KANSIZLIK (VİTAMİN EKSİKLİĞİNE BAĞLI KANSIZLIK)
KANSIZLIK
Vitamini Eksikliğine Bağlı Kansızlık
( Birinci bölümde kansızlıkların kemik iliğinin yetersiz hemoglobin ve/ya da alyuvar üretimine bağlı olabileceği, ayrıca aşın alyuvar yıkımından da (he-moliz) kaynaklanabileceği belirtilmişti. Bu bölümde incelenen ve tıpta yaygın biçimde pernisyöz anemi adıyla tanınan Bî2 vitamini eksikliğine bağlı kansızlık ile bu tipin benzerleri ilk grupta yer alan bozukluklardır. Yani bu kansızlıkların temel nedeni kemik iliğinin kan üretme yetersizliği ya da bozukluğudur. Alyuvarların aşın büyük olması, ortaya çıkan kansızlığın hem başlıca belirtisi, hem de ayırt edici özelliğidir. Bu nedenle pernisyöz anemi büyük hücreli kansızlık olarak nitelenebilir. Ayrıca pernisyöz anemi için hiperkrom kansızlık terimi de kullanılmıştır. Ama dolaşımdaki ortalama alyuvar hemoglobin yoğunluğunun normalin altında kaldığı unutulmamalıdır. Büyük hücreli kansızlık adı altında toplanan çeşitli kansızlık tipleri vardır. Bunlardan pernisyöz anemi dışında kalanların ortaya çıkmasına neden olan mekanizmalar kesin biçimde belirlenebilmektedir. Pernisyöz anemi de tıptaki büyük gelişmeler sayesinde önemli Ölçüde tanınmıştır. Ama bozukluğu ortaya çıkaran neden, yani mide mukozasındaki hücrelerin ürettiği özetkenin (entrensek faktör) eksikliğine yol açan mekanizma belirsizliğini korumaktadır. Bu özetkenin işlevi ve öneminden daha sonra söz edilecektir.
Latince kökenli olan pernisyöz sözcüğü kötü huylu, yıkıcı, öldürücü anlamına gelir. Eskiden bu kansızlığın ölümcül olması ve yaygm biçimde görülmesi nedeniyle kullmknışür. Günü’ müzde ise B^-vitaminiyle tedavi bütün olumsuz gelişmeleri ortadan kaldırabilmektedir. Bu nedenle pernisyöz anemi yerine B12 vitamini eksikliğine bağlı kansızlık demek daha doğru olacaktır.
ALYUVARLARIN OLUŞUMU
Alyuvarları üreten hücreler vücudun en hızlı çalışan birimleri arasında yer alır.Alyuvarlar yaklaşık 4 ay yaşar. Dolaşımdaki alyuvar sayısını sabit tutmak için kemik iliğinin kana sürekli olarak alyuvar vermesi gerekir. Bu görevi üstlenen hücrelerin alyuvar oluşturabilmek için iki temel madde üretmeleri gerekir: Ribo-nükleik asit (RNA) ve dezoksiribonükle-ik asit (DNA). B12 vitamini bu maddelerin üretilmesini sağlayan tepkimelerde yer alır ve eksikliği kemik iliğinin etkinliğini önemli ölçüde azaltır. Kemik iliğinin azalmasıyla kana yeterli alyuvar verilememesi kansızlığa neden olur. Bu arada Üretilen alyuvarların biçimi de bozulur. Normal biçimlerini yitirmiş büyük hücreli alyuvarlar ortaya çıkar.
