OKSİJEN VE KARBONDİOKSİTİN KAN İÇİNDE TAŞINMASI: Akciğerlerdeki hava kesecikleri içinde bulunan oksijen, pasif bir yer değiştirme olayryla akciğer havasından, alveol septumlarında yer alan kılcal damar ağındaki kana geçer. Oksijen, önce bu kan içinde çözündükten sonra önemli bir bölümü alyuvarlara bağlanır. Kana geçen oksijenin çok büyük bir bölümü alyuvarların yapısındaki hemoglobine bağlanarak taşınır. Bilindiği gibi protein olan hemoglobinin yapısında iki değerlikli dört demir atomu bulunmaktadır. İşte oksijen, alyuvarlarda-ki hemoglobinin demir atomlarına bağlanarak taşınır . Her demir atomu kendisine iki oksijen atomu bağlayabilir. Hemoglobinde de dört demir atomu bulunduğuna göre her hemoglobin molekülü 8′ oksijen taşıma kapasitesine sahiptir. Oksijenin alyuvarlardaki hemoglobin bağlanması olayı 0.01 saniyeden daha kısa bir sürede gerçekleşmektedir.
Normalde erişkin bir insanın 100 mi. kanında 15 gr. hemoglobin bulunur. Bu miktardaki hemoglobin ise atardamar kanında kendisine 19.5 mi. oksijen bağlamış halde bulunur. Bu miktardaki oksijen, atardamar kanındaki hemoglobinin oksijen yönünden % 97 oranında doymasını sağlar. Atardamarda çözünmüş halde bulunan oksijenin miktarı 100 mi. kanda 0.3 mi. kadardır. Görüldüğü gibi akciğerlerde kana kazandırılan oksijenin en büyük bölümü, hemoglobine bağlı olarak taşınmaktadır.
Atarmadarlardaki kan,dokular düzeyindeki kılcal damarlara geldiğinde bir miktar oksijeni hücrelerin kullanması için salıverir. Böylece 100 mi. kandaki hemoglobine bağlı olan oksijen miktarı 15.1 mi.’ye inerken çözünmüş oksijenin miktarı da 0.1 ml’ye iner. Bu son iki değer toplardamar kanına aittir. Çünkü atardamar kanı kılcal damarları geçtikten sonra toplardamar sistemine geçer. Toplardamarlara geçen kanın hemoglobinin oksijen yönünden doygunluğu °/o 75 düzeyine inmiştir. Bilindiği gibi bunun nedeni atardamar kanının, kılcal damarlar düzeyinde bir miktar oksijeni hücrelerin kullanımı için serbest bırakmasıdır.
Hücrelerde gerçekleştirilen çeşitli metabolizma olayları sırasında görülen kimyasal reaksiyonların bazılarının sonucu olarak, bunlardan en önemlisi glikozun enerji üretimi amacıyla hücre içinde yakılması olayıdır, bir miktar karbondioksit (CO2) gazı ortaya çıkar. Karbondioksiti bir üretim artığı olarak da düşünebiliriz. Vücutta üretilen karbondioksit fazlasının çeşitli yollarla atılması gerekmektedir. Bu yolların en önemlilerinden biri akciğerlerdir. Hücreler tarafından üretilen karbondioksit dokulardaki kılcal damar-
lara gelen kanın içinde çözünür. Kan içinde çözünmüş olan karbondioksitin bir bölümü alyuvarlar içine girip hemoglobine bağlanır. Ancak alyuvarlara giren karbondioksit oksijen gibi hemoglobindeki demir atomlarına değil, hemoglobini kuran proteinlerin ‘Amino’ gruplarına bağlanır. Böylece karbondioksit taşıyan hemoglobinde karbamino yapıları ortaya çıkar. Dokulardaki kılcallar düzeyinde oksijenini bırakan, buna karşılık karbondioksiti kendisine bağlayan kan, böylece halk arasında ‘ ‘kirli kan” olarak bilinen kana dönüşür ve kılcallardan toplardamarlara geçer. Kılcal damarlara gelen atardamar kanında çözünmüş olan karbondioksit miktarı 2.6 mi. alyuvarlardaki hemoglobine bağlanmış olan karbondioksit miktarı ise 463 ml’.dir. Toplardamarlar kanında çözünmüş karbondioksit miktarı 3.0 mi.’ye bağlı miktarı da yaklaşık 50.0 mi.’ye yükselir. Yaklaşık olarak 200 mi. karbondioksit, kan yolu ile dokulardan’ akciğerlere taşınıp, buradan atılır. Verdiğimiz her nefeste bu karbondioksitin bir bölümü atılmaktadır.