Mide Tümörleri
MİDE TÜMÖRLERİ
Erkeklerde 100 binde 30, kadınlarda 100 binde 20 oranında gorulur Elli yaşın üzerindeki kişilerde iştah ve kilo kaybı durumunda mide kanserinden kuşkulanıl-malıdır Geçen 30 yıl içinde görülme sıklığı bazı ülkelerde çok azalmış (ABD), bazı ülkelerdi ise artmıştır
NEDENLERİ
Otekı kanserlerdekı gibi mide kanserine yol açan nedenler de bilinmemektedir, ama mide kansen riskini artırdığı bilinen çeşitli etkenler vardır Bunlar şöyle sıralanabilir: Yapısal-kalıtsal etkenler* Ailesinde mide kanseri olan bireylerde risk 5 kat daha yüksektir Tanhte en ıyı bilmen ailevi olgu, babacı ve uç kardeşi gibi mide tümöründen ölen Napoleon Bona-parte’tır. Mide kanserine kan grubu olan kişilerde, omkıpannakbağırsağı ülserine ise O grubundakilerde daha’-sık rastlandığı gözlenmiştir.
• Kronik atrofik mide iltihabı.• Polipler, iyi huylu tümörlerdir, ama tüm sindirim kanalında olduğu gibi kötü huylu tümörlere dönüşebilirler.vresel etkenler mide kanserinde önemlidir. Bunun tipik bir örneği, anayurtlarında yaşayan Japonlar’da mide kanserinin sık olmasına karşın, ABD’ye göç etmiş Japonlar’da sık görülmemesidir; çünkü beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak ABD’de bu hastalık belirgin biçimde gerilemektedir.Mide ülserinin kansere dönüştüğü “yolundaki varsayım çok tartışmalıdır. İstatistiklere göre mide ülseri olanların çok küçük bir bölümünde kanser gelişmektedir. Ama bunlann önemli bir bölümü, tümör dokusu üzerinde ortaya çıkmış ülserli bölgeler olabilir. Bir başka deyişle, söz konusu olan, ülserin kansere dönüşmesi değil, ülser görünümündeki kanser olgularıdır.Mide kanserinin etkilediği bölgeler – Mide kanserinin en sık görüldüğü mide bölümleri mide kapısı (pilor) ve mide kapısı önüdür (prepilor). Sık etkilenen bir bölge de küçük eğriliktir (cur-vaîura minör). Son evrede olduğu gibi kanser büyük ölçüde yayıldığında, tümörün başlangıç yerini kesin biçimde saptamak olanaksızdır. Tümörün üç görünümü olabilir. Bunlar en sık olanından en az görülene doğru skiröz, veje-tan ve jelatinöz ya da mükoz biçimlerdir. Skiröz ya da sert yapılı kanser, mide kapısı ya da mide kapısı önü bölgesinde ortaya çıkıp mide duvarına yayılır. Mide duvarı kaim, sert, kırılgan bir duruma gelir. Skiröz biçimde midenin İÇİ dolduğunda mide boşluğu, daralmış, esnek olmayan bir tüp gibi görünür.Vejetan ya da yumuşak tip, mantar ya da karnabahar görünümünde etli bir kütle biçimindedir ve mide boşluğuna doğru gelişir. Üzerinde nekroz ve ülserler oluşarak delinme olasılığı vardır.En seyrek olanı jelatinöz tiptir. Tümör kütlesinin jelatini andıran parlak görünümünden ötürü bu adla anılır.
BELİRTİLERİ
Erken tam için yararlı başlangıç bulguları yoktur. Tümör belli bir büyüklüğe ulaştığında hastayı hekime başvurmaya yönelten belirtiler ortaya çıkar. O zamana değin iştahlı olan ve yediklerini kolayca sindiren hasta, iştahının azaldığını, et ve yağlara karşı tiksinti duyduğunu fark eder. Aşırı sigara içen tiryakiler bile sigaraya karşı isteksizlik duyarlar. Ayrıca sindirim bozuklukları ortaya çıkar. Öğünlerden sonra ağırlık duygusu, sindirim güçlüğü, bulantı, kusma, genellikle mide bölgesinde Öğünlerle bağlantılı ya da bağlantısız bir ağrı baş gösterir.Hastalığın daha ileri evresinde ortaya çıkan bir başka belirti hematemezdir (mideden kan gelmesi). Bu durum tümör kütlesinde kanama olduğunu gösterir. Bazen mide kanseri, ilk olarak dikkati sindirim sistemine çekmeyen belirtiler gösterebilir. Bunlar halsizlik, giderek artan zayıflama, cildin soluk san bir renk arması, ateş, kansızlık gibi genel belirtilerdir.