Eksikliği büyük hücreli kansızlığa neden olan başka bir madde ise folik asittir. Bu asit C vitamininin etkisiyle folinik asite dönüştükten sonra DNA sentezini kolaylaştırarak etkisini gösterir. Bu nedenle, folik asit eksikliği, B12 vitamininkiyle aynı sonuçlara yol açarak büyük hücreli alyuvarların gelişmesine neden olur. Bu alyuvarların merkezleri daha açık renktedir
NEDENLERİ
B12 vitamini ve folik asit vücuda besinlerle alınır. Eksiklikleri yetersiz beslenmeden kaynaklanabilir. Aşırı beslenme yetersizliği ve dengesizliğinden kaynaklanabilecek bu olasılık çoğu ülkede ender görülür ve ancak açlık çeken bölgelerde söz konusu olabilir. Öte yandan, yeterli ölçüde alınsa bile bu iki madde bağırsaklardan yeterince emilemiyebilir. Emilimin engellenmesi çeşitli nedenlere bağlı olabilir. İncebağırsakta emilimi engelleyen bir iltihap (enterit), besinlerin sindirim kanalından hızla geçmesine yol açarak emilime fırsat bırakmayan ishal söz konusu olabilir. Ama daha sık olarak sorun mideden kaynaklanır. Çok başarılı sonuçların elde edildiği deneylerle B^ vitamininin emiliminde mide salgısının öneminin ortaya konmasından bu yana yaklaşık 60 yıl geçmiştir. O döneme değin hastalığa karşı etkili ilaçlar bilinmediğinden pernîsyöz anemili hastalan kurtaracak etkili hiç bir şey yapılamıyordu. Deneyler sırasında hastaya sağlıklı bir kişinin mide salgısı tarafından sindirilmiş dana eti verildiğinde belirgin biçimde iyileşme görülüyor, oysa sindirilmemiş dana eti ya da yalnızca mide salgısı verildiğinde hiçbir sonuç elde edilemiyordu. Böylece, normal kişilerin mide salgısında bulunan bir özet-kenin ette bulunan dışetken bir madde ile birleşmesinden oluşan, kansızlığa karşı bir etkenin varlığı kanıtlandı. Per-nisyöz anemili kişilerin mide salgısında ise bu özetken bulunmuyordu.
Daha sonraki yıllarda yapılan çalışmalarda, dışetkenin B12 vitamini olduğu ve özetkenin ise bağırsak duvarından bu maddenin emilimini kolaylaştırarak etkisini gösterdiği anlaşıldı. Bu nedenle özetken maddenin yokluğu ya da azlığı B12 vitamini eksikliğine bağlı kansızlığın ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Örneğin, midesi bütünüyle alınan kişilerde bu tip kansızlık görülmektedir. Kansızlık giderici etkenin emilimini sınırlayan sindirim sistemi ile ilgili bozukluklar söz konusu olduğunda, yetersizliği belirginleştirerek kansızlığın ortaya çıkması için alyuvar gereksiniminde bir artış yeterli olmaktadır. Hamilelik böyle bir artışa yol açan tipik örnektir.
BELİRTİLERİ
Bu hastalığa yakalanan kişilerin yakındığı ilk belirtiler iştahsızlık, sindirim güçlükleri, ishal ile seyreden dönemler ve özellikle dilde yanmadır. Hemoglobin eksikliği belirli bir düzeye indiğinde hasta kansızlığın tipik belirlilerini fark eder: Çabuk yorulma, tepkisizlik, kulaklarda çınlama, baş dönmesi.
Deride ve gözakında sarılık ve dilde iltihaplanma başlangıç evresinde hekime başvurulduğunda hemen görülecek belirtilerdir. Daha ileri evrelerde ise dilde doku gerilemesi (atrofi) ortaya çıkar. Hekim ayrıca, histaminle uyarılmadan sonra bile, sonda aracılığıyla aldığı mide salgısında asili, yani serbest hidroklorik asit bulunmadığını ortaya çıkarır. Dalak da bir ölçüde büyümüş olabilir.
Laboratuvar incelemeleri sonucu hem alyuvar, hem de hemoglobinır azaldığı, birim kanda alyuvar oranınır l’i aştığı, büyük dolaşımdaki kanda büyük hücreli alyuvar oranının yüksek ol duğu, alyuvarlar arasında aşırı biçim vs hacim farklarının ortaya çıktığı, akyu var ve trombositlerin azaldığı, retikülo sitlerin, yani olgunlaşmamış alyuvarla nn çoğaldığı görülür.
TEDAVİ
Günümüzde B12 vitamini eksikliğin bağlı kansızlık BJ2 vitamini iğneleriyl tedavi edilebilir. Bu tedavi sayesind hastalar normal yaşamlanru hiçbir değ> siklik yapmadan sürdürebilirler. Ama te daviye kesinlikle ara vermemeleri gere kir. Böyle bir durum kansızlığın bütü şiddetiyle ortaya çıkmasına neden olu Doğal olarak bu tedavi beslenmedeki v tamin eksikliğiyle değil, emilimdeki be zuklukla ilgili olarak belirtilmektedi Öbür pernisyöz anemi tiplerinde foli asit verilmesi de gereklidir.