İKİNCİL PERİTONİT


İKİNCİL PERİTONİT: ikincil peritonitler, (sekonder peritonitler) karnı içi organlarını ya da karın duvarlarım ilgilendiren bazı hastalıklardan kaynaklanan iltihap etkenlerinin, peritona ulaş-malarıyla peritonda da iltihaba yol açmaları sonucu ortaya çıkan peritonitlerdir. Sekonder peritonite yol açan etken bir bakteri olabileceği gibi, safra ya da mide ya da pankreas salgısı olabilir. Bağırsakların, ya da midenin delinmesiy-le bunların içindeki salgıların olduğu kadar, bazı bakterilerin de peritona ulaşmaları sonucu r er:~ ünit gelişir.


Se>;:^der peritonitler, peritonitlerin °/o 99′unu ohıştururlar. Sekonder peritona yol açan etkenler arasında en sık rastlananı sindirim kanalındaki psp”^i ülserlerin delinmesidir. İkinci sıklıkta apanrİHât delinmesine rastlanmaktadır. Diğer etkenler; bağırsak tıkanması ya da damar sonucu bağırsaklarda gangren geliş-gonokok infeksiyonu,

gangrenleşmiş kolesistit, karına gelen küt ya da delici darbeler Mallory-VVeis sendromu, Crohn hastalığı, uterus delinmesi (kötü kürtajlarr \ Jn olarak}, aorta anevrizmalarının yırtılması ve periton boşluğuna HC1, pepsin, safra, pudra, baryum, kan ve yabancı cisimler girmesidir. Peritonun yukarıda sözünü ettiğimiz herhangi bir iltihap etkeni tarafından tahriş edilmesi, periton içindeki damarların genişlemelerine yol açar. Damar genişlemesi sonucu ise periton boşluğuna doğru, plazmaya benzer bir kan sıvısı sızar. Bu sırada peritonda da ödem gelişir. Bu olaylar sonucu olarak da kan sıvısının bir bölümü periton boşluğuna ve ödem sıvısı olarak damar dışına kaybedilmiş olunur.Peritonit alanı ne kadar genişse, kandan kaybedilen sıvı miktarı da o kadar fazladır. Yaygın bir peritonitte, kandan periton boşluğuna doğru 24 saat içinde 4-6 litre kadar sıvı kaybedilir. Kuşkusuz periton boşluğuna kaybedilen bu sıvı içinde sodyum, potasyum, kalsiyum gibi kan elektrolitleri de bulunmaktadır. Periton yüzeylerinden emilim de artar. Bu durumda eğer bölgede bir bakteri toksini (zehirî) varsa, bu toksinlerin kana karışması kolaylaşmış olur. Peritonit yaygınlaştıktan kısa bir süre sonra bağırsaklarda felç gelişir. Bağırsak hareketleri durur, içlerine gaz ve sıvı dolarak gerginleşirler. Vücutta ACTH, kortizol ADH ve aldosteron hormonlarının salgısı çoğahr. Kan sıvısının bir bölümü periton boşluğuna doğru kaybedildiğinden, kan hacminde bir azalma gelişir. Bu azalma fazlaysa, hasta şoka girebilir. Kan hacminin azalması, böbrek yetmezliğine de yol açabilmektedir. Kan hacminin azalması hastanın tansiyonunu da düşürür. Sözünü ettiğimiz bu olaylar, peritonitin yaygınlık derecesiyle doğru orantılıdır.


İkincil peritonitin ilk belirtileri, hastalığı yaratan ilk etkenlere aittir. Daha sonra karında ağrı gelişir. Peritonit ne kadar yaygınsa, ağrı da o oranda yaygınlaşır. Ağrı yanma hissi yaratacak özelliktedir. Herhangi bir karın hareketi ağrıyı şiddetlendirir. Hatta solunum hareketleri bile karın ağrısını arttırırlar. Hasta bu nedenle yatağında hareketsiz yatar, iştahsızlık, bulantı, kusma, yüksek ateş, titreme, karın gerginliği gibi belirtiler de gelişir.


Hasta dizlerini karnına doğru çekmiş olarak yatakta hareketsiz yatar, yavaş nefes almaktadır. Hastanın ateşi 39-40 derece santigrada kadar yükselebilir. Ancak peritonitin başlangıç dönemlerinde 35derecelik bir ateş görülebilir. Şok geliştiğinde de ateşin düşük olduğu saptanır. Hastanın nabzı hızlanır ve dolgunluğunu kaybeder . Tansiyon düşer. Solunum ;yüzey selleşip sıklaşır. Karın tahta gibi sertleşir, bağırsak sesleri işitilemez. Hastadan alınan kan örneğinde, 100 mi. kandaki lökosit sayısının 15000′in üzerine çıkmış olduğu görülür. Sekonder peritonit vakalarının büyük bir bölümü cerrahi girişimi gerektirir. Eğer peritonit primer tipteyse, eğer peritonit belirti yeri geriliyorsa, eğer peritonit küçük bir alanı tutmuşsa, eğer peritonit “Akut kanamah pankreatif’e bağlıysa, teğer peritonit pelvisteki bir iltihaba bağlıysa cerrahi girişim gereksizdir. Cerrahi girişimin amacı peritoniti yaratan etkenin ortadan aldırıl-rr—ist ve periton boşluğunun temizlenip drenajımın sağlanmasıdır. Hastalara yüksek dozda antibiyotik verilir. Olası bir şoka karşı da ‘önlemlerin alınmış olması gerekmektedir.