ŞEKER HASTALIĞI (DİABETES MELLİTUS)


ŞEKER HASTALIĞI (DİABETES MELLİTUS)

Şeker hastalığı (diabetes mellitus), pankreastaki insülin yapımının yetersiz oluşu nedeniyle, özellikle karbonhidrat “metabolizmasında, ayrıca lipit ve prote­in metabolizmalarında bozuklukla orta­ya çıkan kronik bir hastalıktır.

TİPLERİ

Şeker hastalığının belirtileri, nedenleri ve tedavileri açısından birbirinden çok

.farklı tipleri vardır. Bu konuda belirsiz )lan pek çok nokta olduğundan, şeker hastalığının sınıflandırılmasına ilişkin

“farklı görüşler vardır.

Başlıca iki tip şeker hastalığı var­dır. Tip I ya da genç tipi şeker hastalı­ğında (juvenil diyabet) temel sorun in-

^sülin eksikliğidir; bu hastalarda komp-tasyon olarak asidoz (kanda asillik iüzeyinin yükselmesi) görülebilir. Tip ya da erişkin tipi şeker hastalığında tandaki insülin miktarı normal, hatta jiraz fazladır; buna karşılık vücuttaki işlevini yerine getiremez. Bu hastalar-asidoz ender görülür. Bunların dı-ıda büyüme hormonunun, böbreküs-bezinde yapılan kortizolun ya da ti­roit hormonlarının ve başka hormonla­rın aşırı derecede salgılanmasına bağlı şeker hastalığı tipleri de vardır; bu hor­monlar metabolizmada insüline karşıt etki gösterir.

Bu sınıflandırma her zaman klinikte görülen şeker hastalığı tablolarını bütü­nüyle kapsamaz; değişik dönemlerde ve koşullarda insülin yetmezliği farklı be­lirtilerle ortaya çıkabilir. Şeker hastalı­ğında uygulanacak tedavi belirlenirken hastalar üçe ayrılabilir: Belirtilerin net olarak görüldüğü hastalar; kandaki şe­ker düzeyinin yüksek olmasına karşın klinik belirti görülmeyenler; şekere (glikoz) dayanıklılığı azalmış olan has­talar (klinikte görülen şeker hastalığı).

NEDENLERİ

Şeker hastalığına özgü bütün belirtilerin başlıca nedenini insülin yetmezliği oluş­turursa da, insülin yetmezliğine yol açan etkenler henüz tam olarak belirle­nememiştir. Hastalık aynı ailede birden fazla bireyde ortaya çıktığından kalıtı­mın önemli bir rol oynadığı düşünülür.

Hem anne hem babadan şeker hasta­sı olan çocuklarda hastalığın ortaya çık­ma olasılığı yaklaşık yüzde 30-40′tır; anne ya da babadan biri şeker hastası, sağlıklı olanın anne babasından biri de şeker hastasıysa bu oran yüzde 20-25′e iner.

Tek yumurta ikizlerinde kırk yaşın­dan önce görülen olguların yalnızca yüzde 50rsinde ikizlerin her ikisinde de has­talık görülür. Hastalık yalnızca kalıtıma bağlı olsa bu oran yüzde 100 olacağın­dan, hastalığın ortaya çıkmasında çevre­sel etkenlerin de rol oynadığı düşünülür. Şeker hastalarının genellikle şişman olması ve fazla kilolar verildiğinde has­tanın çoğu zaman iyileşmesi, hastalığın ortaya çıkmasında şişmanlığın rolü ol­duğunu gösterir. İnsülin gereksiniminin aşırı derecede artmasına bağlı olarak pankreasta bu hormonu üreten hücreler fazla yüklenerek yorulur. Hormon den­gesindeki bazı bozukluklar, pankreas dokusunu doğrudan İlgilendiren bozuk­luklar (pankreas iltihaplan, pankreas ta­şı ve tümörleri) ya da önceden var olan gizli ya da belirgin şeker hastalığını ağırlaştıran hastalıklar da insülin yet­mezliğine yol açabilir.

