Katarakt

KATARAKT

Katarakt terimi, lensin yoğunlaşması sonucu saydamlığının bozulması olayıdır. Katarakt sonucu hastanın görmesi çeşitli derecelerde bozulur. Kataraktın en sık rastlanan etkeni yaşlılıktır. Daha az olmakla birlikte doğumsal katarakt ve travmatik katarakt da kataraktın diğer etkenleri arasında yer almaktadır. Kataraktlı bir lenste, lens ödemiş protein bozukluğu, lens liflerinin normal sürekliliğinin bozulması ve nekroz gioı değişiklikler görülmektedir. Kataraktın başlangıcında, lenste hafif bir yoğunluk gelişmiştir.’ Katarkt olgunlaştığında, lensteki su miktarı çok artar ve lens ödemi en yüksek noktasına ulaşır. Bu durumda lensin kapsülü çok gergindir. Kataraktın bu biçimine “Şişkin katarakt” denilmektedir. Daha sonra katarakth lensin suyu dışarı sızmaya ve lens kapsülü buruşuk bir durum almaya, kataraktın da yoğunluğu artmaya başlar.



Katarakt Nedir





Bu duruma “Olgunluk üstü katarakt” denilir. Lensin yoğunluğu arttıkça, oftalmaskop aygıtıyla göz dibinin görülmesi de güçleşmektedir. Yaşlılık kataraktı: Yaşlılık kataraktı en sık rastlanan katarakt çeşididir. Yetmiş yaşının üstündeki herkeste bir miktar katarakt kesinlikle bulunur. Katarakt hiçbir belirti vermeyecek kadar hafif olabilir. Eğer belirti verecekse kataraktın ilk ve tek belirtisi gitgide bulanıklaşan görmedir. Başlangıç döneminde uzak görme bulanıklaşır, yakın görme bir Ölçüde düzelir. Bunun sonucu olarak yaşlı hastalar yakını gözlük kullanmaksızm son derece iyi seçerler.


Örneğin gözlüksüz okuyabilirler. Yaşlılık kataraktlarında lens yoğunluğu, genellikle lensin ekvatorundan merkeze doğru geldiğinden, hastanın görme alanı kendisinin fark etmeyeceği bir biçimde çevreden merkeze doğru daralır.Yaşlılık kataraktı genellikle yıllar süren yavaş bir ilerleyiş hızına sahiptir. Bu nedenle yaşlıların büyük çoğunluğu ameliyatı gerektirecek kadar ağır bir katarakta hedef olmazlar. Ameliyatı gerektiren vakalarda lens çıkarılır ve hastaya kalın mercekli, kırıcılığı fazla bir gözlük verilir. Bunların sonucunda hastaların yaklaşık % 90′mda görme keskinliği kesin olarak artar. Bazı cerrahlar, katarakt ameliyatında hastanın lensini çıkardıktan sonra göz bebeği alanına camdan yapılmış bir mercek koymaktadırlar. Böylece hastaların gözlük kullanmalarına gerek kalmamaktadır.Doğumsal katarakt:


Doğumsal, kataraktlar genellikle kalıtsal etkenlere bağlıdırlar ve çift taraflı olarak görülürler. Annenin hamileliğinin ilk üç ayında “Kızamıkçık” hastalığına yakalanması halinde, doğacak olan çocukta doğumsal katarakt bulunma riski yüksektir.Doğumsal katarakta, anne ilk birkaç ay ya da yıl içinde çocuğunun iyi görmediğini fark eder. Bazı yakalardaysa anne çocuğunun gözbebeği alanı içinde beyaz renkli bir yoğunluk farkedebilir. Bilindiği gibi çocuklar doğduklarında, sinir sistemleri bir erişkininki gibi gelişmemiştir. Sinir sisteminin olgunlaşma süreci çocuğun ileriki yaşlarına kadar sürmektedir. Sinir sisteminin iyi bir biçimde gelişebilmesi için uygun uyarılar alması gerekir. Yeni doğan bir çocuğun da görme işlevi henüz tam olarak gelişmemiştir. Bunun tam olarak gelişebilmesi için, daha özel bir anlatımla çocuğun retina tabakasının tam olarak gelişebilmesi için retinaya ışık uyarılarının düşmesi gerekir. Doğumsal katarakta eğer lens yoğunluğu, lensin saydamlığını ileri derece bozmuşsa, ışık uyarıları gözün retina tabakasına yeterince ulaşmazlar. Işık uvanlarim alamayan retina yeterince gelişemez. 8u da körlüğe yol açar. Eğer doğumsal kataraktan kuşkulanılan bir çocuğun göz dibi oftalmoskop aygıtıyla görülemiyorsa, bu çocuğun retinasına yeterince ışık uyarısı ulaşamıyor demektir.


