EGZAMA

EGZAMA

Dermatit olarak da bilinen egzamanın başlıca özellikleri deride kızarıklık (eritem), içi sıvı dolu keseciklerin oluşması, pullanma, kalınlaşma ve sertleş­medir (likenleşme). Bunlar çoğu olguda [birbirini izleyen aşamalar olarak ortaya tçıkar. Bunlarla birlikte çok şiddetli de

olabilen kaşıntı görülür. Egzama büyük [ölçüde alerjik nedenlere bağlıdır.


EGZAMA TİPLERİ


Egzama akut ya da kronik olabilir. Kla­sik kabul edilen akut biçiminde deride kızarıklık, içi sıvı dolu keseciklerin oluşması ve bu keseciklerin patlamasıy­la deride sulanma (eksüdasyon) görü­lür. Kronik biçiminin başlıca özelliği ise derinin kalınlaşıp sertleşmesidir.


■ Derinin kalınlaşması iltihabın ve kaşın­manın uzun sürmesinin sonucudur. Eg­zamaların yüzde 70′i yabancı maddeler­le temasa bağlıdır (temas dermatiti); yüzde 16’sı ise atopik dermatit adıyla anılan alerjik deri hastalığıdır. Atopik dermatit hastalığa yatkınlığın (diyatez) çok fazla olduğu küçük ve genç yaşlar­da başlar. Vücudun belirli hastalıklara yatkın olması durumuna diyatez denir (örneğin eklem iltihabı diyatezi olan ki­şi eklem hastalıklarına, kanda ürik asit diyatezi olan kişi de gut hastalığına ko­lay yakalanır). Egzama olgularının yüz­de 8′i derideki yağ bezlerinin aşın yağ salgılamasına bağlıdır (seboreik derma­tit) ve daha çok yenidoğanda kabuklan­ma biçiminde görülür. Kalan yüzde 6’sını da terleme bozukluğuna (dishidroz) bağlı egzamalar oluşturur.


NEDENLERİ


Çeşitli egzama tipleri arasında yalnızca temas dermatitinin kesin nedeni bilinir.

Belirli bir maddeyle art arda temas so­nucunda gelişen aşın duyarlılık aynı maddeyle yeniden karşılaşıldığında eg­zama belirtilerine yol açar. Belirtiler yabancı maddenin değdiği vücut bölge­sinde ortaya çıkar, ama çevreye de ya­yılabilir. Çeşitli maddeler temas dermatitine yol açabilir. Sanayileşmenin artması ve yapay reçine, gübre gibi yeni malzemelerin kullanıma girmesiyle eg­zama etkenlerinin sayısı da artmaktadır. Bu maddelerin alerji yapma tehlikesi yüksektir ve egzama tıpta meslek hastalıklan incelemelerinin önemli bir konu­sunu oluşturur. Bazen hastada birden çok maddeye karşı alerji görülür. Bu durumun çapraz duyarlılık ya da grup duyarlılığı adı verilen biçiminde alerji etkeni değişik maddelerin molekül ya­pısında bulunan bir kimyasal gruptur; Örneğin hasta saç boyalarında kullanı­lan parafenilendiamin gibi “para” gru­bundan bütün ilaçlara alerji geliştirebi­lir. Birden çok maddeye karşı aşın du­yarlılık, bu maddelerin arasında kimya­sal bir benzerlik olmadan da gelişebilir. Bu durum genellikle kronik ya da yineleyici egzama olgularında görülür.


Dinitroklorobenzol gibi egzama ya­pabilen maddelerle temas etmiş kişile­rin büyük bölümünde hastalığa rastlan­maktadır. Yapısal etkenlerin fazla önemli olmadığı bu olgularda, hastalı­ğın alerji gelişmesine bağlı olarak değil, daha çok doğrudan bu maddeyle temas sonucu oluştuğu düşünülür. Madde de­riyi hemen ve doğrudan etkilemekte, hastalık tablosu alerji kökenli egzamaya özgü Üç evre görülmeden hemen ortaya çıkmaktadır. Alerji kökenli egzamada 1) alerji yapıcı maddenin etkisinde kal­ma, 2) aşın duyarlılık geliştiren vücu­dun maddeye karşı antikor üretmesi (kuluçka dönemi) ve 3) maddeyle yeni­den temas sonucu deride egzama lezyo-nunun ortaya çıkması olmak üzere üç evre vardır. Ev kadınlarında sık görülen deterjan egzaması ise suda yumuşamış deriden kolayca emilen deterjan ya da sabunların doğrudan etkisine bağlıdır.


