YILANCIK

YILANCIK

Eıizipel olarak da bilinen yılancık 30 yıl Öncesine değin özellikle hastane-lerift cerrahi, doğum ve çocuk hastalık­ları servislerinde salgınlara yol açan yaygın ve bulaşıcı bir hastalıktı. Hasta­lık etkeni ya doğrudan hastane persone­li ve hastalar aracılığıyla ya da ortak kullanılan eşyalar yoluyla çevreye yayı­lırdı. Temizliğe Özen gösterildikçe has­talığın sıklığı azalmakla birlikte, son yıllarda yılancık olgularında sınırlı da olsa bir artış gözlenmektedir.

NEDENLERİ

Bir enfeksiyon hastalığı olan yılancığın etkeni Strepîococcus pyegenes’\xt. Bu mikrop deri İçine, çıplak gözle görüle­meyecek kadar küçük bir sıyrıktan ya da kaza sonucu oluşan bir yaradan gi­rer. Bacaklarda ve yüzde daha sık görü­lür. Genellikle önce bir yanakta başla­yıp daha sonra yüzün öteki bölümlerine yayılır.Alkolizm, vücudun bütününü etkile­yen hastalıklar, yetersiz beslenme vb vücut direncini zayıflatan koşullar yı­lancığı kolaylaştıran hazırlayıcı etken­lerdir BELİRTİLERİ

Hastalığın ilk belirtisi titremeyle birlik­te gelen ateş yükselmesidir. Ateş birkaç saat içinde hızla 39°C-40°C’ye kadar çıkar. Bu aşamada hastanın genel duru­mu bozulur, eklem ağrıları, baş ağrısı, bulantı ve kusma gibi genel belirtiler ortaya çıkar. Bununla birlikte bazı ol­gularda başlangıç aşamasında çok yük­sek ateş görülmeyebilir.Birkaç saat ya da en çok bir gün sonra belirgin ve kırmızı bir leke görü­lür. Leke olguların yüzde 70-90′ınında burun kökü, kulaklar, saçlı deri, dudak kenarları ya da gözkapaklan gibi yüzün herhangi bir bölgesinde ve her zaman eski bir lezyonun yerinde ortaya çıkar. Daha ender olarak da cinsel organlara, el ve ayaklardaki yaraların ve sıyrıkla­rın üzerine yerleşebilir. Yenidoğanlarda ise çoğunlukla duyarlı bir bölge olan göbek yarası çevresinde görülür. Kesin sınırları olan, canlı kırmizı renkteki bu lekeler ödemli ve sağlam deriye göre daha kabarıktır. Üzerleri parlak ve düz­dür. Tıpkı bir yağ lekesi gibi çevreye hızla yayılırlar.

Lezyon gözkapaklan, dudaklar ya da cinsel organlar gibi yumuşak dokulu organlara ulaştığında ödem ve şişlik da­ha da artarak önemli biçim bozuklukla­rına yol açabilir. Leke gergin ve sıcak­tır. Üzerine elle bastırıldığında orta şid­dette bir ağrı duyulur. Hastalık yorgun­luk, baş ağrısı, bazen de deliriuma. (bi­linçsiz saldırgan hareketler) kadar gide­bilen bilinç bozuklukları gibi belirtiler­le ortaya çıkar. Aynca yüksek ateşe bağlı olarak kalp atım hızında artma ve kan basıncında düşme görülür.

gidişiHastalık antibiyotiklerle zamanında ve doğru olarak tedavi edildiğinde, genel­likle 3-7 gün içinde ateş düşer, kırmızı lekenin rengi yavaş yavaş açılır ve ge­nel rahatsızlıklar hızla ortadan kalkar.

Yılancığın ender görülen bazı tipleri de vardır. Hafif gidişli yılancıkta hasta­lık ağır geçmez ve lezyonlann yayılımı sınırlıdır. Gezici yılancıkta ise deri lez-yonlan birbirini izleyen dalgalanmalar biçiminde ilerler ve bazı alanlarda bir­birlerine kanşabilir. Her yeni lezyonda ateş yükselir. Hastalık haftalar, hatta ay­larca sürebilir. Yineleyen yılancıkta hastalığın iyileşmesinden günler ya da haftalar sonra birbirini izleyen yeni deri lezyonlan ortaya çıkar.