Yani lensin saydamlığı ciddi bir biçimde azalmış demektir.Eğer katarakt çift taraflıysa ve oftalmoskopla göz dibi görülemiyorsa çocukta görme işlevinin normal gelişimini sağlayabilmek amacıyla çocuk 6 aylık olduğunda, bir gözün lensinin cerrahi olarak çıkartılması gerekir. Ameliyat başarılı olursa diğer gözün lensi 2-3 yıl sonra çıkartılır. Eğer ilk ameliyat’ başarılı değilse, öteki gözün lensi 1-2 yıl sonra çıkartılır. Bu süre içinde gözler biraz büyür.Doğumsal kataraktların çoğu görmeyi ciddi bir biçimde bozmazlar ve çoğunlukla da ilerleyici bir özellikte değildirler. Yavaş ilerleyen doğumsal kataraktlarda çocuk 10-15 yaşma geldiğinde, katarakt ameliyatına alınır. Doğumsal kataraktların “Yo 70′inde cerrahi girişimler görme keskinliğini önemli ölçüde çoğaltmaktadır. Kızamıkçık hastalığı sonucu gelişen doğumsal katarakt vakalarının tedavi şansları daha düşüktür.


Travmatik katarakt: Travmatik katarakt çoğunlukla lensi zedeleyen göze batmış taş, metal ya da ağaç kıymığı, saçma gibi yabancı maddelere bağlı olarak gelişir. Küt darbeler, cam üfleyicilerinde olduğu gibi fazla sıcağa hedef olma, X ışınları, radyoaktif maddeler de gözde travmaya [darbe) bağlı (travmatik) katarakta neden olmaktadır. Görüldüğü gibi yukarıda saydığımız etkenlerin pek çoğundan korunmak yalnız basit önlemleri gerektirir. Sanayi işçilerinin uygun koruyucu iş gözlükleri kullanmaları pek çok kazayı önleyebilir.Yabancı cismin lense girmesiyle birlikte lens hemen beyazlaşır. Çünkü lensin kapsülü yırtılmış ve kamara sıvısı ve/veya vitre sıvısı lensin içine girmiştir. Bu durumda hasta görmesinin aniden bozulduğundan yakınır. Göz kızarır ve lens yoğun olarak görülür. Göz içi kanamaları gelişmiş olabilir. Yabancı cismin zaman kaybetmeksizin çıkartılması gerekir.


Göz merceği, dölüt evresinde ve do­ğumdan sonra art arda gelişen üç ana bölümden oluşur:

1) Dölütsel çekirdek. Dölüt evresinde gelişir ve doğumda merceğin hemen he­men tümünü oluşturur.

2) Erişkin çekirdek. Doğumdan sonra oluşmaya başlar ve bazı aygıtlarla 10 yaşından başlayarak görülebilir.

3) Erişkin çekirdeği ön kapsülden ayı­ran epitel katmanı.


Bu oluşumlardan birinin matlaşması görmenin engellenmesi için yeterlidir. Kataraktın türü, matlaşmanın hangi ya­pıda ve ne zaman ortaya çıktığına baka­rak saptanabilir


Katarakt Ameliyatı 1



DOĞUMSAL KATARAKT


Genellikle gebelik sırasında annenin ge­çirdiği hastalıklara (örneğin kızamık­çık) bağlı olarak dölüt evresinde gelişir.Bazıları merceğin merkezinde matlaş­mayla sınırlıdır ve zamanla ilerlemez (ilerleyici olmayan katarakt); bazıları ise tüm merceğe yayılıp zamanla tam bir matlaşmaya yol açabilir (ilerleyici katarakt).

