzimler yardımıyla üs rinin yüzeyindeki boynuzsu katman,’. ve tırnaklar gibi derinin keratinli ya larına yerleşirler. Tricophyton ve rosporum üyeleri özellikle kıllara, dermophyton üyeleri üstderinin nuzsu katmanına yerleşerek saç ve dökülmesi, saçsız deride kızartılı-pı lekeler gibi hastalık belirtilerine açarlar.
MİKROSPORLU TİNEALAR
İnsandan bulaşan mikrosporlu tine, rın başlıca etkeni Microsporum audoit-ini’dİT. Son zamanlarda hayvandan b*-laşan Microsporum canis’te de belirgin bir artış görülmektedir. Bu hastaü hemen hemen yalnız 4-10 yaşları sındaki çocuklarda görülür. Son derece bulaşıcıdır. Doğrudan temas ile ya tarak, havlu gibi dolaylı yollarla insandan insana geçer. Bu nedenle okul ve yuvalarda sık sık salgın biçiminde ortaya çıkar. Erişkinlerde lezyonlar yalnız saçlı deride sınırlı kalmayıp yanaklarda ve sakalla kaplı çenede de görülebilir.Başlangıç lezyonu kırmızımsı, yuvarlak bir lekedir ve bu lezyon, hekim denetimi gerektiren bir salgın olmadıkça dikkat çekmez. Daha sonra büyüyüp kırmızılığı belirginleşen lekede pullanma başlar. Lezyon üzerindeki kıllar küçük bir dokunmayla dökülür. Saçlı derinin büyük bir bölümünü kaplayan 2-6 cm çapında kirli beyaz lezyonlar hastalığın tipik belirtisidir. Kılların grimsi rengi köklerinden yarım santim yukarıya kadar yayılmıştır. Bunun nedeni mantar miselyumunu oluşturan hifier ve hifleri zırh gibi saran sporlardır. Mik-roskopik düzeydeki bu oluşum dıştan bakıldığında saça hastalıklı görünümünü verir.
Hastalığı daha iyi anlayabilmek için kılın yapısını bilmekte yarar vardır. Kıl deri üstündeki gövde ve deri içinde kalan kök bölümünden oluşur. Kıl kökünün alt ucu genişleyerek soğancık (bul-bus) adını alır. Soğancığın dibinde kıl dibi papillası (memecik) denen bir girinti bulunur. Kıl kökünü saran keseciğin ağzından kıl gövdesi çıkar. Mantar kıl keseciği ağzına sıkıca yapışarak uzunlamasına hücre bölünmeleriyle çoğalmaya başlar. Böylece üretilen yeni miselyumun bir bölümü kıl köküne doğru büyürken, diğer bölümü gövde boyunca yukarı çıkar. Bu arada hifler-de çok sayıda spor oluşur. Bu sporlar çepeçevre sardıkları kıl gövdesine grimsi bir renk verir. Mantarın kıl kö-kündeki ilerlemesi soğancığa kadar sürer. Kılın büyümesini sağlayan soğancık, mantarın etkisiyle zayıflar ve kıl en küçük dokunmayla kökünden çıkar. Hayvandan bulaşan mikrosporlu tinea-lar daha küçük, ama sayıca daha çok lezyona yol açar. Başta da belirtildiği gibi, daha çok 4-10 yaşlan arasındaki çocuklarda görülen bu hastalıklar, genellikle 15 yaş öncesinde kendiliğinden kaybolur.
TRİKOFİTLİ TİNEA
Trikofİtli tinea, adından da anlaşılabileceği gibi genel olarak Trichophyton cinsinden kaynaklanan mantar hastalıklarını içerir ve trikofitoz olarak da bilinir. Bu çeşit tinealar da, kellik yapan saçkıran ve sakal dökülmesine yol açan sa-kalkıran gibi birkaç ayrıksı örnek buyana bırakılırsa, yalnızca çocukluk çağma Özgü hastalıklardır. Bulaşma doğrudan değmeyle ya da ortak kullanılan tarak ve havlu gibi eşyalar yoluyla gerçekleşir. Derinin boynuzsu katmanına yerleşen mantar, buradaki kılları soğancığa kadar giden hiflerle sarar. Kıl kökü mikrosporlu tineada olduğundan daha büyük zarar görür ve kıl, kesecik ağzından kırılır. Trikofit lekeleri ufak ve çok sayıdadır. Hastalıklı ve sağlıklı kıllar birbiriyle karışık olduğundan trikofıtli tinea, mikrosporlu tinea kadar belirgin değildir. Trikofitli tinea 15 yaş öncesinde kesin biçimde kaybolur.