Değişik yayıhmlar (metastaz) sık görülür ve erken evrede ortaya çıkar. Mide kanseri, örneğin pankreas, yemek borusu, kalınbağırsak gibi yalan organlara lenfler aracılığıyla doğrudan yayılıp değişik lenf bezlerine yerleşebilir. Tümörün sol köprücük kemiğinin üstünde yer alan lenf bezlerine sıçraması (Virckow gangliyonu) tipik bir belirtidir. Kanla yayılarak özellikle karaciğere sıçrayabilir. Tümör hücreleri karın zarına ve yumurtalıklar gibi karın zan içindeki organlara da yayılabilir.İncelemeler – Klinik belirtiler mide hastalığını düşündürür, ama kesin tanı için bunlar yeterli değildir. Özellikle kişinin yaşı ilerlemişse kanserden kuşkulanılır. Ancak laboratuvar incelemeleriyle kesin tanı konabilir. Ağızdan baryum verildikten sonra radyolojik inceleme yapılır.Doğrudan midenin içini görmeyi sağlayan gastroskopi, çok yararlı bir incelemedir. Bu inceleme sırasında, özellikle kuşkulu olgularda mikroskopik inceleme için bir biyopsi parçası ve ucunda fırça olan plastik sondalar kullanılarak mide mukozasından dökülen hücreler kolayca alınabilmektedir. Bu yöntemin hastaya hiçbir zaran yoktur.Tedavi – Tanı konduktan sonra zaman kaybetmeden mide ve çevresindeki lenf bezleri alınmalıdır. Kuskusuz bu işlem, tümör yakın organlara fazla ya-yılmamışsa yapılabilir. Tümör yayılmışsa, hastalığın gidişi cerrahi yolla engellenemez. Olguların büyük bölümünde ameliyat karan, karnı açıp tümörü inceledikten sonra verilir. Tanı zamanında konmuşsa, cerrahi tedaviyle sağ kalma yüzdesi yüksektir. Hasta, girişimden sonra 5-10 yıl daha yaşayabilir. Mide rezeksiyonu, midenin tümünün ya da bir bölümünün alınıp kalan bölümüyle bağırsağın jejunum bölümünün ağızlaştınlmasmdan oluşur. Tümörü almak için uygulanan cerrahi girişimin (mide rezeksiyonu) ardından bozukluklar ortaya çıkabilir. Bunlar “erken yemek sonrası (postprandial) sendrom” ve “geç yemek sonrası sendrom” olarak ikiye ayrılır. Ayrıca kalan mide parçasında mide iltihabı ya da peptik ülser görülebilir.
ERKEN YEMEK SONRASI SENDROM
Doğrudan mide kanseriyle ilişkili olmayan ve her mide ameliyatından sonra görülebilen bu sendrom, yemeklerden hemen sonra ortaya çıkar. • Hızlanmış geçiş (dumping) sendro-mu – Belirtiler: Sindirim bozuklukları (karnın üst bölümünde gerginlik, bulantı, geğirme, ishal), vazomotor bozukluklar (sıcak basması, terleme), ruhsal durumda değişiklikler (halsizlik, uyuklama, baş dönmesi), kalp-dolaşım yetmezliği işaretleri (kalp ve solunum hızının artması, bayılma).