İlerleyici olmayan katarakt. Bun­lardan ön kutup kataraktı merceğin ön yüzünde yüzeysel katmanlarla sınırlı bir matlaşmadan oluşur. Ana baba ço­cuğun gözünde “beyaz bir nokta” oldu­ğunu fark eder; bu biçim gerçekten de gözbebeğinin ortasında sınırları belir­gin beyaz bir noktayla kendini göste­rir. Genellikle dölüt evresinde ortaya çıkmış olan bir göz iltihabının sonucu­dur.İlerleyici katarakt. Doğuştan var olan ve giderek kötüleşen biçimlerdir.Bölgesel katarakt. Doğumsal kata­raktın en sık görülen biçimidir. Çocuk iyi görmez, ama genellikle bu durum ancak okul çağında fark edilir. Matlaş­ma merceğin merkezini etkilediğinden, ışık güçlü olduğunda görüş daha da azalır; çocuk harfleri iyi göremediğin­den yakınır. Merceğin çevresiyse saydamdır; bu nedenle çok ışık olduğunda gözbebeği daralır ve göz, yalnızca mat­laşma bulunan merkez bölge aracılığı}la görür. Oysa az ışık olduğunda gözbe­beği genişler ve göz, merceğin saydam çevre bölümüyle görür.Bu tür kataraktın ayırt edici özelli­ği, merceğin merkezindeki matlaşma­dır. Merkez bölgenin çevresinde say­dam bir alan vardır. Bu bölgede ışınsal yerleşimli küçük matlaşmalar görülür. bunlar bir olgudan Öbürüne değişir \z bölgesel katarakta çok değişik görü­nümler kazandırır.


Göze dik bir ışık tu­tulduğunda beyazımsı bir yansıma gö­rülür. Eğik ışıkta ise irisin hemen al­tında kabuksu katmanlar ortaya çıkar bunlar saydamdır ve matlaşma daha derindir.Gözbebeği tam olarak genişlediğin­de matlaşmanın tüm yüzeye yayılma-dığı, yalnızca merkezi kapladığı görü­lür. Genellikle her iki gözü de etkile­yen bölgesel kataraktın dölüt evresin­deki hormonal bozukluklar ve raşi­tizmle ilgili olduğu sanılmaktadır. Ba­zı uzmanlara göre de gebeliğin üçüncü ayı dolayında annenin kızamıkçık gibi hastalıklara yakalanmasına bağlı olabi­lir.

Bu durum modern cerrahi yöntem­lerle kolaylıkla tedavi edilebilir. Ama erken tanı önemlidir; ameliyatın yaşa­mın ilk yılında yapılması gerekir. Yok­sa sinirsel merkezlere ya da ağtabakaya yayılan işlevsizleşme körlüğe yol açabi­lir. Ana baba, çocuğun görsel uyaranla­ra tepki göstermediğinden kuşkulandık­ları anda hekime başvurmalıdırlar.Tedavi. Matlaşmanın şiddetine ve yayılımına bağlıdır. Görme üzerindeki sınırlama normal bir yaşam sürmeye en­gel değilse, ameliyat ertelenip katarakta bağlı uyum eksikliğini gideren gözlük­ler verilebilir.Katarakt yaygınlaşmış, saydam bö­lüm ince bir çizgi halinde kenarda kal­mışsa, tek tedavi yöntemi cerrahi giri­şimdir



EDİNSEL KATARAKTLAR

Doğuştan gelmeyip sonradan oluşan edinsel kataraktlara çok daha sık rastla­nır. Sağlıklı bir gözde yaşlanmaya, dar­belere, göze özgü ya da genel hastalık­lara bağlı olarak katarakt oluşabilir.