YATKINLIK


Bazı insanlar egzamaya ortalamadan daha fazla eğilimlidir. Bunlar genellikle sarışın, derileri ince ve daha duyarlı olan kişilerdir. Temas dermatitlerinin büyük bölümünde alerjik bir sürecin varlığı kesindir. Atopik dermatitte de alerji yapıcı maddelerin etkisinde kal­mak büyük Önem taşır, ama temas der-matitinde olduğu kadar belirleyici de­ğildir, çünkü yapısal etkenlerin, otonom sinir sisteminin, beslenme, sindirim gibi işlevlerin de rolü Önemlidir. Bu olgular­da alerji yapıcı madde deriye doğrudan değmemiş, ağızdan ya da solunum yo­lundan da alınmış olabilir; maddenin vücuda giriş yolunu kesin olarak sapta­mak bazen çok güçtür.Alerjik sürecin üç evresine daha ön­ce değinmiştik.


Organizmanın savunma sisteminin ürettiği antikorlar genellikle kan dolaşımında bulunur, Egzamada bu antikorların varlığını saptamaya yöne­lik kan testleri sürekli olumsuz sonuç verir. O zaman antikorlar nerededir? Son araştırmalar antikorların lenf bezle­rinde lenfositler tarafından üretildiğini ve gene lenfositler tarafından deriye ta­şındığını göstermiştir. Deriye ulaştıkla­rında alerjiye yol açan maddelerle birle­şince bu antikorlar egzamanın bilmen belirtilerini ortaya çıkarır.Yapısal egzamanın nedenleri daha da karmaşıktır. Hatta tam olarak bilin­meyen nedenlerle bağışıklık sisteminin savunma mekanizmaları çok yetersiz kalmış hastalara nasıl yaklaşılacağı he­nüz çözülmemiş bir sorundur. Hastada egzama ve ürtiker belirtileri dönüşümlü olarak birbirini izler; alerji yapıcı maddelerin saptanarak hastadan uzak­laştırılması da hastalığın gelişimini faz­la etkilemez. Yapısal egzama en çok sindirim ve sinir sistemi bozukluklarına bağlanır, ama bunların gerçek önemi henüz aydınlatılmış değildir.


BELİRTİLERİ


Belirtileri:

Başlangıç evresinde;

-Kaşıntı

-Gerginlik

-Deridekızarıklık.

-Sulanma( Genellikle eğer buradaki duruma kaşıma yüzünden bekteriyel ya da viral bir enfeksiyonda eklenirse görülür.)

Daha sonra ise; Daha az kızarıklık eşliğinde ve daha kuru bir iltihaplanmadır.Deri pullu ,kahverengimsi bir hal alır.

Bu değişiklikler, derinin yüzeysel katmanlarındaki bir iltihap sürecine veya bazı dışsal etkenlere bağlı olarak ortaya çıkar.Dışsal etkenlerin etkisinde kalan bölgenin uzağında da egzama oluşabilirrneğin eller bir kimyasal maddeden etkilendiğinde, egzama bacaklarda oluşabilir.


Egzamanın başlıca evreleri şunlardır:

• Kızarıklık: Derideki damarların ge­nişlemesine bağlıdır.

• Keseciklerin oluşması: Genişleyen damarlardan sızan sıvı (serum) kesecik­lerin oluşmasına yol açar.

• Eksüdasyon: Keseciklerin parçalan­masıyla içlerindeki sıvı dışarıya sızar (yaş egzama).

• Pullanma: Bir sonraki bu evreye “onarım” aşaması da denir, çünkü yeni bir deri katmam oluşmaktadır.