Mantar tedavisi için hasta kılların cımbızla çıkarılması gerekir. Sıradan görünen bu işlem çok titiz ve eksiksiz biçimde yürütülürse yararlı olacaktır. Hastalıklı alanm yarım santimetre kadar yakınındaki sağlıklı kılların da çıkarılması uygundur. Böylece mantarın yeni kıllara bulaşması önlenir. Ayrıca mantar öldürücü etkisi olan iyot ve sülfür yerel olarak uygulanır. Tedavide büyük ilerleme sağlayan griseofulvin, ışın tedavisi gibi zahmetli, pahalı ve yan etkileri olabilen tedavilere karşı büyük üstünlük sağlamıştır. Bu ilaçla yaklaşık 40 gün süren bir tedavi kesin iyileşme sağlar. Hastalıktan kuşkulanıldığmda hemen uzman hekime başvurulmalıdır. Tanı konduktan sonra hasta çocukların bir süre okuldan alınması ve yaşıtlarından uzak tutulması gereklidir. Hastalığın yayılmasını Önlemede ilk adım, ana babalar ve çocukları yakından izleyen öğretmenler tarafından atılmalıdır.
EPİDERMOMİKOZ
Epidermis, yani üstderinin yalnız boynuzsu katmanında etkili olan, kıl ve tırnak gibi deri türevlerine zarar vermeyen mantar hastalıkları epidermomikoz adı altında toplanır. Bu hastalıklar aşağıda ayrı ayrı incelenmiştir.Kızartılı-pullu tinea. Üstderi mantar hastalıklarının en sık rastlanan tipidir. Etkeni hayvan ya da insan kaynaklı Microsporum ya da Trichophyton olabilir, tik lezyon hafif pullanma gösteren ve hızla dışarı doğru yayılan kırmızı bir lekedir; daha sonra pulla kaplı, kırmızımsı san renkli bir görünüm kazanır. Merkezden uzaklaştıkça belirginleşen lezyonda renk daha keskinleşir ve pullanma daha iyi görülür. Bu çevrel bölgede lezyonun tipik özelliği olan kabarcıklar göze çarpar. Etkenin değişik bölgelere sıçraması ya da eski hastalıklı bölgelerde yeniden mantar üremesi sonucu değişik evrelerdeki lezyonlar bir arada görülebilir. Kızartılı-pullu tinea bulaşıcıdır. Tedaviyle iyileşmesi 2-4 hafta sürer.
Kasık tineası
Olguların büyük bir bölümünde hastalık Epidermophyton üyeleriyle oluşur. Vücutta deri kıvnlmalarmın oluştuğu bölgelerde sıcaklık daha yüksek, terleme daha boldur; ve sürtünmeye bağlı örselenmeler daha sık görülür. Bu nedenle bu bölgelerdeki lezyonlar ne türden olursa olsunlar, akıntılı, nemli ve daha belirgindir. Kasık tineası başlangıçta tek yanlıdır, ama daha sonra öbür yana da atlayarak simetrik bir görünüm kazanır. Bazen lezyonlar kaba etlere de yayılır. Lezyon genellikle ortası pullu, kenarlan deriden yüksek, yuvarlak ve lurken çevreye doğru yayılma gösterir. Kasık tineası da bulaşıcı bir hastalıktır.Ayak tineası. Çok sık görülen ve ayaklara yerleşen bu mantar hastalığına “atlet ayağı” da denir. Önceleri hafif bir pullanmadan başka belirti görülmez. Daha sonra- lezyonlann ortaya çıkması ya da uzun yürüyüşlerden sonra ayak tabanının kızarması ve hafif ağrıyla kendini belli eder. Bu durumlarda deri nemlidir ve çizgi biçiminde ağrılı çatlaklar görülür. Oldukça büyük deri parçalan sıyrıldığında altta yatan kırmızımsı deri yüzeyi görülebilir.Hastalığın kabarcıklı tiplerinde pullanmış ya da yalnız iltihaplı alanla çevrelenmiş kabarcıklar görülebilir. Hastalığın daha kolay yayılan ve irinlenme eğilimi gösteren daha ağır tiplerine de rastlanır.
Bu durumda yürümek ve ayakkabı giymek son derece zor ve bazen olanaksızdır. Hastalığın bu kabarcıklı tipi genellikle ayak parmaklan arasında görülür. Ama aynı mantarlar el parmaklan arasında da hastalığa yol açabilir.Kabarcıklı tip ender olarak el ayası ve ayak tabanında da görülür. Alacalı tinea (tinea versicolor). En sık rastlanan ve iyi bilinen mantar hastalık -lanndan biridir. Hastalığa Pityrospo-rum cinsinden bir asalak mantar yol açar. Hastalığın belirgin özelliği gövde, boyun ve kollara düzensiz olarak yayılmış sütlü kahve renkli ufak lekelerdir. Bu lekeler yavaş bir biçimde yayılarak genişler ve “harita” görünümü veren adacıklar oluşturur. Hastalık yazı deniz kıyısında geçiren kişilerde daha belirgindir. Bunun nedeni mantarın yol açtığı açık renkli lezyonların yanık tende daha iyi fark edilmesidir. Ama çoğu kimsenin zannettiği gibi bu mantar hastalığı denizden bulaşmaz. Yalnızca esmer deri, lezyonun görülmesini kolaylaştırır. Bu tinea tipinde genellikle ka-Şintı ya da başka şikâyetlere rastlanmaz. Ama bazı olgularda şiddetli kaşıntı ortaya çıkabilir.Bu hastalığın tedavisi kolay olmakla birlikte oldukça sabır ister. sülfür içeren ilaçlar ya da antibiyotik krem ve pomatlar lezyonlara yerel olarak uygulanır. Tedavi altı hafta sürdürülmelidir. Bu süre içinde banyo yaparken selenyum sülfit ya da ketokonozol içeren şampuanlar kullanılmalıdır. Mantar bazen etkili bir tedaviyle tamamen yok edilir. Ama hastalık özellikle kişisel yatkınlık, şeker hastalığı, gebelik, kalın kazak giyme ve bol terleme gibi zemin hazırlayıcı etkenlerle yineleyebilir. Tedavide, çok etkili olan keto-konozul içeren hapların yanı sıra yeni geliştirilen bazı mantar öldürücü haplar da kullanılabilir. Ayrıca hasta her gün kaynatılmış çamaşır giymelidir.
