GÖZ TANSİYONU (GLOKOM)
GÖZ TANSİYONU (GLOKOM)
Glokom adıyla da bilinen göz tansiyonunun temel özelliği göziçi basıncının yükselmesidir. Normal koşullarda göziçi basıncı yaklaşık 20 mmHg (mm cıva basıncı) düzeyindedir. Bu basıncın artmasıyla ortaya çıkan hastalık çok eski zamanlardan beri bilinir. Glokom adı Yunanca’da mavimsi ya da grimsi göz rengini anlatan glaukos sözcüğünden gelir. Gerçekten de hastaların gözbebeğinde böyle bir renk görülebilir. Göziçi basıncının artması dışında hastalığın temel belirtileri göz dibinde ortaya çıkan bozukluklar ve görme alanında daralmadır.
GÖZİÇİ BASINCI NASIL DEĞİŞİR?Göz, esnekliği çok sınırlı bir küre gibi düşünülebilir. Bu kürenin iç basmcım içerdiği sıvı miktarı belirler.Göz küresinin içini camsı cisim denen ve miktarı değişmeyen peltemsi bir madde doldurur. Saydam sıvı denen sıvı maddeyse korneanın (saydam tabaka) arka yüzü ile his ve göz merceği arasında yer alır. Saydam sıvı kirpiksi cisim tarafından salgılanır; kirpiksi cisimden (saydam tabaka) arka odaya, daha sonra da gözbebeğinden geçerek ön odaya gelir ve korneanın arka yüzüyle kisin ön yüzü arasındaki açıda bulunan oluşumlarca geri emilir.
Üretilen ve emilen saydam sıvı miktarı eşit olduğunda, sürekli bir sıvı akışı sağlanır, göziçi sıvı hacmi değişmez. Ama saydam sıvının üretimi artar, emi-limi azalır ya da akışı engellenirse göziçi basıncı da yükselir.Göziçi basınç artışı yapısal değişiklikler ya da göz hastalıkları sonucunda geliştiğinde ikincil glokomdan söz edilir. Ama çoğu zaman basınç artışı kendiliğinden ortaya çıkar ve hastada birincil göz tansiyonu gelişir.
BİRİNCİL GLOKOM
Elli yaşını geçmiş insanların yaklaşık yüzde 2’sİnde görülür. Gençlerde çok ender rastlanan bir hastalıktır. Her iki cinste de görülür, ama kadınlar arasında biraz daha yaygındır. Hastalığın hormon değişikliklerine, yapısal etkenlere ve kan dolaşımını düzenleyen karmaşık süreçlerde aksama gibi damar hareketleri bozukluklarına bağlı olduğu düşünülmektedir.
Birincil glokom tek bir hastalık olarak kabul edilir, ama olgudan olguya değişik bir hastalık gibi görünebilir. Bu nedenle de çoğu kez değişik biçimleriyle betimlenir.
Basit kronik glokom – Erkeklerde ve kadınlarda aynı sıklıkla görülür. Son derece sessiz gelişir. Hasta daha önce en küçük bir rahatsızlık duymadan kör olmak üzere olduğunu fark eder. Hatta bu sırada öbür gözünde de ciddi bir körlük tehlikesi belirmiştir.Hastalığın dikkati çekebilecek ilk belirtisi hafif görme bozulduğudur; her şey bulanık görünür. Hasta bunu yaşlanmaya bağlar. Oysa bu görme bozukluğu presbiyopi değildir ve mercekle düzeltilemez. Hasta iyi okuyabildiği halde yere düşürdüğü bir şeyi bulmakta zorlanır ve bir oraya bir buraya bakar, çünkü görme alanı daralmıştır. Bu aşamada hastayı muayene eden uzman hekim göz tansiyonuna özgü belirtileri saptayabilir.
Bebeklerde Göz Tansiyonu
Göziçi basıncı artmıştır ve çok yüksek değerlere ulaşmasa bile normalden yüksek kalır. Görüş keskinliği azalmamış, ama görme alanı daralmıştır. Hekim oftalmoskopla yaptığı muayenede kör noktadaki tipik çukurlaşmayı saptar.Basit kronik glokom yavaş ve ağrısız ilerler, ama tedavi edilmezse kaçınılmaz olarak körlükle sonuçlanır.Tedavi hastalığın ilerleyişinin yıllarca durdurulmasını sağlayabilir. Bu arada hastanın tedaviye yardımcı olacak bazı genel kurallara uyması çok önemlidir.