• Kalınlaşma: Aşın uyarılmanın yol aç­tığı örselenme ve sürekli kaşınma deriyi kahnlaştırır. Ayrıca deri kurudur. Özel­likle parmak araları, el ayaları gibi kıv­rım yerlerinde çatlak ve yarıklar görülür.Değişik egzama tiplerinde değişik klinik tablolar ortaya çıkar, ama yukarı­da değinilen evreler genel çizgileriyle bunların hepsinde bulunur. Egzamada zedelenmiş deri yüzeyi mikropların en­feksiyon yapmasını çok kolaylaştırır; örneğin impetigo denen bakteri enfeksi­yonuna yol açabilir. Enfeksiyon bazen çok şiddetli olabilir ve önceden var olan egzamayı gizleyebilir. Egzamanın bütün vücut yüzeyine yayılması ise en­der görülen bir durumdur. Eritrodermi olarak da bilinen bu durum hasta için yaşamsal tehlike taşır.

SEBOREÎK DERMATİT

Seboreik dermatit erişkinlerde en çok yağ bezlerinin bol bulunduğu bölgelere yerleşir. Saçlı deri, göz çevresi, gözka-pakları, elmacık kemiği çevresi, kulak­lar, göğüs kemiği bölgesi, sutta iki kü­rek kemiği arası ve koltukaltı gibi deri­nin en çok yağlanan bölgelerinde görü­lür. İlk belirti küçük, nokta biçiminde, pembemsi renkte ve sarı pullarla örtülü bir lezyondur. Lezyonun kenarları yayı­larak kırmızı lekeler oluşturur. Lekeler yüzeyseldir ve ince bir toza dönüşen sa­rımsı renkte, yağlı pulları nedeniyle ko­layca tanınır. Küçük lekeler birleşerek daha büyüklerim oluşturur ve bazen bü­tün sırtı kaplayabilir. Alında saçlı deri­nin bittiği çizgi üzerinde seboreik egza­manın yaptığı “seboreik taç” hastalığın tipik özelliğidir.


Seboreik dermatit tedavisinde asa­laklara karşı da etki gösteren kükürt, kortizonlu ve antiseptik pomatlarla bir­likte kullanılır. Antihistaminik ve korti­zonlu ilaçlarla uygulanan genel tedavi hastalığın özellikle iltihaplı biçimlerini hızla iyileştirir. Yapısal yatkınlığı gi­dermeye yönelik tedavi ise A vitamini ve kükürtlü ilaçlara dayanır.




Egzamanın atopik dermatit olarak bili­nen tipinde iki aşamalı bir gelişme göz­lenir. İlk aşama bebek bir yaşmı ta­mamlamadan önce başlar ve iki yaşma doğru kendiliğinden geçer. İkinci aşa­ma ise hemen her zaman okul çağında ya da ergenliğe doğru ortaya çıkar.Temas dermatitinin nedeni hastanın sürekli etkisinde kaldığı alerji yapıcı maddeler (yapay reçineler, yağlar, ben­zin, deterjanlar vb) arasında kolaylıkla saptanabilir. Oysa atopik dermatitte has­tanın aşın duyarlılık geliştirdiği madde­lerle karşılaşması belirleyici değildir. Hastalığın oluşum süreci daha karma­şıktır ve oluşumunda kişiye özgü yapı­sal bir etkenin de rolü vardır. Atopik dermatitli hastanın derisi her uyarana karşı aşın duyarlıdır ve bu durum belirli antikorların varlığından kaynaklanır.Atopik dermatite yatkınlık yalnızca yapısal açıdan egzamaya eğilimli ol­maktan değil astım ve alerjik nezle (ör­neğin saman nezlesi) hastası olmaktan da kaynaklanabilir. Kişiye özgü yapısal etken bazen bu üç hastalığın aynı anda ya da art arda ortaya çıkmasına neden olur. Böylece “olağandışılık” ya da “te­killik” anlamına gelen atopi gerçekleşir.