GÖRÜLME SIKLIĞI

Şeker hastalığı (diabetes mellitus) çok sık görülen (Avrupa’da binde 1-4) be-hastalıktır. Ortayaş ve üstündeki, özei-likle 40 yaşın üstündeki, kadınlarda be­lirgin olarak daha fazla rastlanır. Genel­likle varlıklı bireylerde görülür. Ölün: oram yılda 100 binde 10-30′dur.


BELİRTİLERİ

Şeker hastalığının gidişi gerek hastalı­ğın düzeyi (hastalıktan önce görülen hafif belirtilerden, ölümcül komaya ka­dar değişir) gerek klinik biçim açısın­dan oldukça değişken olabilir.

İlk belirtiler hastalığa özgü olmac ğmdan şeker hastalığının başlangıcı saptamak güçtür. İlk belirti hastanın şık olmadığı halsizliktir ve görünür buna yol açabilecek bir bozukluk yok­tur. Bunun yanı sıra hekimin şeker h£ talığmdan şüphelenmesine yol açan n susuzluk ve özellikle erişkinlerde ha çok anüs ve vulvada rahatsız edici bir türlü geçmeyen kaşıntı görülebilir. Hastalığa özgü belirtiler arasında idrar] miktarının artması (poliüri) ve kandaki şeker düzeyi artmasa da, idrarda geçici olarak şeker bulunmasıdır (glikozun).

Şeker hastalığından önce görüle tablo (prediyabet) her zaman cidc alınmalıdır; Özellikle ailesinde hastası olanlar düzenli kontroller ya tırmalı ve hastalık başlangıç evresi yakalanmalıdır. Bazen rastlantıyla yz lan bir idrar tahlili (örneğin, yaşam gortası için) hiç beklenmeyen bir manda idrarda şeker olduğunu or koyar. ;

Şeker hastalığının ortaya çıkmasıj la, belirtiler artmaya başlar. Bazen pol dipsi (aşın su içme), poliüri (idrar mil tarında artma) ve kalıcı glikozüric (idrarda şeker) oluşan tipik üçlü beliı ortaya çıkar; buna ek olarak polifaji (aşın iştah) kimi zaman da halsizlik, uyuşma, kanncalanma, nevralji, görme bozukluğu, mukozalarda kuruma, bu­lantı, sindirim bozukluklan ve giderek artan zayıflama da görülebilir. Glikozü-ri ve açlık kan şekerinin yüksek olması şeker hastalığı tanısını doğrular.

Şeker hastalığında sistemlerde orta­ya çıkan en yaygın bozukluklar aşağıda belirtilmiştir.

• Deri – Özellikle koltukaltı, kalçalar, dış cinsel organlar ve şişman kadınlar­da göğüslerde olmak üzere kaşıntı çok sık görülür; metabolizmanın düzenlen­mesiyle hafifler. Şeker hastalarında sık görülen öteki yaygın dermatozlar (ka­şıntılı deri hastalıkları) daha zor iyile­şir. Bunlardan pişik, egzama, çıban ve piyodermi vücudun açıkta kalan bölge­lerinde, ensede, kalçada, kol ve bacak­ların ^ış yüzeyinde daha sık görülür. İrinleşme olmadan derinin tüm katman­larında ortaya çıkan mikrobik iltihap ı flegmon), şarbon, hatta kangren gelişe­bilir. Özellikle bacakların alt uçlarında­ki küçük damarlarda ateroskleroza (da­mar sertliği) bağlı değişiklikler kangren oluşmasını kolaylaştırır. Derinin derin katmanlarında kolayca yerleşen, mikro­bun kana karışmasına yol açabilen ve \ılancığa benzeyen lezyonlar zamanla kötü huy kazanabilir.

Şeker hastalığında deride sık görü­lebilen yaygın ya da sınırlı değişiklikler >ağ metabolizmasındaki ve küçük da-marlardaki bozukluklarla ilişkilidir. Ör­neğin şeker hastalığı ksantgzunda deri, kolesterol kristallerinin birikmesiyle kanarya sarısı rengini alır. Genel olarak bütün vücutta, özellikle ayak tabanla­rında ve avuç içlerinde görülür; ender olarak, yağın dokularda depolanmasına bağlı olarak sarımsı lekelerin ortaya çıktığı lipit depo hastalıklarıyla kandır. Ksantoz bazen şeker hastalığı tedavi­siyle gerileyebilir.

