Şeker Hastalığı Belirtileri

ŞEKER HASTALIĞI NEDİR


Şeker hastalığı, pankreasın yeterince insülin hormonu salgılamamasından kaynaklanan hastalık. Şekelerin hücre içine sokulmasıyla görevli olan insülinin eksikliği, kan şeker düzeyinin yükselmesine ve idrarda şeker bulunmasına (glikozişeme) neden olur. Körlük, atardamar iltihabı, damar sertliği ve yarım felç, böbrek yetmezliği, vb. ciddi ihtilatlara yol açabilir. Tedavide hastalığın ciddilik derecesine göre uygun beslenme rejimine ya da insülin iğnelerine başvurulur.


ŞEKER HASTALIĞI BELİRTİLERİ: Şeker hastalığının üç karakteristik belirtisi vardır, Bunlar Yunanca kökenli “Polidipsi”, “Polifaji” ve “Poliüri” sözcükleriyle anlatılır. Bunların anlamı sırasıyla “Çok (su) içmek”, “Çok yemek” ve “Çok idrar”dır. Yerleşmiş olan şeker hastalığının en değişmez bulgularından biri kan şekerinin insülin yetersizliği nedeniyle yüksek oluşudur.


İnsülin hormonundaki eksiklik ya tam eksiklik, ya da kısmi eksiklik biçimindedir. “Çocukluk-gençlik çağı” (juvenil) şeker hastalığında, pankreasın tümüyle çıkarıldığı ya da tümüyle işlev dışı kaldığı iltihabi vakalarda, vücutta tam bir insülin eksikliği görülür. Bunların dışında kalan erişkin çağı şeker hastalığında ise, insülin salgısı vücut gereksinimlerini karşılayabilecek düzeyde değildir. Bu gibi vakalarda pankreastan insülin salgılanmasını artıran ilaçlar kullanıldığında, insülin salgılanmasında bir artış görülür.


Demek ki bu hastaların pankreaslarında hala insülin salgılayabilme yeteneği bulunmaktadır. Halbuki juvenil şeker hastalığı ya da pankreasın tümüyle zarar gördüğü vakalarda bu ilaçlar etkisiz kalmaktadır. Çünkü pankreas insülin salgılama yeteneğini tümüyle kaybetmiştir. Bu hastaların yaşamlarını sürdürebilmek için kesinlikle dışardan insülin hormonu almaları gerekir. İnsülin azlığı ya da yokluğu nedeniyle glikoz kas ve yağ hücreleri tarafından enerji üretimi için kullanılmadığında kanın glikoz düzeyi yükselir. Kan glikozunu kullanmayan kas hücresi enerji üretimi için yapılarındaki proteinleri katabolizmaya uğratıp aminoasitlere parçalarlar ve bunları enerji hammaddesi olarak kullanmaya başlarlar.


İnsülin eksikliğinde yağ hücrelerindeki yağlar parçalanıp kana verilir. Kan dolaşımıyla karaciğere taşınan yağların bir bölümü glikoza dönüştürülür. Karbonhidrat olmayan yağlardan, karbonhidrat olan glikozun sentez edilmesine “Glikoneojenezis” denir. Karaciğere taşınmış olan yağların bir bölümü kuvvetli asit olan “Keton cisimleri” denilen maddelere dönüştürülürler.


Kas hücreleri bir bölüm keton cismini enerji üretiminde kullanırlar. Kullanılamayan keton maddeleri Özellikle idrar yoluyla atılır. Asit yapıdaki keton cisimleri idrar içinde atılırken, onlarla beraber vücuttan bir miktar alkali, sodyum ve potasyum da atılır. Bütün bu olaylar sonucu vücutta değişen bazı dengeleri şöyle özetleyebiliriz. İnsülin eksikliği nedeniyle kullanılamayan glikoz kanda birikir.

Normal kan glikozu 100 ml kanda 90-110 mg ‘dır. Şeker hastalarında bu oran normalin çok üstüne çıkar. Kan şekeri 100mi fdel7O-18O mg düzeyine ya da daha yükseğe çıktığında idrar yoluyla glikoz kaybedilmeye başlanır. İdrarda glikoz bulunmasına “Glikozüri” denir. îdrar içinde atılan glikoz beraberinde fazla miktarda su da götürür. Buraya kadar anlattığımız olaylar kanın ozmotik basıncında artışa ve vücudun su kaybetmesine neden olurlar .Bu durumda beyindeki ozmoreseptörler, uyarılıp susama duygusu uyanır. Bu da hastayı su içmeye yöneltir. Şeker hastalarında asit yapıdaki keton cisimlerin fazlaca üretildiği ve bunların idrarla atılışları sırasında beraberlerinde bir miktar alkaliyi de götürdükleri yukarda belirtilmişti. Bu durumda vücutta bir asit ortamı gelişir.


Buna “Asidoz” denir. Keton cisimleri de arttığından, bu olaya topluca “Ketoasidoz” adı verilir. Ketoasidoz vücut için normal bir durum değildir, koma ve ölüme kadar gidebilir. Çocukluk-gençlik çağı {juvenil) şeker hastalığı, çok su içme, çok yemek, çok idrara çıkmak, sinirlilik, kilo kaybı, güç kaybı gibi belirtilerle çok hızlı bir biçimde gelişir. Küçük çocukların sıklıkla yataklarını ıslatmayı sürdürdükleri ya da başladıkları görülür. Juvenil şeker hastalığında ketoasidoz gelişme oranı çok yüksektir. Bu hastaların pankreaslarında hiç insülin bulunmadığından tedavide insülinin vücuda dışarıdan verilmesi gerekmektedir.


Erişkin çağında ortaya çıkan şeker hastalığı daha sinsi bir biçimde gelişir . Şeker hastalığı belirtileri daha hafif ve hissedilmez özelliktedir. İlk yakınmalar genellikle hafif bir kilo kaybı, gece idrara çıkma, kadın hastalarda vulva kaşıntısı, görme bulanıklığı, halsizlik gibi belirtilerden bir ya da birkaçıdır. Bazı hastalar ise ayak parmaklarında ya da topukta gelişen bir gangrenden ya da bir türlü kapanmayan yaralardan yakınırlar.


Şeker Hastalığı ile ilgili bölümü videomuzun 14 üncü dakikasına getirerek izleyebilirsiniz. İyi seyirler.



Soru


Şeker hastalarında da büllerle seyreden deri belirtileri görülebilir mi?


Cevap

Seyrek görülen ve “şeker hastalarının bülîöz hastalığı” adı verilen bir durum vardır. Bu, özellikle şeker hastalı­ğının sinir ve damar komplikasyonlarına yol açtığı kişilerde ortaya çıkar. Deri iltihabı, özellikle bacaklarda ve ayaklarda yerleşim gösteren büllü lezyoniarla belirginleşir. Bu büller kolaylıkla yırtılır, iz bırakmadan kaybo­lur ve bir süre sonra gene alevlenir.