Deride ilk belirtiler doğumu izleyen altı hafta içinde ortaya çıkar. Bunlar da­ha çok bebeğin yüz ve yanaklarındadır. Kırmızı ve hafif kabarık lekelerin yüze­yinde küçük kesecikler, çok ince yarık­lar vardır; bunların parçalanmasıyla be­yaz bir sıvı akar; ardından da beyaz-san bir kabuk oluşur. Hastalığın saçlı deriye yayılmasının tipik belirtisi saçların birleşmesidir. Deride sulanma hafıfse de­ğişik boyutlarda ve kat kat ayrılan be­yaz lekeler oluşur. Klinik tabloyu daha karmaşık hale getiren ikincil lezyonlara hemen her olguda rastlanır


.Egzama hastaların büyük bölümü sürekli kaşınarak deri lezyonlannı kana­tır, îrin yapıcı mikroplar bu ortamda ko­layca irinleşebilen enfeksiyonlara yol açar.Atopik dermatitte akut egzamanın iki tipik özelliği, yani kesecik oluşumu ve kızarıklıklarla birlikte sürekli kaşıntı da bulunduğundan deride gerçek bir ka­lınlaşma ve sertleşme ortaya çıkar.Önceleri yalnız yüzde görülen ato-pik dermatit, zamanla gövde, kol ve ba­caklara, sonunda da bütün vücuda yayı­lır. Özellikle sütçocuklannda yeni deri belirtileri ortaya çıkmadan önce daya­nılmaz bir kaşıntı başlar. Hasta sürekli kaşmir, kendini tırmalar ve lezyonlan kanayan yaralara dönüştürür. Ama deri­deki bütün bu sorunlara karşın, sütçocu-ğunun genel durumu iyidir. Hastalık özellikle kilosu ve gelişmesi ortalama­nın üstünde olan bebeklerde görülür. Genellikle iki yaşına doğru kendiliğin­den iyileşir; bazen de ergenlik dönemi­ne değin sürer.


Kısa ya da uzun bir iyilik dönemin­den, genelükle yıllar süren bir sessizlik­ten sonra atopik dermatit, özellikleri de­ğişmiş olarak vücudun her iki yanında büyük eklemler çevresinde ortaya çıkar. Dizlerin arkası, dirsek kıvrımları ve yüzde özellikle dudak çevresi en sık yerleştiği bölgelerdir.

Klinik tablonun en belirgin özelliği derideki leke halinde kalınlaşmalardır. Kalınlaşıp sertleşen derinin çizgileri be­lirgin biçimde artmıştır. Kaşıntı çizikle­rinde mikropların yol açtığı enfeksiyon­lar hastalığı daha da karmaşıklaştınr; deride sulanma ve irinli sivilceler beli­rir. Bu aşamanın en önemli belirtisi şid­detli kaşıntıdır.Aylar ya da yıllar süren iyilik dö­nemlerinin arasında çok çeşitli nedenle­re bağlı olabilen alevlenme dönemleri yer alır. Sindirim sistemi bozuklukları, yanlış beslenme, sinirsel etkenler, heye­can, bazı hormon düzensizlikleri (er­genlik, gebelik, menopoz vb) alevlen­meye neden olabilir. Bazen kişiye özgü mevsimsel (kış ya da bahar aylarında) alevlenme dönemleri de saptanabilir.


Hastalığın yol açtığı ikincil sorunla­rın başında atopik sendrom gelir. Has­taların yüzde 16-50’sinde astım, yüzde 10-20’sinde saman nezlesi gelişir. Kon-junktivit gibi öbür alerjik sendromlara ise çok daha az rastlanır.


Hastalığın nedeninin ve nasıl etkin­leştiğinin belirsizliği, ayrıca şiddetlen­me dönemlerini önceden kestirmenin olanaksızlığı, tedaviyi güçleştirir. Be­beklik çağındaki eksüdalı atopik dermatitlerin temel tedavi aracı kortizonlu ilaçlardır; bunlarla birlikte kullanılan antibiyotikli kremler özellikle mikrop­lara bağlı ikincil enfeksiyonlarda yarar­lıdır. Derinin kalınlaştığı evrede ihtiyol ve katranlı pomatlar kullanılır. Antihis-taminik pomatlar genelhkle yararsız, hatta zararlıdır.Genel tedavide kaşıntı Önleyici ilaç­lardan yararlanılır. Hastalığa doğrudan yol açmamakla birlikte alerji yapıcı maddelerle ilişkiden kaçınılmalıdır. Te­davi süreklilik ve dikkat gerektirir. Hastalığın yeniden alevlenme belirtileri ortaya çıktığında hemen tedavi önlem­leri alınmalıdır. Çocuk hastaların teda­visinde anne babalanıl dikkati lezyonla-nn yayılmasını önlemek açısından çok önemlidir. Çocuğun kaşınmasını önle­mek zordur, ama sabır ve anlayışla ba­şarılabilir. Otoriter davranmak ise ters tepki doğurabilir.Çoğu kez basit bîr iklim değişikli­ğinden sonra çocukta belirgin bir düzel­me ya da iyileşme görülür. Çocuğun kırlara ya da denize götürülmesi genel­likle kendiliğinden iyileşmeye yol açar.


