HAVA KİRLİLİĞİ: Sanayileşme, toplumların refah düzeylerini hızla yükseltirken beraberinde yeni sorunlar da getirmektedir. Bu sorunların en önemlilerinden biri de kuşkusuz çevre kirliliği ve bunun bir parçası olan hava kirliliğidir. Doğa dengesinin ve havanın birçok bölgede ciddi bir biçimde bozulmasının nedeni, Üretim maliyetinin düşürülmesi amacı ile çevre kirlenmesini önleyecek önlemlerin önemsenmesine bağlıdır. Doğanın belli bir ölçüde kendi kendisini temizleme yeteneği vardır. Bu sınır aşıldığında doğa bile güçsüz kalmaktadır. Bilerek veya bilmeyerek zarar verdiğimiz doğa, kendisine yapılan bu ihaneti insanlara ağır bir biçimde Ödetiyor. Bunun en çarpıcı örneğini hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki olumsuz ve Öldürücü etkilerini düşündüğümüzde anlayabiliriz.
Hava kirliliği başlıca iki kaynaktan oluşmaktadır. Bunlardan birincisi doğal kaynaklardır. Örneğin yanardağlardan veya yer kabuğundaki çatlaklardan sızan zehirli gazlar bu tür doğal kirleticilerdir. Ancak bu tür kirlenme, şimdi sözünü edeceğimiz yapay kirlenmenin yanında pek masum kalmaktadır, ikinci kaynak ise, ki asıl önemli olan budur, yapay kaynaklardır. Fabrika bacaları, kalorifer bacaları, otomobil ve uçak egzozları kapalı yerlerde içilen sigaralar, rafinerilerden çıkan gazlar ve bu gibi daha pek çok faktör soluduğumuz havanın kalitesini bozmaktadır.
Hava kirliliğinin ortaya çıkması için üç önemli faktör vardır. Bunlardan ilki meteorolojik faktördür. Hava akımlarının yavaş olduğu bölgelerin kirlenme riskleri daha fazladır. Herhangi bir bölgede yıllık ortalama rüzgar hızı saniyede 5 metrenin altındaysa bu bölgenin hava kirlenmesine uygun bir bölge olduğu söylenir. Ankara bu koşula uyanbir bölgedir. İkinci faktör bölgenin coğrafi yapısıdır. Çukur bölgeler veya çevresi kapalı bölgeler de hava kirliliği için uygun bölgelerdir. Ankara’nın coğrafi yapısı bu şarta da uymaktadır. Üçüncü faktör ise bölgede doğal ya da yapay hava kirleticilerinin bulunmasıdır. Ankara’daki yoğun kentleşme ve buna bağlı olarak çok dayıdaki kalorifer ve soba bacası hava kirliliği için gerekli üçüncü şartı da tamamlamaktadır.
Çeşitli hava kirletici gazlar vardır. Biz burada yalnız genel olanları inceliyoruz. Karbonmonok-sit gazı özellikle kara ve hava trafiği yoğun olan kentlerde önemli bir sorunyaratmaktadırBilindiği gibi karbonmonoksit kanın alyuvarlarındaki hemoglobine bağlanıp, hemoglobinin “karbomino-hemoglobin”e dönüşmesine neden olmaktadır. Bu da alyuvarların oksijen taşıma yeteneklerini olumsuz yönde etkilemektedir. Sülfür dioksit gazı kalitesiz ve bilgisizce yakılan kömürden kaynaklanmaktadır.
Sülfür dioksit gazı solunum yollarını tahriş etmekte, akciğer ve bronşlarda iltihaplara ve bron/jarm daralmalarına neden olmaktadır. Sülfür o:oksit gazı Ankara’nın hava kirliliğinde önemli bir faktör oluşturmaktadır. Duman aslında yanmamış gaz, kömür ve katrandan oluşur. Katranda 3.4 benzopiren denilen bir madde bulunur. Bu madde kanser yapıcı (karsinojen] bir madded:x. Ankara’nın dumanlı havasında bu kanser yapıcı madde bulunmaktadır. 3.4 benzopi-ren iki saat süreyle güneş ışığı etkisinde kalacak olursa miktar olarak % 50 oranında parçalanmaktadır. Bu süre 4 saate çıktığında parçalanma oranı % 100 olmaktadır. Fakat dumanlı,’ sisli, kirli bir havada güneş ışınlarının etkilerini önemli Ölçüde kaybettiklerini unutmamak gerekir. Öyle ki burada bir kısır döngüyle karşılaşıyoruz. Duman güneş ışınlarını zayıflatırken karsinojen maddeler de parçalanmaktan kurtuluyorlar. Duman olmadigmda ise hem karsinojen maddeler olmayacaktır höm do güneş ışınları daha etkili olacaklardır. Ankara’nın kirli havasında yaşayan bir insan yılda 70mikrogramkadar3.4 benzopiren almaktadır. Giin.de bir ;>aket sigara içen insan ise yılda 60 mikrogrambenopiren almaktadır.