Romatoid Artrit Tedavisi

ROMATOİD ARTRİTİN TEDAVİSİ: Romatizma müzmin ve nedeni bilinmeyen bir hastalık olduğundan, hastalığın tedavisi kendine özgü bazı özellikler taşımaktadır. Hastalara uygulanan tedavinin temelde üç ana amacı vardır:

1} Eklemlerdeki iltihabı ve ağrıyı azaltmak

2) Eklem hareketlerinin olabildiğince az sınırlanmasına çalışmak ve


3) Eklem bozukluklarına, eklem deformasyonlarına engel olmaya çalışmak, Yukarıda saydığımız bu amaçlara yönelik olarak da başlıca iki tedavi ilkesi bir arada yürütülür. Bunlardan ilki “İlaçsız tedaviler”, ikincisi “İlaç tedavileri” dir. Bu iki tedavi ilkesinin hastaya uygulanmasıyla olumlu sonuçlar elde edilebilmektedir.İlaçsız tedavide “İstirahat tedavisi”, “Fizik tedavisi” ve “Diet tedavisi” uygulanmaktadır. Hastaların günde iki saat kadar yatak istirahati yapmaları gerekmektedir. Eklem ağrıları ve diğer belirtiler belirgin olarak azalıp kaybolduklarında ve iyileşmenin en az iki hafta süreyle kaybolmaması halinde , istirahat süresi yavaş yavaş kısaltılır. Romatizmalı eklemlerin istirahate alınması büyük önem taşımaktadır. Ancak çoğu hasta bunu yanlış uygulamaktadır. İstirahate alınan eklemler kapatılmış – bükülmüş olarak tutulmamalıdır, örneğin diz eklemi romatizmasında hasta yatakta istirahat edip eklemini istirahate aldığında, yatakta dizini kırarak oturmalı ya da uzanmamahdır. Diz eklemi mutlaka açık olmalıdır. Yani hasta bacağını ileri uzatarak diz eklemini istirahate almalıdır. Diet tedavisinde hastanın gereksinimlerine uygun miktardabeslen-mesine dikkat edilir. Fazla kiloların atılmasında yarar vardır.