Bu sendromun nedeni, alınan yiyeceklerin kalan mide parçasında yeterince tutulmayıp midenin cerrahi yolla bağlandığı bağırsak parçasına hızla dol-masıdır. Bu olayın sinirsel, ozmotik dengeye bağlı ve bağırsaktan salgılanan iktif maddelerle ilgili olduğu sanılmak-.adır. Ozmotik etki, bağırsak kanalına »ecen yoğun besin içeriğinin ozmotik ienge farkı nedeniyle kandaki sıvıları çekmesidir. Humoral etki, kan damarla-ını genişleten ve ani tansiyon düşmesi-ıe neden olan vazoaktif maddelerin bradikinîn ve serotonin gibi aminler) )ağırsaktan kana salgılanmasına daya-ur. Midesi çıkarılan hastaların yalnızca ‘üzde 1-2’sinde görülen bu sendrom, »tonom sinir sisteminin aşın tepkisine >ağlı olabilir. Tedavi için az ve sık öğünler halinde beslenmek ve yemeklerden sonra bir süre sırtüstü yatarak dinlenmek gerekir.
• Küçük mide sendromu – Kalan mide parçasının gerilmesi, anastomoz (mide ile bağırsağın ağızlaştınlması) düzeyindeki kasılmalar nedeniyle yemek akışını engeller. Hasta karnın üst bölümünde gerginlik, bulantı, besinlerin yan sindirilmiş olarak ağza geri gelmesi ve kusmadan yakınır; kusma hemen rahatlama sağlar.• Getirici {affereni) halka sendromu -Mideden bağırsağa besin akımının engellenmesine bağlı olarak getirici bağırsak parçasında besinler birikir; safra ve pankreas salgıları burada göllenir. Daha sonra bunlar, gerilen götürücü (efferent) bağırsak parçasına geçer. Ardından besinler kalan mide boşluğuna geri boşalır. Belirtiler sağda kaburga altında ve karnın üst bölümünde ağrı ile erken bir şişkinlik duygusudur. Hasta, kusunca rahatlar.
GEÇ YEMEK SONRASI SENDROM
Kanda şeker düşüklüğüne (hipoglisemi) bağlı olarak Öğünlerden 2-3 saat sonra ortaya çıkar. Belirtileri halsizlik, yorgunluk, titreme, terleme, çarpıntı ve bilinç bulanıklığıdır. Hipoglisemi, bağırsakların alman şekeri çok hızlı emmesine tepki olarak aşın insülin salgılanmasına bağlıdır. Tedavide çok şekerli besin alımı kesilir.
MİDE İLTİHABI (GASTRİT) VE ÜLSER
Midede cerrahi bir girişimin ardından ortaya çıkabilen iki duruma değinmek gerekir. Ameliyat edilen midede iltihap ve bağırsağın mideye birleşen bölümünde peptik ülser görülebilir. Bunların belirtileri öteki mide iltihabı ve ülser olgularına benzer, ama şiddeti değişebilir. Tedavi öteki mide iltihabı ve peptik ülser olgulannmkiyle aynıdır. Bağırsakta niçin ülser oluştuğu henüz anlaşılmamıştır. Bu, mide-bağırsak ağızlaştmlmasından sonra olguların küçük bir yüzdesinde ortaya çıkan bir komplikasyondur. Jejunum duvarıyla sürekli İlişkide olan mide asiti burada büyük rol oynar. Belirtiler onikipar-makbağırsağı ülserine benzer, ama ağrıları daha şiddetlidir ve öğünlerden 3-4 saat sonra başlar. Tıbbi tedaviyle sonuç alınmazsa, yeni bir cerrahi girişim gerekir.Mide iltihabının ameliyat sonrasında ortaya çıkma nedeni de tam olarak anlaşılmış değildir. Yapısal etkenlerin ülserin ve mide iltihabının ortaya çıkmasını kolaylaştırdığı kesindir. Modem gastroskopi teknikleri, mide iltihabının ortaya çıkmasında ameliyat sonrasında mukozamn yüzeyindeki ipek dikiş kalıntılarının da etkili olduğunu göstermektedir. Dikişler, tahriş edici bir uyaran oluşturarak mide iltihabına neden olur. İltihap belirtileri, ancak dikiş noktalan birkaç ay içinde kendiliğinden yok olunca ya da bunlar endoskopla kesilip alındıktan sonra ortadan kalkar.