• Sindirim sistemi – Stomatit (ağıziçi iltihabı) ve özellikle dişeti iltihabında dil kuru ve paslıdır, bazen çatlaklar olu­şur. Üzerindeki çıkıntıların (papilla) bü­yümesi nedeniyle dil şiş görünümlüdür.

Şeker hastalarında diş çürüklerine daha ender rastlanır. Dişeti iltihabında ya da asîdozda (kanda asitlik düzeyinin yük­selmesi) hastanın soluğu kötü kokar. Kontrol altında tutulan ve kandaki şe­ker düzeyi normal olan şeker hastaları­nın iştahı genellikle iyidir, asidoza gi­renlerde iştah azalır ya da kaybolur. Kabızlık sık görülür. • Damar sistemi – Uzun süren ve özel­likle erişkin tipi şeker hastalığında da­marlarda kolayca lezyonlar (diyabetik vaskülopati) gelişir. Damar lezyonlan en sık gözdeki ağtabaka (retina), böb­rek, çevrel atardamarlar ve kalpteki ko-roner atardamarlarda görülür.

Damarlardaki lezyonlar aterosklero­za (damar sertliği) bağlıdır, arteriyol (küçük atardamarlar) ve atardamarlarda görülür ve şeker hastası olmayanlarda gözlenen ateroskleroza benzer biçimde gelişip yerleşir. Ayrıca, kılcal damarlar­da da görülen değişiklikler ağır kompli-kasyonlara yol açar.

Kılcal damarlardaki lezyon gözde ağtabakası hastalığına (diyabetik retino-pati) yol açar. Gözde nokta halinde ka­namalar ve sarı noktanın çevresinde parlak, beyaz bir sıvı birikmesine bağlı lekeler görülür; daha sonra ağtabakada-ki büyük damarların yalanında belirgin kanamalar, son olarak da damar sertli­ğine bağlı değişiklikler görülür.

Kılcal damar lezyonlan böbrekler-deki bozukluklardan da (Kimmelstiel-Wilson sendromu ya da diyabetik nef-îDpatüsmaohıâiK. İlk kaval kemiğinin ön yüzündeki yu­muşak ödem, bazı olgularda yaygın ödemlerdir. Ödemler, kandaki proteinin (özellikle albümin) azalmasına (hipop-roteinemi) bağlıdır. Ödemin yanı sıra hiperlipidemi de (kandaki yağ düzeyin­de yükselme) görülür; zamanla böbrek yetmezliği gelişir ve başta üre olmak üzere kandaki azotlu maddeler artar. Bu belirtiler genellikle aniden ortaya çıkar ve ölüme yol açabilir.

Koroner damarlarda ateroskleroza bağlı lezyonlar sıklıkla 40 yaşından sonra görülür. Şeker hastalarında koro­ner damar tıkanması ve miyokart en­farktüsü gibi komplikasyonlara da rast­lanır.

Çevrel atardamarlardaki lezyonlar da aterosklerozdan kaynaklanır tıklayıcı damar hastalıklarıyla, ağır yular­da kangerene yol açabilir. Kangren ge­nellikle vücudun alt bölümlerinde Özel­likle ayaklarda, daha ender olarak el parmaklarında, kulakmemesinde ve ku­lak sayvanında görülür. Alkol, tütün, travmalar ve büyük ısı değişiklikleri gi­bi nedenler de, kangren oluşumunu ko­laylaştırır. -

Ayak sırtında, topukta, ayak par-” maklannm arasında, deride çürük gibi lekeler ve ağrıların belirmesi, bu bölge­lerin uyuşması ve hatta duyu kaybı kangren habercisidir.

Kuru kangren o bölgenin mumya­laşmasına neden olabilir; yaş kangren ise ülserleşmelere yol açarak ikincil en­feksiyonların yerleşmesini kolaylaştırır. Kimi zaman mikrobun kana karışma­sıyla oluşan sepsis gelişebilir.

Şeker hastalarında sıklıkla 40-60 yaşlar arasında yüksek tansiyon görü­lürse de, bu durum şeker sının ağırhyla doğrudan bağlantılılir.

