SITMA
SITMA
Sıtma, anofel ya da sıtma sivrisineği olarak bilinen Anopheles cinsi sivrisineklerinin taşıdığı bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalıkta yinelenen nöbetler görülür. Düzenli aralıklarla başlayan ve genellikle titreme-ateş-terleme evrelerinden geçen nöbetler hastalığın tipik özelliğidir. Sıtma ulusal ve uluslararası sağlık örgütleri için hâlâ önemli bir sorundur.
NEDENLERİ
Sıtmanın etkeni protozoonlar olarak bilinen tekhücreliler grubundan Plasmodium cinsi asalaklardır. Asalağın üreme çevrimi iki ayrı konakta tamamlanır, insan ya da başka bir omurgalı konakta eşeysiz olarak çoğalan sıtma etkeni, daha sonra Anopheles cinsi sivrisineklerin içinde eşeyli olarak üreyip omurgalı bir konakta yeniden hastalık yaratabilecek duruma gelir.
İnsanda hastalığa yol” açan dört Plas-modium türü vardır: Bunlardan Pîasmo-dıum vivax, nöbetleri genellikle 48 saatte bir gelen tersiyana sıtmasının; Plasmodium malariae, nöbetleri 72 saatte bir gelen kuartana sıtmasının; Plasmodium falciparum, nöbetleri 36-48 saatte bir gelen, beyin sıtması ve karasu humması denen ölümcül biçimleriyle çok ağır bir gelişme gösterebilen, kötü huylu tersiyana sıtması ya da öbür adıyla falciparum sıtmasının; Plasmodium ovale ise nöbetleri 48-50 satte bir gelen iyi huylu tersiyana sıtmasının etkenidir.
Sivrisinek sokmasıyla vücuda giren asalak, karaciğere yerleşerek çoğalmaya başlar. Bu asalaklar daha sonra dolaşıma katılıp alyuvarlara girer ve çoğalmayı sürdürür. Alyuvar asalakla dolduğunda parçalanır. Kana yayılan asalaklar başka alyuvarlara girer. İnsan vücudunda gerçekleşen bu çoğalma süreci asalağın eşeysiz üreme evresini oluşturur.
Birkaç kuşak sonra bazı asalaklar eşey hücresi (gamet) üretecek biçimde değişikliğe uğrar. Bölünerek çoğalama-yan ve alyuvarlar içinde uzun süre varlığını sürdürebilen bu hücrelere gametosit denir. Sivrisinek kan emerken bu hastalık etkenini içeren alyuvarları da sindirim sistemine alır. Sivrisineğin midesinde etkinleşen erkek ve dişi gametositler arasında döllenme sonucu zigot oluşur. Bu eşeysel üreme evresinde zigot ooki-nete dönüşür. Anofelin mide duvarını geçen ookiııetler epitel ve kas katmanları arasında kapsülle sarılarak ookist adıyla tanınan birer kist biçimini ahr. Bu kistlerden daha sonra sporozoit denen binlerce asalak çıkar. Sporozoiüer sivrisineğin tükürük bezlerine ulaşır ve ısırık yoluyla yeni bir kişiye aktarılır. Böylece asalağın eşeysiz üreme evresi başlar.
Alyuvarlarda gerçekleşen eşeysiz üreme evresinin süresi Plasmodium türüne göre değişir. Ateş nöbetleri bu üreme çevrimiyle ilgilidir. Asalakların kana
dağılmasıyla sıtma nöbeti görülür.
ENFEKSİYON KAYNAKLARI
Kanında asalağın gametosit biçimini taşıyan hastalar sıtmanın enfeksiyon kaynağım,oluşturur. İnsanlarda akut, kronik ya da belirti vermeden gizli biçimlerde görülebilen enfeksiyon, anofeller aracılığıyla bulaşır.
YAYILIMI
Sıtma daha çok tropik ve ılıman bölgelerde yaygındır. Günümüzde başarılı bir mücadele sonucu birçok ülke sıtmadan arınmıştır. Ama Orta ve Güney Amerika’da, Afrika ülkelerinde, Akdeniz ülkeleri ve Ortadoğu’da, Afganistan, Pakistan ve Hindistan’da, Japonya dışındaki Uzakdoğu ülkelerinde sıtmaya yaygın biçimde rastlanmaktadır. Türkiye’de son yıllarda, hemen yalnız P. vivax türünün etken olduğu tersiyana sıtması görülmektedir. Bu, aynı zamanda bütün dünyada en çok görülen sıtma türüdür. Falciparum sıtması genellikle tropik bölgelerle sınırlıdır ve en tehlikeli sıtma türünü oluşturur. Yakmdoğuda ve Balkanlar’da,bu arada Türkiye’de de görülmüştür. Kuartana sıtması ılıman ve astropik bölgelerde yaygındır. Ender rastlanan iyi huylu tersiyana sıtması ise Afrika’nın doğusunda ve Güney Amerika’da dar bir yayı-hm gösterir.