TEMAS DERMATİTİ

Meslek egzamaları, temas dermatiti ya da egzaması başlığı altında toplanan de­ri hastalıkları arasında önemli bir grup oluşturur.Meslek dermatitleri çalışma yaşa­mında kullanılan bazı maddelerin etki­siyle ortaya çıkan hastalıklardır. Koru­yucu önlemlerin ilerlemesine karşın, son kırk yıl içinde bunların sayısı sü­rekli artmaktadır. Bu artışın nedenlerini anlamak güç değildir. Sanayileşme ta­rım ağırlıklı bölgelerde bile çok sayıda işçiyi deriye zarar veren maddelerle karşı karşıya getirmiştir. Deride yalnız­ca aşın duyarlılık geliştirmekle kalma­yıp, doğrudan zarara da yol açtığı kanıt­lanan reçineler gibi yeni kimyasal ürün­lerin kullanımı bu açıdan çok önemli­dir. Sorunun geçici olmadığı da artık açıkça görülmektedir, çünkü sürekli ye­ni kimyasal maddeler geliştirilmekte ve bunların kullanımı yayılmaktadır. Bu durumda meslek egzamalarının artması da kaçınılmaz gibidir.


Sanayi işçilerinin yaklaşık yüzde l’inde egzama olduğu söylenebilir. Bü­tün meslek hastalıklarının yüzde 50-80′ini egzama olguları oluşturur; bunla­rın çoğu da uzun sürelidir. Bu meslek hastalığına en fazla tutulanlar duvar ve beton işçileridir. Onların ardından boya­cılar, plastik işçileri, nikel-krom sanayisi çalışanları ve taş baskı ustaları gelir. Has­talığa erkeklerde daha sık rastlanmakta­dır, ama bunun nedeni bu tür işlerde çalı­şan kadın sayısının daha az olmasıdır.Temelde dış etkenlerden kaynaklandığı kabul edilen meslek egzamalann-da, duyarlılık geliştiren madde doğru­dan sağlıklı deriyi ya da daha sık ola­rak, çeşitli nedenlerle yaralanmış deri yüzeyini etkiler. Hastalığın değerlendi­rilmesinde, duyarlılık geliştirici etkenle­rin yanında, duyarlılığa yatkınlık yara­tan koşullar da göz önüne alınmalıdır. Aşm duyarlılığa yatkınlık yaratan et­kenlerin başında derinin bütünlüğünü ve savunma mekanizmalarını bozan fi­ziksel ya da kimyasal uyanlar, küçük yaralanmalar, ışınım yayan maddeler, oksitleyici bileşikler ve benzin, petrol, aseton, deterjan gibi yağ çözücüler ge­lir. Bu maddelerin yatkınlık yarattığı deri üzerinde egzama başlatıcı madde­ler kolayca etki gösterebilir.Hastanın kişisel yapısı her hastalıkta olduğu gibi egzamada da hastalığın or­taya çıkışını kolaylaştırdığından çok önemlidir. Üstderinin (epidermis) en dış katmanı çok değerli bir savunma öğesidir.