Yaşlılık dönemi kataraktları. İleri yaşlarda merceğin bulanıklaşması biçi­minde görülür. Bu hastalığın nasıl oluş­tuğu henüz tam olarak açıklanmamıştır.Değişik görünümleri olabilir, ama ge­nellikle üç temel tipe ayrılır:


• Kabuksal. Kapsülün (merceğin dış bölümü) matlaşmasına bağlıdır, gözbe-beğinde gelişen açık, donuk renk çıplak gözle bile fark edilir. Genellikle 50 ya­şından sonra ortaya çıkar; hasta, bir sis katmanından ya da buzlu camdan bakı­yormuş gibi bulanık görmekten yakınır. Gözlük takarak görüş geçici olarak dü­zeltilebilir (kataraktın başlangıç evre­sinde mercek şişer ve odak uzaklığının azalmasıyla miyopluk ortaya çıkar), ama sisli görme sürer. Bazen güçlü ışıkta ya da güneşli havada görme dü­zelir; bunun nedeni ışıkta irisin kasılıp gözbebeğini daraltması, böylece merce­ğin çevre bölümüne göre daha saydam kalan merkez bölümü aracılığıyla gör­menin gerçekleşmesidir. Bu bozukluk­lar hemen her zaman yavaş başlar, bir-iki yıl böyle gider ve sonra hızla ilerler.

• Çekirdeksel. Daha enderdir ve genel­likle 60 yaşından sonra başlar. Merce­ğin erişkin çekirdeğinde matlaşmayla ayırt edilir. Belirtiler yavaş ama ilerle­yici bir gidiş gösterir ve kabuksal kata­raktta olduğu gibi bir süre sonra hızla ağırlaşmaz. Hasta, görüşünün sürekli azalıp bulanıklaştığından yakınır. Mer­ceğin merkez bölümünde matlaşma ol­duğundan bulutlu havalarda ya da evde az ışıkta daha iyi görür. Gözbebeği ge­nişlediğinde de, merceğin mat olmayan Çevresel bölümlerini kullanarak daha iyi görür. Bu, kabuksal katarakttakinin tersi bir durumdur. biçimidir. Kap­sülün, merceğin arka yüzeyindeki alt bölümünün bulanıklaşmasıyla ayırt edilir.Tek tedavi yöntemi, merceğin alın­masını içeren cerrahi girişimdir, Dam­lalar ya da göz banyoları sonuç ver­mez. Katarakt iki taraflı (her iki gözde de) olduğunda, kısa aralıklarla önce bir göz, sonra öbürü ameliyat edilir. Katarakt tek gözde olduğunda bile, ameliyat sonrasında iki gözün birlikte kullanılması olanaksızlaşacaktır. Çün­kü merceği alınan göz yalnızca yakın­sama (ışık demetlerini kırarak birbiri­ne yakınlaştırma) gücü yüksek bir göz­lük yardımıyla görebilir. Bu durumda gözlük camı, daha önce göz merceği­nin bulunduğu noktadan 2 cm kadar önde olacaktır. Bu da (bazı optik geo­metri teoremlerinin gösterdiği gibi), ağtabaka üstünde daha büyük bir gö­rüntü oluşmasına yol açar. Gözlük kul­lanımı sonucunda, merceği alınmış gö­zün ağtabakası üstünde sağlıklı gözdekinden daha büyük bir görüntü oluşur. Sonuçta kişi iki şekil görür. Bu durum kontakt lens kullanımıyla önlenebilir, ama yaşlı kişiler her zaman kontakt lens kullanamaz. Ameliyat karan ver­meden bu konunun dikkate alınması gerekir.


Öte yandan, yaşlılıkta katarakt ge­nellikle iki taraflıdır ve bir gözde ortaya çıktıktan sonra öbür gözde de oluşur. Her iki göz de ameliyat edildiğinde hasta gözlük kullanarak iki gözüyle bir­den görebilecektir.