Hasta sakin ve düzenli bir yaşam sürdürmelidir. Düzenli beslenmeli, kan basmcım sürekli denetlemelidir.İlaç tedavisinin yaşam boyu sürdürülmesi gerekir. Tedavi gözbebeğini daraltarak saydam sıvının akışını kolaylaştıran ilaçlarla yapılır. Cerrahi girişim karan uzman hekimin gözün durumunu değerlendirmesi sonucunda verilebilir. Cerrahi girişim saydam sıvının boşatabileceği yeni bir yolu açmaya yöneliktir. Dar açılı glokom – Basit kronik glokomdan farklı olarak sessiz ve yanıltıcı biçimde gelişmez. Aşağıda anlatılacak akut glokomun belirtilerini anımsatan küçük nöbetler yapar. Hasta sabah yataktan kalktığında hafif bir baş ağrısı duyar. Sabah saatleri boyunca bulanık görür ve ancak öğleden sonra net görmeye başlar. Geceleri bir ışık kaynağının çevresinde, örneğin sokak lambasından yayılan ışıkta gökkuşağı renklerini görür.
Nöbet dışı dönemlerde doğrudan bakıldığında gözde herhangi bir değişiklik görülmez; hastalığa özgü değişiklikleri yalnızca bir uzman fark edebilir. Bunlar kornea çevresindeki epitel örtüsünde hafif bir pullanma ve dökülme ile kornea bölgesinde olağandışı dam arlanmadır. Ayrıca göz dibi muayenesinde hastalığa özgü derin bir.çukurlaşma gözlenir.Görme keskinliği genellikle azalmıştır. Nöbet sırasında nesneler ancak kaba çizgileriyle seçilebilir. Görme alanı daralmıştır. Göziçi basıncı kronik basit glokomdaki gibi hep aym yükseklikte kalmaz; dalgalanmalar gösterir, ama normal değerin (20 mmHg) altına inmez.
Hastalık çeşitli biçimlerde gelişebilir. Hafif basınç artışı nöbetleriyle gelişirse gidişi iyidir. Bazen basit kronik glokom gibi, ama arada basıncın arttığı küçük nöbetlerle gelişir; bu durumda tedavi edilmezse körlük kaçınılmazdır. Tahriş edici ^glokomun tek tedavi yolu cerrahi girişimdir.Akut glokoni – Kadınlarda, özellikle de 50-70 yaşları arasında sık görülen akut glokomun kalıtsal bir hastalık olduğu düşünülmektedir.
Gerçek glokom nöbeti genellikle kış aylarında, geceleyin ya da günün İlk saatlerinde aniden gelişir. Hasta alna, gözküresine, burun köküne ve dişlere yayılan şiddetli bir baş ağrısıyla uyanır. Baş ağrısının yanı sıra gözde batıcı ağrılar Akut glokom nöbeti şiddetli ağrılarla aralıksız ilerleyebilir ve hızla körlüğe giden glokom tablosunun ilk belirtisi olabilir. Nöbetler yineleyicidir ve gittik-Çe daha kısa aralıklarla gelir. Cerrahi girişim yapılmazsa körlük kaçınılmazdır. Mutlak glokom – Kronik glokom sonucunda kör olan bir göz dışarıdan normal görünebilir ve yalnızca göz dibi muayenesinde saptanan kör nokta çukurluğu körlüğün nedenini ortaya koyar.Göz kör olmadan önce ise basınç artmaı çoğu kez doku yıkımı değişİk-’ liklerine yol açar. Konjunktiva incelir, kırılganlaşır ve yüzeyinde karışık kan damarları belirir. Kornea duyarlılığını yitirmiştir, üzerinde genellikle epitel dokusu yitimine bağlı kabarcıklar oluşur. İris yüzeyinde, irisi vernik gibi kaplayan bir nedbe dokusu içinde büyük damarlar belirir.
Gözbebeği düzensiz, geniş ve ışığa karşı duyarsızdır. Göz -merceği mavimsi-yeşilimsi bir renk altmış, gözküresi sertleşmiş ve gözakı incelmiştir. Glokomun bu en ileri aşamasında göz artık kör olmuş, yüksek iç basınç nedeniyle son derece zayıf düşmüş ve gözdeki bütün yapılar kendilerini hastalığın gidişme bırakmıştır. Bu aşamada çok küçük bir darbe bile gözküresinin yırtılmasına yeter. Buftalmi ya da bebeklik glokomu -Glokomun bebeklik çağında ortaya çıkan özel bir biçimidir. Temel nedeni ön odanın köşelerinde, yani korneanın arka yüzüyle irisin ön yüzü arasındaki bölgede doğumsal oluşum bozukluğu bulunmasıdır.Bu bölge daha Önce de belirtildiği .Igibi saydam sıvının geri emildiği yeredir. Dölütsel yaşam evresinde gözün kusurlu gelişimi iris-kornea açısının birleşmesine ya da bu bölgedeki saydam sıvının geri emilimiyle görevli oluşumlarda yapısal bozukluğa neden olur. Saydam sıvının üretimi emilebilen miktarı aşar ve sıvının normal akışı aksarsa göziçi basıncı yükselir.