Derisi İnce ve duyarlı kişilerde bu katman daha incedir; dolayısıyla örne­ğin sarışın insanlar egzamaya daha ko­lay yakalanırlar. Önemli bir savunma aracı da ter ve yağ salgısıdır. Bu sistem­lerden herhangi birinin zayıflaması, ha­zırlayıcı ve duyarlılık başlatıcı etkenle­rin işini kolaylaştırır.Kişide duyarlılık geliştirebilen ya­bancı madde (antijen) deriye girdiğinde vücut ona karşı antikor üretir ve vücut daha sonra bu antijenle yeniden karşı­laştığında egzama belirtileri ortaya çı­kar. Aşırı duyarlılık edinme sürecinin bir başka örneği de çapraz duyarlılıktır. Bu örnekte hastada birincil olarak ya da metabolik değişiklikler sonucunda ben­zer kimyasal yapıda birden fazla mad­deye karşı duyarlılık gelişir. Bazen de insan benzer yapıda olmayan birden çok maddeye karşı duyarlılaşır. Arala­rında benzerlik olmayan alerji yapıcı mikrobik ya da kimyasal maddelere karşı deride egzama tepkisi ortaya çı­kar, ama bu kez deri bu maddelere karşı ayrı ayrı tepki göstermektedir. K Temas dermatitinin değişik aşamala­rı vardır:• Çevresinde şişlik görülen basit bir kı­zarıklığın ortaya çıkması, keseciklerin oluşması,• keseciklerin parçalanması,• sulanma (serumlu eksüdasyon),• aşınma oluşumu.Serum sızması olmayan kuru olgu­larda keseciklerin oluşma evresi daha belirsizdir ve deride pullanmayla birlik­te görülür. Şiddetli kaşıntı vardır. Elle­rin ve ön kolların üst tarafında başlar; daha sonra yüze, bacaklara ve cinsel or­ganlar çevresine yayılır.Çalışma ortamından ve özellikle du­yarlılık gelişmiş olan maddeden uzak durulması iyileşmeyi hızlandırır. Ama hastalık kolayca yineleyebilir; hatta uzun aralardan sonra bile duyarlı olunan mad­deyle her karşılaşıldığında alevlenebilir. Mikroplara bağlı enfeksiyonlar sık, buna karşılık hastalığın bütün vücuda yayıl­ması seyrek görülür. Tam için deri test­leri yapılır. Duyarlığa neden olduğundan kuşkulanılan maddenin emdirildiği bir gazlı bez parçası sağlam deriye konur ve üstü bir yakı ile örtülür. Deri 24 48 saat sonra kontrol edilir; uygulama alanında kızarıklık, kesecik ya da serum sızması varsa test sonucu olumludur.Yerel tedavinin amacı iltihap ve se­rum sızmasını ortadan kaldırmak, deri­deki enfeksiyonları önlemek ve yanma duygusuyla kaşıntıyı gidermektir. Ge­nel tedavi hastanın yapısal özelliklerini de dikkate alarak vitamin ve antialerjik ilaçların verilmesiyle uygulanır. Egza­manın sık görülmesi ve Önemli toplum­sal zararlara yol açması çalışma orta­mıyla, yapılan işle ve kişiyle ilgili bir dizi koruyucu önlemi gündeme getir­miştir.


Çalışma ortamı havalandırma sistemleri ve nem gidericilerle olabildi­ğince zararsız hale getirilmelidir. Genel sağlık önlemleri zararlı etkenleri deri yüzeyinden olabildiğince çabuk, ama deriyi tahriş etmeden uzaklaştırmaya yarayan duş, lavabo gibi donanımlardan oluşur. Kişisel düzeydeki önlemler arasında ise her türlü koruyucu araç (el­diven, önlük, maske vb) yer alır. Egza­manın yinelemesi durumunda hastalı­ğın kronikleşmesini önlemek için hasta­nın iş değiştirmesi önerilir.


Egzamalı çocuğu rahatlatacak önlemler var mıdır?

Evet, bazı uygulamalar özellikle yararlıdır. Örneğin sabun tahriş edicidir ve kullanılmaması önerilir. Bütün deri yüzeyi her gün yıkanmamalıdır. Ilık bir duş, sabunla uzun uzun yıkanmaktan çok daha iyidir. Suya sodyum bikarbonat eklenmesi ve temizleyici olarak özel kremler kullanılması önerilir. Ayrıca ço­cuğun aşın terlemesi, aşın hareket etmesi ve heyecanlanması önlenmelidir. Yatağı soba ya da radyatöre yakın olmamalıdır. Derisini tırmalaması önlenme­lidir. Çocuğa pamuk gibi doğal elyaftan yapılmış giysiler giydirilmelidir. Be­lirli aralarla ortamı değiştirmek de yararlıdır.