A sindâ kalp kası zayıflayabilir; buna baglı ola­rak nabız hafifler, hızlanır, tansiyon dü­şer, akut kalp yetmezliği gelişir.

• Üreme organları – Erkeklerde erken evrede iktidarsızlık, kadınlarda disme-nore (ağrılı âdet görme), amenore (âdet yokluğu) ve erken, menopoz görülebilir. Şeker hastalığını düşündüren belirtiler vulvada kaşıntı ile kamış başımn iltiha­bıdır (balanit).

• Sinir sistemi – Şeker hastabğından kolayca etkilenir. Özellikle genç tipi di­yabette şiddetli halsizlik, zihinsel uyu­şukluk ile ruhsal çöküntü (depresyon) ortaya çıkar. Hastalığın ömür boyu sü­receğinin ve ömür boyu insülin tedavisi ile perhizin gerekli olduğunun bilinme­sinden kaynaklanan karamsarlık, etkin­liğin ve direncin azalmasına neden olur.

Şeker hastalığı ve gebelik

Şeker hastalığı çoğu zaman kısırlık, düşük ve ölü doğuma neden olur. Şeker hastalığmın hafif biçimlerinde, gebelik, hastalık üzerinde olum­suz bir etki göstermeden ilerleyebilir. Gebeliğin ikinci evresinde gene-likle böbrek eşiğinde düşüş görüldüğü anımsanmalıdır; metabolizma­daki bozukluk ağırlaşmasa da, idrardaki şeker miktarı artabilir. Bunun tersine, dölütün pankreasındaki insülin salgısının etkisiyle geçici bir düzelme de görülebilir. Ağır biçimlerde ise doğumdan sonra ve loğu­salıkta kötüleşme görülebilir. Annenin bebeği emzirmesi için karbon­hidratça zengin besinler alması gerekeceğinden, emzirme önerilmez.

Günümüzde şeker hastalığının sınıflandırılması

İnsüline bağımlı ya da I. tip şeker hastalığı

Önceki tanımları: Genç tipi şeker hastalığı, ketoasidozîu şeker hastalığı. Özellikleri: Vücudun kendisinden kaynaklanan İnsülin eksikliği, dışar­dan insülin verilmesi gerekliliği, normal yaşam koşullarında ketoasidoz (kanda keton cisimciklerinin ve asitliğin artması) eğilimi. Sıklıkla genç yaşlarda başlar, önceleri vücutta insüline kaşı oluşan antikorlar özgün tip HLA (doku antijeni) ile birlikte görülür. Tedavi: Perhiz + insülin.

tnsüline bağımlı olmayan II. tip şeker hastalığı

Önceki tanımları: Erişkin tipi şeker hastalığı, ketoasidozîu olmayan şe­ker hastalığı.

Özellikleri: Olguların yüzde 60-90′ında hasta şişmandır. Kandaki insülin düzeyi düşük, normal ya da fazladır; daha çok 40 yaşından sonra başlar, genellikle insülin tedavisi gerektirmez, kalıtımla ilgisi vardır, buna çev­resel etkenler de eklenir. Tedavi: Perhiz + ağızdan alınan ve kan şekerini düşüren ilaçlar.

Öteki şeker hastalığı tipleri

Önceki tanımları: ikincil şeker hastalığı.

Özellikleri: Pankreas hastalıkları, iç salgı sistemi hastalıkları (hipertiroi-

dizm, Cushing hastahğı vb) ve ilaçlara (klorotiyazitler, fenitoin, steroit),

ender olarak genetik sendromlara bağlı.

Tedavi: Perhiz + birincil hastalığın tedavisi.

Şeker dayanıklılığının azalması

Önceki tanımları: Belirtisiz şeker hastalığı, kimyasal şeker hastalığı, subklinik şeker hastalığı, gizli şeker hastahğı.

Özellikleri: Hasta şişman olabilir, şeker dayanıklılığı azalmıştır; aterosk-leroza yatkınlık, şeker hastalığına bağlı böbrek hastahğı yoktur. İnsüline bağımlı olan ve olmayan şeker hastalıklanmn bir önceki evresine benzer. Tedavi: Perhiz.