Migren

Zaman zaman ataklar halinde ortaya çıkan, zonklayıcı tarzda bir yarım baş ağrısıdır. Ağrı nöbetleri genellikle 10-20 yaşları arasında başlar ve sıklığı ile şiddeti gitgide azalarak orta yaşlara kadar varlığını sürdürür. Hamilelik sırasında nöbetler genellikle kaybolur. Migrene kadınlarda, erkeklere oranla daha sık rastlanmaktadır. Genel nüfusun % 5-10 ‘unda migren tipi baş ağrısının bulunduğu öne sürülmektedir. Migrenin beyindeki damarlardan kaynaklandığı düşünülmektedir. Ancak oluşum mekanizmasıyla ilgili henüz kesin ve doyurucu bir sonuca varılamamıştır. Başlıca iki çeşit migren tablosu bulunmaktadır. Bunlardan ilkine “Klasik migren” ikincisine de “Basit migren” denir. Aşağıda bu iki tip migreni ayrı başlıklar altında incelemekteyiz.



KLASİK MİGREN: Klasik migrende baş ağrısı ortaya çıkmadan önce hastada bazı ön belirtiler gelişir. Örneğin hastanın görme alanında bazı kör noktalar ortaya çıkar, konuşmasında bazı bozukluklar oluşabilir, birtakım duyu kusurları gelişebilir. Bu Ön belirtilerin azalmasından birkaç dakika sonra da baş ağrısı belirtisi ortaya çıkar. Baş ağrısıyla birlikte ya da ondan birkaç dakika sonra bulantı, kusma olabilir. Baş ağrısı, yaklaşık bir saat sonra doruk noktasına ulaşır. Anımsanacağı gibi ağrı, yarım baş ağrısı biçimindedir. Baş ağrısı atağına öncülük eden belirtilerden görme ve duyu kusurları, çoğunlukla başın ağrıyan yansının karşı tarafında ortaya çıkmaktadır. Hastaların yakın akrabalarında da migrene rastlanabilir. Migren hastalarının çocukluk dönemlerinde araba tutması ve bulantı kusma gibi yakınmaların olduğu görülür. Kadınlarda hamileliğin ilk birkaç ayında klasik migren tipi baş ağrıları ortaya çıkabilir.

BASİT MİGREN: Basit migrende baş ağrısına öncülük eden belirtiler açlık hissi, esneme, depresyon, öfori, vücutta su toplanması, mide ve bağırsak bozuklukları biçimindedir. Bu ön belirtiler, baş ağrısı atağından saatler ya da günler önce ortaya çıkabilir. Baş ağrısı, uyanıkken ve genellikle psikolojik ya da bedensel bir uyarılmayı izleyerek ortaya çıkar. Doruk noktaya erişmesi, klasik tipte olduğu gibi bir saat değil, daha uzun bir süreyi gerektirir. Ağrının seyri daha yavaş ve uzun sürer.


Baş ağrısı tam olarak yerleştikten sonra hastada bulantı, kusma, üşüme, ishal, yorgunluk, poliüri (çok idrar etme) gibi belirtilerden bazıları gelişebilir. Baş ağrısı, hasta uyuyuncaya kadar sürer. Ağrı günlerce sürebilir. Ağrının yerleşmiş olduğu baş yarısında burun tıkanıklığı ve/veya burun kanaması, göz yaşarması ve/veya konjunktiva kanlanması gelişebilir. Hamilelik ya da ağır bir hastalık sırasında ağrı atakları kaybolur. Hastada tansiyon yüksekliği (hipertansiyon) yerleştiğinde, migren atakları daha da sıklaşmaktadır. Okul dönemlerinde, sorumluluğun artığı dönemlerde, evlenme dönemlerinde, ağrı ataklarının sıklaştığı ya da ortaya çıktığı görülebilir.


MİGREN TEDAVİSİ: Migren tedavisi, belirtilere yöneliktir. Ergo alkaloidleri ve kafein karışımı olan ilaçlar bu amaca çok iyi hizmet etmektedirler. Ağrı nöbetinin geleceği hissedildiğinde, bu ilaçların kan içine enjeksiyonu ya da ağız yoluyla uygulaması ile ağrının ortaya çıkışı önlenebilmektedir. Ergo alkaloidleri yalnız ağrının ortaya çıkışını önleyici etkiye sahiptirler. Ağrı kesici etkileri yoktur. Yani oluşmuş bir baş ağrısının edindirilmesi için kullanıldıklarında, olumlu sonuç yaratmazlar. Bazı hastalarda ağrı kesici ilaçlar etkili olmaktadır. Uzun süreli tedavilerde kullanılan en etkili ilaçların karışımını içeren ilacın “Metiserjid” olduğu öne sürülmektedir. Ancak Metiserjid uzun süre kullanıldığında, karın boşluğunda, “Periton” arkasında nedbeleşmeye yol açabilmektedir. Uzun süre ilaç tedavisi gören kimselerde ağrı nöbetlerinin seyrekleştiği, kısalıp hafifleştiği bildirümiştir. İlaç tedavisine ek olarak, eğer varsa hastanın psikolojik sorunlarının çüzümlenmesi gerekmektedir