MEMENİN MADDE YAPISI: Meme dokusu başlıca üç öğeden oluşmuştur. Bunlar; bez kanalcıkları, lifli bağ dokusu ve yağ dokusudur. Bu üç öğe kadının değişik dönemlerinde değişik organlarda bulunurlar. Çünkü memeler, kadının değişik dönemlerinde ayrı ayrı işlevler üstlenirler. Gebelik sırasında, emzirme dönemlerinde, önce ve sonra memeler kadının yalnızca cinsel yaşamında yer alırken, emzirme döneminde ayrıca çocuğun beslenmesinde de rol oynarlar. Gebelik, emzirme dönemleri öncesi ve sonrasında meme dokusunda lifli bağ dokusunun ve yağ dokusunun asıl yapıyı oluşturmasına karşın, gebelik sırasında ve emzirme dönemlerinde süt üreten meme bezleri ve bu sütü taşıyan kanallar asil yapıyı oluştururlar. Her memede 15-20 kadar lop bulunur. Her lop, bir süt kanalıyla meme basma açılır. Memedeki loplar çok sayıda daha küçük lopçuklardan oluşmaktadır. Lopçuklar çok sayıda süt bezlerini ve kanalcıkları içerirler. Bez ve kanalcıkların yapısı yaşa göre ayrılıklar gösterir. Ergenlikten Önce memede yalnızca birkaç büyük kanal bulunur. Ergenlik döneminde adet kanamalarının başlaması (menstürasyon) ve yumurtalıklardan (ovarium] salgılanan “östro-jen” ve “progesteron” hormonlarının etkisiyle memeler gelişmeye başlar. Östrojen, kanalcıkların sayıca çoğalmasını sağlarken, progesteron hormonu da bu kanalların uçlarında süt bezlerinin oluşmasına neden olur. Yetişkin bir kadının memesinde gebelik ve emzirme dönemlerinin dışında süt bezlerinin sayısı azdır ve olanlar da süt salgılamazlar. Buna karşılık lopçuklardaki süt kanalcıklarının sayısı fazladır. Lopçuk içi kanalcıklarının ve süt bezlerinin duvarı epitel hücrelerinden yapılmıştır. Bu kanalcıklar ve bezler “Lopçuk içi gevşek bağ dokusu”yla sarılmışlardır. Gebelik ve emzirme döneminde süt bezlerinin sayısı çok artar. Meme yalnızca bu bezlerden oluşmuş bir görünüm alır. Bu dönemde süt bezleri artık süt üretimine başlamışlardır. Üretilen bu süt önce “Lopçuk içi kanalcıklarına verilir. Bu kanalcıklar sütü “Lopçuklar arası kanalcıklar”a iletirler. Lopçuklar arasında kanalcıklar ise sütü ait oldukları lopun “süt kanalı” na boşaltırlar. Meme başına açılan süt kanallarının sayısı memedeki lop sayışma uymakta ve meme başına açılmadan Önce onun hemen altında genişleme yapmaktadır. “Laktifer sinüs” denilen bu genişlemiş süt kanalı bölgeleri birer küçük süt depolarıdır,
Çok sayıda lopçuk bir araya gelerek bir lop oluştururlar. Lopçuklar arasında yoğun bir bağ dokusu, yağ hücreleri ve kan damarları bulunur. Lopların arasında da liflerden oluşan zengin bir bağ dokusu vardır. Bu bölgenin bir başka özelliği de, yağ hücreleri bakımından çok zengin oluşudur.
Memenin yapısında bulunan bağ dokusu, meme başına ve ucundaki deriye lifli uzantılar gönderir. Bu uzantılara “Cooper bağları”, “aşıcı bağlar” denir. Bu bağlar aracılığıyla meme dokusu, memenin derisine sıkıca tutunmuş ona asılmış bir görünümdedir. “Cooper bağları”na benzeyen öteki bazi lifli uzantılarsa göğüs ön duvarındaki “derin fasya”ya gönderilmiştir. Böylece, hem
meme derisi ve başına hem de meme tabanının altındaki derin fasyaya gönderilen lifli uzantılar aracılığıyla meme dokusu, sağlam bir biçimde göğsün ön bölümünde durur. Meme kanserinde “Cooper bağları” görülür. Aynı hastalığa bağlı olarak derin fasyaya giden lifli uzantılar büzüldüklerinde, meme kitlesi göğüs ön duvarı üzerinde hafif kayma biçimindeki hareketliliğini yitirir. Gebelik ve emzirme dönemlerinde büyüyerek bez ve kanalları çoğalan^buna karşılık bağ dokusu ve yağ öğeleri azalan meme dokusu, bu dönemin sonunda yavaş yavaş eski durumuna dönmeye başlar. Yani bezlerin büyük bir bölümü ortadan kalkar, kanalların sayısı azalır. Buna karşılık memenin yağ dokusu ve bağ dokusu çoğalmaya başlar. Böylece memeler eski biçim ve ölçülerine çok yaklaşırlar. Bazı anneler emzirmenin, memelerinin biçimini bozacağını düşünürler. Oysa durum tam tersidir. Emzirme sırasında beyindeki hipofiz bezinden salgılanan “oksitosin” hormonu ve emme olayının etkisiyle meme dokusu, daha kolay ve daha iyi bir biçimde eski biçim ve ölçülerine yaklaşır. Gerek oksitosin gerekse emzirmenin etkisi meme dokusunu olumlu yönde çalıştırır. Bazı kadınlar gebeliğin ve emzirmenin meme kanserine yol açacağı korkusunu taşırlar. Gerçek burada da genel kanının tam tersidir. Gebe kalmış ve çocuğunu emzirmiş olan kadınlarda meme kanserine öteki kadınlara oranla çok daha az rastlanmaktadır. Anne sütü çocuk için yapay besinlerle yeri tam olarak-doldurulamayacak bir besin maddesi olduğuna, emzirmenin de anne için son derece yararlı olduğuna göre, sütü olan her annenin çocuğunu emzirmesinden daha doğal ve daha sağlıklı bir yolun bulunmadığını önemle belirtmek gerek.