Yaşlılık kataraktları çoğu zaman iki taraflı olduğundan, matlaşmanın ilk or­taya çıktığı gözü hemen ameliyat etmek uygun olur. Böylece hasta, ıkı ameliyat arasında geçen sürede hiç değilse bir gözünü kullanabilir.

Travmaya bağlı kataraktlar. Göz merceğini doğrudan ilgilendiren bir yara, gözküresinde basit bir bere ya da şakaktan alınan bir darbe, merceğin matlaşmasına yol açabilir. Yara çok küçükse sınırlı bir matlaşma ortaya çıkar ve görmeyi engellemez. Ama yara yaygınsa, merceğin lifleri arasına say­dam sıvı (saydamtabakanın arka yüzü ile iris ve göz merceği arasındaki say­dam yapı) girer ve bunların şişmesiyle mercek tam matlaşır, iris öne doğru iti­lir. Bu olgularda mikropik ve iltihabı komplikasyonlardan korkulur. Bazen, örneğin şakağa gelen bir darbeden son­ra, kapısül düzeyinde hiçbir yapısal bo­zukluk (örselenme belirtisi) bulunma­masına karşın katarakt oluşabilir. An­cak biyomikroskopik incelemeyle gö­rülebilen bu kataraktların biçimi gülü andırır.

Darbenin yol açtığı kataraklann tek tedavisi cerrahi girişimdir. Ama yaşlılık kataraktlarından farklı olarak bunlar, enfeksiyon gelişme tehlikesine karşı, hemen ameliyat edilmelidir.


Cerrahi tedavi. Bütün çabalara kar­şın, günümüze değin mercekteki mat­laşmayı geriletecek bir tıbbi tedavi yön­temi bulunamamıştır. O yüzden bu ol­gularda tek tedavi yöntemi cerrahi giri­şimdir.

Eski Mısır, Yunan ve Roma’da ka­taraktın ameliyat edildiği bilinmekte­dir. Ama Arapların ameliyat yöntemle­riyle ilgili daha kesin bilgiler vardır. Araplar, saydamtabaka (kornea) ya da gözaltından ince bir iğne sokarak mat-laşmış merceği camsı cismin içine indi­riyordu. Aynı teknik ortaçağda Avru­pa’da da kullanıldı. Matlaşmış merceği çıkarmayı ilk kez 1741′de Fransız göz hekimi Daviel başardı. Üçgen bir bı­çakla limbus (gözakı ile saydamtabaka arasındaki geçiş bölgesi) düzeyinde bir keşi yaparak bunu makaslarla genişlet­ti. Bu noktada, saydamtabakayı bir cımbızla kaldırıp gözbebeği deliğinden soktuğu küçük bir bıçakla matlaşmış merceği çıkarıyordu. Büyük bir cerrahi ilerleme olan bu teknik, mikrobik komplikasyonlar nedeniyle yaygınlaşamadı. Antibiyotiklerin bulunmasından sonra bu yöntem de öteki bütün cer­rahi girişimler gibi rahatlıkla uygu­lanmaya başladı. Cerrahi girişime ka­rar vermeden önce hasta dikkatle mu­ayene edilmeli ve ameliyata engel bir durum bulunmadığından emin olun­malıdır. Her şeyden önce gözün derin zarlarında ve görme sinirinde deği­şiklikler olmadığını kesinleştirmek gerekir.Katarakt nedeniyle gözdibini in­celeme olanağı bulunmadığından, uz­man ışık, renk ve ışıklı projeksiyonları algılamasını inceleyerek ağtabakanın iyi durumda olup olmadığına bakar. Gözünde olgunlaşmış bir katarakttan başka bozukluk olmayan kişinin, 5 m uzaklıktan bir mumun ışığını algılama­sı gerekir. Gözbebeğinin ışığa tepkisi “tam” olmalı, yani normal bir gözde olduğu gibi bir ışık demeti yollandı­ğında gözbebeği kasılmalıdır; ayrıca kataraktlı göz, Tenkli bir cam filtreden geçerek gelen ışığın renklerini seçebilmelidir.