KOMPLİKASYONLAR


Etkili antibiyotiklerin kullanılmasından beri yılancık komplikasyonlanna çok az rastlanmaktadır. Antibiyotik tedavisi enfeksiyonu daha yerleşmeden engel­ler. Ama gene de lenf yollan iltihabı (lenfanjit), toplardamar iltihabı (flebit), enfeksiyonun kalp gibi iç organlara ya­yılması (endokardit ya da miyokardit), böbrek iltihabı (glomerülonefrit) ve bronş-akciğer iltihabı (bronkopnömoni) gibi komplikasyonlar görülebilir. Yı­lancığın özellikle korkulması gereken komplikasyonlan göz ve kulak iltihap­landır. Enfeksiyon buralardan beyin içine yayılarak menenjite neden olabi­lir.

TANI

Yılancık tanısı deri lezyonlannın görül­mesi ile konur. Tanı açısından önem ta­şıyan belirtiler şunlardır:

• Leke kırmızı renkli, sıcak, şişkin ve kabanktır; çevresindeki sağlam deriden kesin sınırlarla aynlır.

• Leke her zaman eski bir lezyonun ye­rinde ortaya çıkar.


• Genel hastalık belirtileri deri lezyo-nunun görülmesinden önce ortaya çıkar ve-hastalık boyunca sürer.BEKLENEN GİDİŞÎ (PROGNOZ)

Eskiden yılancığa bağlı ölüm oranı yak­laşık olarak yüzde 10 dolayındaydı. Antibiyotiklerin kullanılmaya başlan­masıyla birlikte hastalığın gidişinde be­lirgin bir düzelme görülmüştür. Aynca kanser, şeker ya da herhangi bir enfek­siyon hastalığı sonucunda genel duru­mu bozumuş hastalara ya da yenido-ğanlara yılancık tedavisi için antibiyo­tik verildiğinde sepsis (mikrobun kana karışması sonucunda şok durumunun gelişmesi) ya da başka büyük kompli-kasyonlann ortaya çıkmadığı gözlen­miştir.

Yılancık yumuşak dokulu bölgeleri tuttuğunda biçim bozukluklarına yol açabilen geniş ve uzun süreli bir şişlik oluşturur. Hastalığın eski bir deri lezyo-nunun olduğu yerde çıkması ender değil­dir. Yılancık bağışıklık yaratmayan bir enfeksiyon hastalığıdır.

TEDAVİ

Penisilin yılancık tedavisinde kullanı­lan en etkili antibiyotiktir. Hastalığa ta­nı konar konmaz hemen yüksek dozda penisiline başlanmalıdır. Böylece hem hastalığın daha da ağırlaşması, hem de mikrobun böbrek, kalp gibi organlara yayılması önlenmiş olur. Penisilin teda­visi en az 10 gün sürdürülmelidir. Peni­siline karşı alerjisi olanlara başta eritro-misin olmak üzere öteki antibiyotikler ya da sulfamitler verilebilir


.



Soru

Yılancık bulaşıcı bir hastalık mıdır?


Cevap




Yılancık hastalardan sağlam kişilere doğrudan ya da kirlenmiş eşyala­rın kullanılmasıyla dolaylı olarak bulaşabilen bir hastalıktır. Hastalar eskiden bulaşıcı hastalıklar bölümünde karantina allına alınıp tedavi edilirdi. Günümüzde, antibiyotiklerin kullanılmasıyla, hasta evinde te­davi edilmektedir. Ama hastanın bakıcısının ya da hastayla yalan iliş­kideki kişilerin koruyucu temizlik kurallanna titizlikle uyması gerekir.


Soru


Yılancık zona ile karışabilir mi?


Cevap

Zona Özellikle gözlerin çevresinde, gözkapaklannda ya da genel ola­rak yüzde oluştuğunda, hastalığın ilk döneminde yılancık benzeri bir kırmızılık ortaya çıkar. Ama zonaya çok şiddetli bir ağn eşlik eder ve lezyonlar dikkatle incelendiğinde üzerlerinde küçük keseciklerin bu­lunduğu görülür. Ateş yoktur ya da çok hafiftir.