Sinüzit

SİNÜZİT KOMPLİKASYONLARI:


Uygun bir tedavi görmemiş ya da önemsenmemiş sinüzitler müzminleşirler. Müzminleşmiş bir sinüzite karşı da aynı davranış sürdürülürse ciddi komplikasyonlar gelişebilir.Sinüzitin (özellikle maksilladaki) göz çukuruna {orbita} doğru yayılması sonucu göz çukuru iltihabı (orbita selüliti) ve/veya apsesi gelişebilir. Bu gibi durumlarda göz fırlaklığı [egzoftalmi] ortaya çıkabilir. Göz çukuru iltihabının nedbe dokusuyla iyileşmesi sonucu göz, göz çukuru içine normalden fazla gömülebilir. Bu duruma “Enof-talmi” denir. Sinüzitin göze doğru yayılması göz ağrısına da yol açabilir. Göz fırlakhğı durumunda gözün ön bölümünde iltihaplar geüşebilir. Sinüsteki iltihap, göz sinirine doğru da yayılır ve bu sinirin de iltihaplanmasına yol açabilir.


Buraya kadar belirttiğimiz komplikasyonlau, etkilenen tarafta körlüğe kadar gidebilen ağır bozukluklarla sonuçlanabilir.Sinüzitlerin bir diğer önemli komplikasyonu da çevre kemiklerde ağır bir iltihaplanmaya ve daha sonra da bu kemiklerin etkilenmiş olan bölgelerinde kemik erimesine ve kemik ölümüne neden olmalarıdır. Bu gibi durumlarda kemiklerle komşu yapılar arasında anormal ilişkiler ortaya çıkar, fistüller gelişir. Dokular içine hava kaçabilir.Sinüzitlerin çok ciddi komplikasyonlarından biri de beyne doğru yayılmalarıdır. Bu yayılma sonucu beyin zarlarında iltihaplar (menenjit), beyin zarlarında apseler, bazı beyin damarlarında tıkanıldık ve beyin apseleri gelişebilir. Sözünü ettiğimiz bu beyin komplikasyonlarından herhangi biri hastayı her an öldürebilir. Buraya kadar belirttiğimiz komplikasyonlar göz önüne alındığında, sinüzitlerin zaman kaybetmeksizin bir kulak-burun-boğaz hekiminin yardımlarına başvurulması gerektiği gerçeği ortaya çıkar.




SİNÜZİT: Bilindiği gibi burun boşluklarının oluşmasında katkıda bulunan frontal [alın), sfenoid.maksilla ve etmoid kemik içinde, burun boşluklarıyla bağlantılı sinüs adlı hava boşlukları bulunmaktadır. Bunun çevresindeki bu sinüslerin [Paranazai sinüsler) iç yüzünü örten mukoza tabakasının iltihaplanması olayına “Sinüzit” denir. Başlıca dört çeşit sinüzit vardır. Bunlardan ilkinde sinüs mukozasında ani iltihaba bağlı olarak aşırı bir kan gölîenmesi vardır, ikincisinde ani bir cerahatlanma söz konusudur. Üçüncü çeşit sinüzitte de cerahatlanma müzminleşmiştir. Dördüncü çeşitteyse sinüs mukozası kalınlaşmıştır. Bu dönemde sinüs mukozasından “Polip” denilen duvarı epitel hücrelerden yapılmış, içi serum ya da sümük kıvamında bir sıvı dolu olan keseler gelişebilir.Sinüzite yol açan çeşitli mekanizmalar ve etkenler vardır. Bilindiği gibi burun boşluklarına açılan sinüslerin duvarları burun mukozasının tızantı-sıyla örtülmüştür, yani buralarda da salgı olayı ve yüzeydeki hücreler silia denilen uzantılarıyla bu salgıyı ve tozları burun boşluklarına doğru süpürürler.


Eğer herhangi bir nedenle sinüslerin burun boşluğuna açıldıkları ağızları tıkanacak ya da silialarm süpürme işlevi aksıyacak olursa, salgı sinüsler içinde birikir ve buraya ulaşan bakteri, virüs gibi canlı hastalık etkenleri ya da kirli hava gibi kimyasal uyarıcılar sinüste iltihap olayına neden olurlar.Burun septumunun eğik oluşu ve/veya burunda et bulunması ve/veya burun mukozasında polip gelişmesi ve/veya burun konkalarının kötü bir biçimde bulunması, herhangi bir sinüsün burun boşluğuna açılan ağzını tıkayabilir. Tıkanmadan farklı mekanizmalar da sinüzite yol açabilmektedir.

Örneğin maksilla kemiğindeki [üst çenedeki ) bir dişin kökündeki iltihabın bu kemikteki sinüse yayılması sinüzite yol açabilir. Dalgıçlardaysa üst solunum yollarındaki bazı canlı hastalık etkenlerinin su basıncı nedeniyle sinüslere sürüklenmeleri sinüziti oluşturur. Bazı kimselerde burun septumu ya da konkaları normal bir anatomik biçim göstermiyorsa solunan hava doğrudan bir sinüse akar. Bu gibi durumlarda kuru, sıcak ya da soğuk ya da kirli hava sinüsteki mukozayı tahriş edip sinüzite yol açabilmektedir.Sinüzitler özgün belirti ve bulgular yönünden oldukça zengindirler. Sinüzitin özgün belirtilerinden biri ağrıdır. Ağrının yeri ve özellikleri iltihaplanmış olan sinüse göre değişir. Frontal (alın) kemikteki sinüslerin (Frontal sinüs) iltihaplanması halinde ağrı genellikle kaşların üstüne, burun köküne rastlayan bir bölgededir. Göz çukurunun iç tarafından, burun köküne yakın bir bölgeden, alın kemiğine parmakla bastırıldığında ağrı şiddetlenebilir ve uyarılabilir. Maksilla kemiğindeki sinüslerin iltihaplanması halindeyse ağrı üst çene kemiğindedir. Bu bölgeye parmakla basıldığında ağrı artabilir.