Tırnak tineası.
Çok sık rastlanan, ama elde yeterli bilgi bulunmamasına bağlı olarak tedavisi büyük sorun yaratan bir hastalıktır. Kıllara ek olarak bu mantar derinin gene keratinli türevlerinden olan tırnaklara da yerleşir.Tinealan ve üstderinin mantar hastalıklarını incelerken yukarda belirttiğimiz mantarlara ek olarak vücudun birçok bölgesinde hastalığa yol açabilen ve bu nedenle dermatolojide oldukça önemli bir yeri olan mayalardan da söz etmek gerekir. Saccaromyces vini gibi maya türleri bilinen mayalanma etkilerinin yanı sıra önemli biyokimyasal tepkimelerden sorumludur. Ağız içinde yol açtığı pamukçuk hastalığıyla tanınan Candida cinsi mantarlar, tırnak tineası-nın etkeni olarak da ortaya çıkar. Bu hastalıkta tırnağın ortasına ya da kenarlarına yerleşmiş sarı-beyaz renkli, düzensiz lekeler görülür. Mantar tırnak ucunda üremişse tırnak kenarı grimsi, ufalanıp toz haline gelerek geride oyuk bırakan bir madde ile kaplanır. Sonunda kenarı iyice yenen tırnak düzensiz ve güdük bir görünüm alır.
Candida’ya bağlı lezyonlarda iltihaplanan tırnak çevresindeki dokudan sıkınca İrin çıkar. Tırnak bu durumuyla dolama görüntüsü almıştır. Daha sonraki evrede tırnağın en üst katmanının altında beyaz ya da sarı lekeler oluşur. Bu aşamada tırnak yerinden oynar ve düşer.Üstderi mantar hastalıkları oldukça uzun bir tedavi gerektirir. Bu hastalıkların tedavisinde başarının temelini sabır ve özen oluşturur. Mantarın boynuzsu katman içinde bulunması ilaçların buraya ulaşmasını güçleştirir. Ayrıca lezyon-lann yerleşim bölgeleri de tedaviyi zorlaştırır. Örneğin, deri kıvrımlarında gelişen mantar hastalıklarına irinli bakteri enfeksiyonları da eklenebilir. Örseleyici ilaçlara karşı duyarlılık gelişmesi ve bu ilaçların doğru kullanılmaması mantar tedavisinde sık görülen durumlardır. Ama tedavinin düzenli ve Özenli uygulanması çoğu kez tam iyileşme sağlar.Genellikle iki ya da üç değişik kimyasal madde içeren mantar öldürücü ilaçların sabah ve akşam üçer gün arayla değiştirilerek kullanılması, gerekiyorsa ağızdan griseofulvin ve ketokonozol gibi ilaçların alınması en etkili tedavi yöntemidir. Bu tedavinin deri mantarlarında süresi ortalama 50 gündür; tırnak tinea-larında ise bu süre 6-7 ay, hatta bir yıl olabilir. Tırnak tinealarmda en uygun tedavi öncelikle mantarlı tırnakların çekilmesi ve ağızdan griseofulvin alınmasıdır. Tırnak çekilmesi gibi bir işleme başvurmak istenmiyorsa, griseofulvin ve ketokonozol içeren haplarla birlikte yerel olarak uygulanan ilaçlar kullanılabilir.
Mantar hastalığı hangi yollarla bulaşır?
Saçlı deride ve kılsız deride ortaya çıkan tinea, kedi ve köpek gibi ev hayvanlarından bulaşabilir. Ama olguların büyük bir bölümünde bulaşma insandan insana hastalıklı kıllara ve üstderiye değme sonucu gerçekleşir. Daha çok sporcular arasında görülmesinden ötürü “atlet ayağı” denen mantar hastalığı ise ortak kullanılan duş ve soyunma odalarından bulaşır. Buralarda hastalıklı deriden dökülen parçalar enfeksiyonun kaynağım oluşturur.