Büyük hastanelerde elektroretino-grafik inceleme de uygulanır. Bu ince­leme ağtabakanın elektriksel etkinliği­nin, yani göze ışıklı bir uyaran geldi­ğinde elektrik yapısmda oluşan değişik­liklerin kaydedilmesine dayanır. Kay­dedilen dalganın özelliklerine göre uz­man, ağtabakanın işlevlerine ilişkin bil­giler elde ederek ameliyat önermenin uygun olup olmadığına karar verebilir. Ameliyat, şu durumlarda önerilmez: * Konjuktivada iltihaplanma (konjunktij vit, trahom), gözkapağı iltihabı (blefa-rit) ve gözyaşı kesesinde iltihap (dakri-1 yosistit). Bunlar, ameliyat sonrası geli-1 şebilecek mikrobik kohıplikasyonlann önlenmesi için ameliyattan önce tedavij edilmelidirler.Ameliyat edilecek hastanın gene durumunu değerlendirmek de önemli] dir, çünkü kalp, böbrek ve akciğerle il-] gili ağır hastalıklar ameliyatı tehlikel kılabilir.Afakik (yani merceği olmayan) ki­şi 11 diyoptri hipermetroptur, yani] uzağı görmek için 11 diyoptrilik, yakı­nı görmek için de 14 diyoptrilik mer­cek taşıyacaktır. Hasta tek gözünden ameliyat olduysa, iki gözünü birlikte kullanamaz: İki göz arasındaki belir­gin görme farkı nedeniyle biri büyük, öbürü küçük olan üst üste binmiş iki şekil görecektir. Gene de hastalık tek gözde olsa bile ameliyat Önerilir, çün­kü yaşlılığa bağlı perde çoğu zaman iki taraflıdır; yani bir gözü etkilemiş­se, bir süre sonra öbürünü de etkileye­cek demektir.


Çok genç bir kişide kataraktlı gözün işlevsiz olduğunu ve erken müdahale edilmezse, ameliyattan sonra da çalışa­mayacağını unutmamak gerekir. Bu ne­denli travmaya bağlı katarakt olguların­da Tek taraflı ve travmaya bağlı kata­raktların ameliyat edilip edilmemesi so­runu, kontakt lens kullanımıyla bir öl­çüde çözülmüştür. Kontakt lensler gö­zün optik merkezine (ışınların göze gir­diği nokta) yapışmış olduğu için sıradan merceklere göre görüntüleri büyütücü ya da küçültücü etkileri çok azdır. Bu nedenle her iki gözde çok değişik dü­zeltmelerin uygulandığı olgularda da (tek taraflı afaki gibi) diplopiye (çift görme) neden olmazlar.


DOĞUMSAL KATARAKTLARIN CERRAHİ TEDAVİSİ


Çocukluk dönemi kataraktlarında ambliopia ex non usu (kullanmamaya bağlı göz tembelliği) tehlikesini önlemek için zamanında cerrahi girişim gereklidir.

Çocukta mercek arkası alan bulun­madığından, camsı cisim (corpus vitre-us) merceğin arka kapsülüne bitişiktir. Merceği kapsülüyle birlikte çıkarmak olanaksızdır, çünkü camsı cisim de onu izleyecektir. Bu nedenle çocuklarda ön­ce mercek Ön kapsülü kesilip ayrılır, daha sonra mercek kütlesi emilerek dı-şan alınır (aspirasyon).Genel anestezi yapıldıktan sonra, gözkapaklannı açık tutmaya yarayan bir alet (blefarostat) yerleştirilir; çok ince bir bisturi ile limbus (gözakı ile saydam-tabaka arasındaki geçiş bölgesi) aracılı­ğıyla ön odacığa girilir ve merceğin ön kapsülünde yuvarlak bir keşi yapılır.


Sonu flüt ağızlığı biçiminde, ince, yuvarlanmış bir iğnen’ tüp (iğneli kanül) yardımıyla mercek kütleleri emilir. Yara­nın dikilmesiyle ameliyat tamamlanır. Bu teknik, mercekte henüz sert bir çekir­dek oluşmadığından gençlerdeki darbe­ye bağlı kataraktlarda da uygulanabilir.