Maksilla sinüziti o taraftaki üst çene dişlerinde ağrıya da yol açabilir.Etmoid sinüslerin önde bulunan grubu burun kökünde ağrıya neden olabilirlerken, arka grubu ve sferioid kemikteki sinüzit başın arkasında, oksipital kemikte bazen de ensede ağrıya yol açarlar.Sinüzit ağrısı hastalar tarafından baş ağrısı olarak tanımlanır. Bu ağrıların sık karıştığı bir ağrı çeşidi gözden kaynaklanan baş ağrılarıdır. Göz bozukluklarının yol açtığı baş ağrıları genellikle akşama doğru ortaya çıkar ve sıklıkla da tek taraflıdır.Gözler bir süre döllendirildiğinde (örneğin gözler kapatıldığında) baş ağrısı kaybolabilir. Bu özellikler sinüzit ağrılarında yoktur. Hasta başını öne, aşağı “eğdiğinde ağrının çoğalması, sinüzit ağrılarının bir diğer özelliğidir. Burada ağrı konusunda son olarak şunu belirtelim: Her sinüzit vakasında ağrı gelişmez Sinüsitli hastalarda gelişebilen bir diğer bulgu ise koku alma bozuklukları ya da koku alamamadır. Bu hastalar o an başkalarının almadığı bazı kokular aldıklarını ileri sürerler. Bu bozukluğa “Parosmi” denir. Bazen de hastalar hiç koku almazlar, buna “Anosmi” adı verilir. Bazı sinüzit vakalarında ise hastaların burnundan zaman zaman cerahatli bir akıntı boşalır. Sinüzite yol açan tıkanıklık bazen hasta tarafından burun tıkanıklığı biçiminde belirtilebilir..




SİNÜZİT TEDAVİSİ: Ani gelişen ve cerahatlanmamış bir sinüzit vakasının tedavisi basit bir nezle tedavisi gibidir. Hastanın yatak istirahati yapması, bu arada asprin ve efedrin alması, A ve C vitamininden zengin bir beslenme rejimi uygulaması yararlıdır. 4 saatte bir içinde 0.015 gr “Fenobarbiral” 0.015 gr “Efedrin sülfat” ve 0.3 gr “Asetil şahsilik asit” (Aspirin) bulunan kapsüller alması rahat bir tedavi yöntemidir. Hastanın 2O-21°C ısıda ve % 45 oranında nemli bir hava soluması yararlıdır. Bilindiği gibi kuru ve soğuk ya da sıcak hava epitel hücrelerindeki silialarm hareketlerini bozar. Bu tedavi sonucu hastalık belirtileri kaybolduğunda, birkaç gün de burun damlası kullanılabilir. Ancak bunu birkaç günden fazla uzatmamak gerekir. Cerahatlanmamış sinüzitler için antibiyotik kullanımı gereksizdir. Eğer sinüzit cerahatli ise, cerahatlanmaya yol açan bakterinin saptanıp, buna karşı en etkili antibiyotiğin yeterli bir süre kullanılması gerekir. Antibiyotik ağızdan alınmalıdır. Burun içine antibiyotik verilmesinin hiçbir yararı olmadığı gibi zararı da olabilir.Buraya kadar belirttiğimiz tedaviler sonucu sinüsteki iltihap oldukça geriler. Daha sonra sinüslerin “İrigasyon” denilen özel yöntemlerle ve özel araçların yardımıyla yıkanması yararlı ölür. Böylece sinüslerdeki birikintilerin boşaltılması sağlanır.Müzminleşmiş ve cerrahi olmayan tedavilere yanıt vermeyen sinüzit vakalarının ise özel cerrahi yöntemlerle tedavi edilmesi gerekir. Cerrahi te’davinin amacı, tıkanıklığın giderilmesiyle sinüslerin burun boşluğuna açılmalarının sağlanmasıdır. Cerrahi tedavisi gerektiren durumlar şunlardır.







1) Sinüzitin cerrahi olmayan tedavilere yanıt vermeyip, sürekli ağrı ve akıntının bulunması .ve müzminleşmesi.


2) Sinüsteki iltihabın beyne doğru yayılıp beyin zarı iltihabı (menenjit), beyin apsesi gibi komplikasyonlar yaratması.

3) Sinüzitin göz çukuruna (orbita) doğru yayılıp, göz çukuru iltihabına [orbita selüliti) ve/veya apsesine yol açması.


4) Sinüsün kemik duvarını öldürüp [nekroz] fistüle yol açması.


5) Sinüs içinde içi cerahat dolu bir kesenin (piyosel) gelişmesi.Gerektiği gibi tedavi edilmemiş sinüzitler, ciddi komplikasyonlara yol açabilirler.