ASİT SIVISI


ASİT SIVISI: Periton boşluğu içine anormal miktarda sıvı birikmesi olayına kısaca “Asit” denilmektedir. Biriken sıvıya ise “Asit sıvısı” denilmektedir. Asit sıvısının kaynağı kandır. Asit genellikle karaciğer dokusunu yaygın olarak etkilemiş olan hastalıklarda gelişmektedir. Periton boşluğuna biriken asit sıvısının miktarı 500 ml.’nin üzerine çıktığında, dışarıdan muayene ile karma birikmiş olan sıvı farkedilebilinir. Fazla miktardaki asit sıvısı ise karma gergin bir şişkinlik kazandırır. Hasta sırtüstü yattığında, karnı kurbağa karnına benzer. Göbek çukurunun da silinmiş olduğu görülebilir.


Siroza bağlı olarak gelişen asit sıvısı, saman renginde ya da safra renginde olabilir. Yoğunluğu 1016′dır (saf suyunki 1000 kabul edilir). 100 mi.’sinde 2.5 gr’dan daha az protein, 250′den az sayıda akyuvar bulunur. Sirozlu hastaların vücudunda fazla miktarda tuzun tutulması, su atılımının bozulması, kandaki albuminlerin azalması [bu onkotik-ozmotik basıncı azaltır) ve portal damar sistemindeki kan basıncının artması (bu da kanın hidrostatik basıncını artırır) periton boşluğuna asit sıvısının birikmesine yol açar. Vakaların çoğunda, asite yol açan karaciğerdeki bozukluk giderildiğinde ya da asite yol açan etkenler tedavi edildiğinde, asit sıvısı kendiliğinden kaybolur. Bu nedenle tedavinin ilk amacı, karaciğerdeki bozukluk olmalıdır. Bunlara ek olarak hastalara tuzdan fakir bir rejim uygulanmalıdır. Alman günlük su miktarı ise 1500 mi.’yi aşmamalıdır. Bu önlemler yetersiz kaldığında, hastaya idrar söktürücü (diüretik) bir tedavi programı da ek olarak uygulanmalıdır. Bazı hastalarda ise periton boşluğuna sokulan özel bir enjeksiyonla birikmiş olan asit sıvısının boşaltılması gerekir. Bu işleme “Parasentez” denilmektedir. Tedavisi başarısız kalan hastalarda üremi, karaciğer koması ya da sindirim kanalı kanamalarına bağlı olarak ölüm gelişebilir.