BELİRTİLERİ
Sıtma sivrisineğinin sokması ve ilk belirtilerin ortaya çıkması arasında geçen kuluçka süresi, kuartana sıtması dışında 10-14 gün dolayındadır. Kuartana sıtmasında ise 18 günden başlayarak çok daha uzun bir süreye yayılabilir. Sıtmanın en tipik belirtisi yol açtığı nöbetler sırasında üşüme ve ateş basma duyumunun birbirini izlemesidir. Bu nöbetler ilk birkaç günden sonra, asalakların alyuvarlardan kana yayılmasıyla eşzamanlı olarak gerçekleştiğinden düzerdi aralıklarla ortaya çıkar. Nöbetler sırasında bir-iki saat süren üşüme ve titreme evresinin ardından ateş hızla 40°C-41°C’ye kadar yükselir; 3-4 saat sonra yaygın terlemeyle birlikte hızla düşer. Tersiyana sıtmasında nöbetler günaşırı gelir. Ama yeni asalak kuşaklarının dönüşümlü olarak 24 saat arayla kana yayılması durumunda her gün ateş nöbeti görülür (çift tersiyana). Kuartana sıtmasında nöbetler iki gün arayla gelir. Kanda iki asalak kuşağının bulunduğu durumlarda iki gün süren ateş nöbetini ateşsiz bir gün izler (çift kuartana). Üreme evresini ayrı zamanlarda tamamlayan üç kuşağın bulunduğu durumlarda ise her gün nöbet görülür. Tedavi edilmezse kısa sürede ölüme yol açan falciparum sıtmasında ise nöbet süreleri ve araları daha düzensizdir. Hastanın genel durumu hızla bozulur.
Aralarında yinelemeyen ve kompli-kasyonlara yol açmayan falciparum sıtmasının da bulunduğu bütün sıtma olguları tedavi edilmeseler bile, asalağın türüne bağh olarak değişen bir süreden sonra geriler. Bunun başta gelen nedeni enfeksiyona karşı bağışıklığın gelişmesidir.
Sıtma bölgelerinde yaşayan kişilerde yeni enfeksiyonlar görülebilir. Bu kişilerde kansızlık, dalak ve karaciğer büyümesi, aşırı kilo kaybı ortaya çıkar (sıtma kaşeksisi). Belirli coğrafi bölgelerde sıtma enfeksiyonunun sürmesi yalnızca sivrisineklerin varlığıyla açıklanamaz. Hastalığın doğal kaynağı olan insanların bir bölgede yaygın biçimde bulunması, sıtmanın yerleşik hastalık biçiminde ortaya çıkmasında en az anofeller kadar belirleyicidir. *
HASTALIĞIN ÖZEL KLİNİK BİÇİMLERİ
Hastalık asalak türüne ve bulaşma, biçimine göre değişen klinik belirtiler verir.
Zehirli sıtma. Çok ağır seyreden ve ikincil hastalıklara yol açan sıtma tipleri için kullanılan ortak bir addır. Ama bu tür ağır sonuçlan doğuran sıtma etkeni hemen her zaman Plasmodium falciparum ‘dur. Nöbetler birbirine eklenerek süreklilik kazanır. Alkolizm, beslenme eksikliği, aşın yorgunluk, güneş çarpması gibi etkenler hastalığın zehirli sıtmaya dönüşmesini kolaylaştırır. Bu durum beyin sıtması, tifomsu sıtma ve karasu humması gibi, belirtilere göre adlandırılan, çeşitli tiplere ayrılır. Beyin sıtması sürekli baş ağrısıyla kendini belli eder. Tedavi edilmezse bilinç kaybı, kasılma nöbetleri gibi merkez sinir sistemi hastalıklarını düşündüren çeşitli belirtiler ortaya çıkar. Çok geçmeden ölümle sonuçlanan derin koma durumu görülür. Tifomsu sıtmada tifoyu taklit eden belirtilere rastlanır. Karasu hummasında böbrek yetmezliği sonucu Önce kırmızı olan idrar, daha sonra siyaha döner. İdrann bütünüyle kesilmesi hastalığın kötüleştiğini gösteren bir belirtidir.
Soru
Sıtmayla tedavi nedir?
Cevap
Ateş nöbetleri oluşturmak amacıyla sıtma asalaklarının vücuda aşılandığı eski bîr tedavi uygulamasıdır. Frenginin ağır türlerinde ve ilerleyici felç hastalıklarında eskiden başvurulan bu tedavi biçimi günümüzde kullanılmamaktadır.
Soru
Sıtmanın en ağır komplikasyonları nelerdir?
Cevap
Sıtma birçok komplikasyona yol açabilir. Bunlar arasında dalak yırtılması, mİyokardit (kalp kası iltihabı), arterit ve kanama sayılabilir. En ağır komplikasyonlardan biri karasu hummasında da görülen hemoglobinüri krizidir. Bu komplikasyon yalnız Plas-modium falciparum’\& oluşan ve çoğu kez klorokinle düzensiz ya da yetersiz dozlarda tedavi edildiği için yinelenen sıtma olgularında görülür. Alyuvarların aşırı yıkımı ve idrara önemli ölçüde hemoglobin geçmesi, böbrek işlevlerini bozarak hemoglobinüri krizlerine yol açar. Bu komplikasyonun belirtileri titremeyle yükselen ateş, sanlık, İshal, kusma, şiddetli kas ağrıları, kahve telvesi renginde idrar çıkarılmasıdır. Genellikle bir iki gün içinde sona eren kriz, olguların yüzde 20-25′inde ölümle sonuçlanır.
Soru
Sıtmanın görülme sıklığı mevsimlere göre değişir mi?
Cevap
Sıtma enfeksiyonu sivrisineklerin yaşam çevrimine bağlı olarak ilkbahar ve sonbahar arasındaki dönemde daha sık görülür. Kışın görülen az sayıdaki enfeksiyonlar, büyük olasılıkla sonbaharda bulaşıp kronikleşmiş enfeksiyonlardır.