KATARAKTININ CERRAHİ TEDAVİSİ

Yaşlılık kataraktının çıkarılması için uygulanan iki yöntem, bütünsel ya da kapsül içi yöntem ile kısmi ya da kapsül dışı yöntemdir.Kapsül içi yöntem  Bu yöntemde mercek kapsülüyle, yani ön ve arka kristalloiti ile birlikte çıkarılır. Anestezi genel ya da yerel olabilir. Yerel aneste­zi için şunlar gereklidir:



• Gözyuvan arkasına enjeksiyon. Göz dışı kasların kısmi uyuşmasını sağlar, gözün tonusunu (yani iç basıncım) azal­tır, hafif bir egzoftalmi (gözküresinin dışa doğru çıkması) yaratır ve böylece girişimi kolaylaştırıp ameliyat sonrası ağrıların başlamasını geciktirir. Enjeksiyon, iğnenin alt gözkapağından göz çu­kurunun dış alt açısına karşılık gelen yerden sokulup göz çukurunun tepesi­ne, yani yukarı ve içe doğru yönlendiril-mesiyle uygulanır.




Katarakt Ameliyatı 2



• Gözkapağı kasının hareketsizleştirilmesi. Gözkapağı kasının hareket et­mesini engelleyen bir enjeksiyonla sağlanır. Böylece hasta gözünü kırpa-maz ve kapatamaz. Br hareketler ame­liyat sırasında çok tehlikelidir.


Hastaya anestezi uygulanır. Blefarostat ya da iki ipek iplik kullanılarak gözkapaklanmn açık tutulması sağlanır. GÖzküresı hareketsizleşir, saydamtaba­ka kenarından ön odacığa sokulan jilet ya da elmas bıçakla bir keşi uygulanır. Kornea bıçaklan yardımıyla saydamta­baka kesik kenar boyunca gözakından ayrılır ve yaklaşık olarak saydamtaba­kada yarım daire biçiminde yaysı bir açıklık oluşur. Keşi sırasında gözküresi, cımbızla hareketsiz ve aşağıya dönük tutulur. Keşi tamamlanınca, kapanması ve camsı cismin dışarı çıkması için merkezine bir ipek dikiş konur.Daha sonra saydamtabaka hafifçe kaldırılır ve iris cımbızı denen bir cım­bızla ön odacığa girilip iris kavranır; ar­dından özel bir açılı makasla uçtan kü­çük bir bölüm kesilir.

îris kesildikten sonra dişsiz özel bir cımbızla ön odacığa girilir ve gözbebe­ği boşluğu aracılığıyla merceğin kapsü­lü kavranır; dışa doğru git-gel hareket­leri ile merceği kirpiksi cisme bağlı tu­tan küçük lifler parçalanır.


Hep dışa doğru yumuşak hareketlerle limbusun alt bölümüne uygulanan ufak bir çenge­lin yardımıyla saydamtabakadaki yarık­tan mercek çıkarılır. Bu işlem için don­durma yöntemi de kullanılabilir. Bu yöntemde alet ucu merceğe dokunduru­lup, mercek dondurulmuş olarak çıkarı­lır. Mercek çıkarıldıktan sonra ince İpek ipliklerle yara dikilir.Bu teknikle olgun olmayan kata­raktlar çıkarılabilir ve^in odacıkta mer­cek artığı bırakma tehlikesi yoktur. Ama bu, ameliyat kazalarına daha açık bir tekniktir.Kapsül dışı yöntem. Ön kapsülden sonra merceğin alınmasını içerir, kap­sülün arka bölümü ise yerinde bırakılır.Ama kimi zaman ameliyattan birkaç ay sonra bu bölümde matlaşma olabilir. 0 zaman tüm kapsül cerrahi olarak alınır. Bunun için ön odacığa çok ince bir iğne ya da bıçakçıkla girilir ve özel cerrahi be­ceri gerektiren hareketlerle kapsül parçala­nır.