Çocuk gözü erişkin gözünden daha esnektir. Dolayısıyla iç basınç arttığında gözün hacmi de büyür.Kornea büyük ve parlaktır, ama sınırlan belirsizdir. İris bir çadır gibi gergindir; bazen göz merceği tarafından iyi desteklenmez ve hafifçe titrer. Göz merceğinde olağandışı bir gelişme yoktur. Gözküresi ise büyümüş ve serttir; kör noktada çukurlaşma ve görme alanında daralma ortaya çıkmıştır.Bazı iyi gidişli olgularda hastalık fazla ilerlemeden durur; biraz büyümüş olan gözün de keskinliği bir ölçüde korunabilir. Ama olguların büyük bölümünde ve özellikle yıllar geçtikçe hastanın durumu ağırlaşır. Çok azalmış olan görüş keskinliği başka ikincil değişiklikler sonucunda tümüyle ortadan kalkar. Kornea matlaşır ve kristalleşir; ağtabaka ayrılmaya, gözmerceği matlaşmaya başlar; gözakı incelerek gri bir renk alır ve yüzeyinde geniş toplardamarlar belirir. Kör olan göz ağrılı krizlere neden olabilir.Bütün bunlara karşın çocuk erken dönemde tedavi edilirse iyileşir. Cerrahi girişimle saydam sıvının normal akışı sağlanabilir.
SAYDAM SIVI NASIL GERİ EMDİRÎLEBİLİR?
İridektomi – İrisin bir bölümünün kesilmesidir. Çabuk sonuç alman basit bir girişim olduğundan akut glokom olgularında acilen uygulanır. Saydam sıvı akışının aniden durması ve göziçi basıncının yükselmesiyle görme kaybı ve batıcı ağaların ortaya çıktığı akut glokomda bu girişim hastayı hemen rahatatır.Bununla birlikte iridektominin sonuçları her zaman kalıcı değildir. Kronik glokom olgularında saydam sıvının akışım sağlamak için bu yöntöm yerine “skle-rekto-iridektomi” yöntemi uygulanır. Sklerekto-iridektomi – Gözakı (sklera) ve irisin bir bölümünün kesilmesidir. Saydam sıvı için yeni bir boşalma yolu açmaya yönelik bir girişimdir. Ameliyatla ön oda ile saydam sıvı fazlasının kolayca geri emilebileceği konjunktiva altı boşluk arasında yapay ve kalıcı bir bağlantı yaratılır.
Bölümlere ayrılarak gözakı yarasının arasına sokulan iris, saydam sıvının akışını kolaylaştırır. Siklodiyaliz – Saydam sıvının ulaştığında kolayca emilebilmesi için Ön odanın gözakı ve damartabaka arasındaki boşlukla bağlantısını sağlamayı amaçlayan bir girişimdir. Bu girişimde gözakı yarasının kenarları araşma iris uçları sokulmadığından gözaltındaki yaralar nedbeleşir. Kirpiksi cisim ise gözakın-dan ayn kalır. Böylece saydam sıvının fazlası konjunktiva altı boşluk yerine, damartabaka ile gözakı arasındaki boşluğa akar ve damartabaka damarlarından emilir.
SAYDAM SIVI ÜRETİMİ NASIL SINIRLANABİLİR?
Saydam sıvı üretimini sınırlamaya yönelik girişimler, sıvının salgılandığı kirpiksi cismin bir bölümünün pıhtılaştınl-masına dayanır. Bu yöntem gözakına bazı Özel elektrikli pıhtılaştırıcı aygıtların dokundurulmasıyla uygulanır.Pıhtılaştırma gözün kadranlarından birinde, kenardan yaklaşık 3-4 mm uzaklıkta ve yaklaşık 5 mm genişliğinde bir bant üzerinde yapılır.Göz tansiyonu sık rastlanan ve görme işlevi açısından büyük Önem taşıyan bir hastalık olduğundan 40 yaşından sonra en az yılda bir göziçi basıncı ölçülmelidir. Erken tam tıbbi tedavi ya da gerekirse cerrahi girişimle çok iyi sonuç alınmasını sağlayabilir.Göziçi basıncı hangi sınırlar arasında değişir?Norma^ gözde göz tansiyonu 10-20 mmHg (ortalama 15 mmHg) kadardır ve günde 3-4 mmHg’yi geçmeyen dalgalanmalar görülebilir. Sürekli 24 mmHg’nin üstündeki değerler olağandışı kabul edilir; 21-23 mmHg arasında ise göz tansiyonunun sürekli denetlenmesi gerekir. Genellikle basınç her iki gözde de aynıdır; arada fark olursa da 5 mmHg’yi geçmez. Göz basıncı işlevsel olarak gece artar ve sabah saatlerinde en yüksek değere ulaşır. İkincil glokomun nedenleri nelerdir?Pek çok nedeni vardır. İkincil glokom uvea, damar, tümör, göz merceği, travma, cerrahi girişim ve tedavi gibi çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Tedaviden kaynaklanan ikincil glokomda özellikle kortizonun gerçek bir sorun oluşturduğu unutulmamalıdır.