Fizik tedavi, romatoid artrit vakalarında büyük yararlar sağlamaktadır. Kaplıcalar, ısıtıcı lambalar ya da soğuk uygulaması, eklemlere yaptırılan pasif alıştırma hareketleri, kasların kuvvetlenmesine yardım eden bazı hareketler, bir fizik tedavi uzmanının denetimi altında gerçekleştirildiğinde hastalar önemli ölçüde rahatlamaktadırlar. Ancak fizik tedavi kesinlikle bir fizik tedavi uzmanının denetiminde uygulanmalıdır, tersi bir durumda daha kötü sonuçlara varılır.Romatoid artrit vakalarında başlıca üç çeşit ilaç kullanılmaktadır. Bunlardan ilki ütihap giderici olan “Antünflamatuar” olarak adlandırılan ilaçlardır. İkincisi “Altınlı” İlaçlardır. Üçüncüsü de yine antünflamatuar olarak adlandırılan “Stero-id” grubu ilaçlardır. Bunların dışında diğer bazı ilaçlar da kullanılmaktadır. Romatoid artrit vakalarında ilk denenecek olan ilaç “AspirhV’dir. Aspirin antünflamatuar denilen türden bir ilaçtır. Aspirin gerek ucuz gerek kolay uygulanır oluşu ve gerekse yan etkilerinin çok az oluşu nedeniyle daha çok kullanılmaktadır. Aspirin hem eklemdeki iltihabı azaltıcı, giderici hem de ağrıyı dindirici özelliğe sahiptir. Hastalara günde 4-6 gram kadar aspirin verilebilir. Yani hastalar günde 8-12 aspirin alabilirler. Eğer hastalarda kulak çınlaması, işitme bozuklukları gibi aspirin zehirlenmesi belirtileri gelişirse, bu belirtiler kaybolana dek dozda bir , iki ya da üç aspirinlik indirimler yapılabilir. Gastritten yakınan hastalar aspirin alırlarken dikkatli olmalıdırlar. Uzun süre aspirin kullanan hastalarda da bu yakınmalar sonradan gelişebilir. Bu gibi durumlarda aspirinin “Antiasit” denilen ilaçlarla birlikte alınmasında yarar vardır, Antiasit ilaçlar, midedeki asiditenin mide üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldırırlar. Aspirinin yemeklerle beraber alınması da gastrit yakınmalarının azalmasını ya da kaybolmasını sağlayabilir. Aspirin, mide ülseri vakalarını alevlendirebilir. Bu gibi durumlarda da aspirinin yemeklerle, beraber ve antiasit ilaçlarla beraber alınmasında yarar vardır.İbuprofen, fenoprofen, naproksen, indometasin gibi bazı ilaçlar da aspirin gibi antünflamatuar ilaçlardır. Romatoid artirt vakalarında altınlı ilaçlar da kullanılmaktadır. Bu ilaçlar altının suda eriyen tuzlarını içerirler. Altınlı ilaçlarda kullanılan başlıca iki çeşit altın tuzu vardır. Bunlar “Altın sodyum timomalat” ve “Altın tioglukoz” dur. Bu ilaçlar kas içine iğneyle verilirler. Altınlı ilaçların nasıl etkidikleri bilinmemektedir. Fakat bu ilaçlar eklemdeki iltihabı önemli ölçüde gidermekte ve bozuklukların ortaya çıkmasına engel olmaktadırlar. Altın tedavisi kan hücrelerinde bozukluklar oluşturduğunda, belli aralıklarla kan tahlilleri yapılmalıdır. Ancak altın tedavisi görmekte olan hastaların yaklaşık % 32’sinde altın zehirlenmesi belirtileri ortaya çıkmaktadır. Bu belirtileri şöyle özetleyebiliriz: Kaşıntı, deride iltihaplanmalar, ağız içinde iltihaplanmalar, böbreklerde rahatsızlıklar, sindirim kanalında rahatsızlıklar, deride morarmalar. Bu gibi durumlarda ilacın kesinlikle kesilmesi gerekmektedir. Böbrek hastalarına, karaciğer hastalarına ve bazı kan hastalarına kesinlikle altın tedavisi uygulanmaz, Romatoid artrit vakalarında, kısa sürede çok etkili sonuçlar yaratan ilaçlardan biri de steroid grubu antiinflamatuar ilaçlardır. Bu ilaçlar içlerinde “Kortizol” ya da benzeri steroid grubu maddeler içerirler. Kısa sürede çok etkili sonuçlar yaratmalarına karşın, hastalığın geleceği etkileyemezler. Öte yandan uzun süre kullanılmaları halinde yaratacakları çeşitli yan etkiler nedeniyle bu ilaçların, şiddetli vakaların başlangıç dönemlerinde kullanılıp daha sonra yerlerine diğer romatizma ilaçlarının kullanılması gerekir. Mide üsleri olan hastaların, yüksek tansiyonlu kişilerin, şeker hastalarının, glokomlu hastaların kesinlikle bu ilaçları kullanmamaları gerekir. Özellikle tüberküloz olasılığı bulunan hastalar tüberküloz yönünden araştırılıp, negatif sonuç alındığında steroid grubu ilaçlarla tedaviye alınmalıdır. Dolayısıyla buradan şu sonuç çıkmaktadır. Tüberkülozlu hastalara steroid grubu ilaçlar, daha basit bir anlatımla kortizollü ilaçlar, romatizma tedavisi için kesinlikle verilmemelidir. Sıtma tedavisinde kullanılan “Kloro-kuin” ilacı da bazen romatizma tedavisinde kullanılmaktadır. Romatoid artrit vaklarında kullanılan bir başka ilaç da “Penisilamin”dir. Romatizma hastalığı, bilimsel adıyla, romatoid artrit hastalığı müzmin ve ilerleyici bir hastalıktır. Hastalığın başlangıcından tedaviyle ya da kendiliğinden iyileşme ya da gerileme dönemleri görülebilir. Ancak bu dönemler geçicidir. Hastalık ilerleyici bir biçimde eklemleri bozar. Hastalığın başlamasından 10 yıl sonra bile hastaların yansı kendi yaşamlarını bağımsız olarak sürdürebilmektedirler.


.