MİDE KANSERİ: Mide kanseri özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Batı Avrupa’ da gün geçtikçe daha az sayıda ölüme yol açan bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri’nde mide kanserinden ölüm sıklığı lOOOOO’de 30′dan 8*e düşmüştür. Bu düşüşün nedeni bilinmemektedir. Mide kanseri genellikle 50-55 yaşlarında ortaya çıkmaktadır. Erkeklerde kadınlara oranla iki kat daha fazla rastlanmaktadır. Midenin epitel hücrelerinin habis tümörü olan “Mide kanseri”ni yaratan etkenler konusunda henüz kesin konuşmak olanaksızsa da, bazı etkenler dikkati çekmiştir. Mide kanserlerinde etkenlerden biri coğrafi olabilmektedir, örneğin dünyanın ekvatorundan uzaklaşıldıkça, mide kanseri sıklığı artmaktadır. Turbalık bölgelerde yaşayan insanlarda da mide kanserine daha sık rastlanmaktadır. Örneğin Hollandalılarda mide kanseri oldukça sık görülür. Japon toplumunda da. hastalığa sık rastlanır. Örneğin Japonyada
doğup, Amerika’da yaşayan Japonlarda, hastalık sıklığı Japonya’da yaşayanlar kadarken, Amerika’da doğmuş olan Japonlarda mide kanseri Amerikan toplumunun sıklığını göstermektedir. Bunda etken coğrafi midir, yoksa beslenme alışkanlıklarının değişmesi mi? Nitekim Japon mutfağının geleneksel yemeklerinde yağda kızartılmış besinler, özellikle balıklar ve baharatlı yiyecekler geniş bir yer tutmaktadır. Bunlar bir etken olabilir. Amerika’ya göç etmiş olan Japonlar bu mutfak geleneklerini sürdürdüklerinden, mide kanseri riskini tıpkı Japonya’da yaşamakta olan soydaşları gibi yüksek olarak taşımaktadırlar. Buna karşılık, Amerika’da doğmuş olan Japon asıllılar artık Amerikan mutfağı geleneklerine göre beslendiklerinden, mide kanseri riskini azaltmaktadırlar. Taze meyve ve sebzelerden fakir bir beslenme rejimi, mide kanserine yol açabilecek bir etken olarak düşünülmektedir. Çok sıcak yemeklerin yenmesi, alkol ve sigara da mide kanseri riskini artıran etkenler olarak düşünülmektedir. Kan bağı olan yakın akrabasında mide kanseri bulunan kimselerde hastalığın ortaya çıkma riski daha fazladır. “Kronikatrofik gastrit “i bulunan hastaların mide kanserine yakalanma riskleri, diğer insanlara göre yüksektir. Eski bir kanıya göre, mide ülserlerinin kanserleşebileceği düşünülür. Bu kanı günümüzde artık geçerliliğini kaybetmiştir. Mide ülserleri kansere dönüşmezler, fakat bazı mide kanserlerinde ülser gelişebilir. Duodenum ülseri olan hastalarda, mide kanseri gelişme riski çok düşüktür.
Mide kanserlerinin hemen hemen tümü adenokar-sinomdur. Yani midenin salgı epitelinden kaynaklanırlar. Kanserlerin % 50’si antrum bölgesinde, % 20’si küçük kurvatürde, % 10′u kardiada, °/o 5′i fundusta, diğer % 5′i büyük kurvatürde yerleşirken, % 10 mide kanseri de mideyi tümüyle yaygın [diffüz) olarak istila eder. Tümörlerin kaba görünüşleri “Polipoid”, “Veje-tan”, “Diffüz” ya da “Ülseratif” olabilir. En sık polipoid tümörlere rastlanır. Poîipoid tümörler daha çok antrum bölgesine yerleşirler, erken devrede belirti verirler. Fundus bölgesine yerleşmiş olan tümörler geç dönemde yaptıkları metastazlarla belirti verirler. Kardia bölgesine yerleşmiş olan tümörler, yutma güçlüğüne yol açarak erkenden belirti verirler. Mide tümörlerinin özgün bir belirtisi bulunduğunu söylemek güçtür. En sık rastlanan belirti kilo kaybıdır. İştahsızlık ve özellikle de ete karşı isteksizlik göze çarpmaktadır. Hastalar midelerinde batıcı olmayan bir ağrıdan, ağırlıktan yakınırlar. Bu belirtiler özellikle yemek sonrasında ortaya çıkar. Pilor bölgesine yakın bir yere yerleşmiş olan tümörler, midedeki besinlerin duodenuma geçişini zorlaştırıp ya da engelleyip, genellikle bulantı ve kusmaya yol açarlar. Diğer bölgelere yerleşmiş tümörler de bulantı ve kusmaya yol açabilirler. Hastalarda hematemez melena da gelişebilir. Kardia bölgesine yerleşmiş olan tümörlerin yutma güçlüğüne yol açabileceklerini daha önce belirtmiştik. Karında hassasi-