Eskiden bütün olgular doğrudan doğruya vereme bağlanırken günümüzde veremin bazı durumlarda ve dolaylı bir rol oynadığı düşünülmektedir. Sert bağdoku ve amfizem bülleri (hava dolu kabarcık) oluşumuyla uzun sürede iyileşen orta ağırlıktaki verem olgularında akciğer yırtılması görülebilir. Genel olarak verem, akciğer zannın hemen altında içi hava dolu kabarcıklar ya da kesecikler yaparak iyileşir. Bunların yırtılması akciğer zan boşluğuna hava kaçmasına neden olur. Hava dolu kesecikler genellikle akciğerin tepe bölgesinde yer alır ve bazen ceviz büyüklüğüne erişir. Ayrıca küçük bronşlar düzeyinde gelişerek soluk alırken hava girişine izin veren, ama soluk verirken çıkışı engelleyen bir kapak gibi çalışırlar. Bölgede önce aşırı bir gerilme, ardından keseciğin çeperinde incelme ve en sonunda da yırtılma gözlenir.Bu tür sert bağdoku oluşumu veremden başka pnömokok enfeksiyonlarında ve frengide de gözlenir.Özellikle yenidoğanlarda ve küçük çocuklarda gelişen akciğer zarında kendiliğinden hava birikimi doğumsal etkenlere bağlanmıştır. Bu durumda akciğer zarının ve akciğerin tam gelişmemiş olması bazı bölgelerin görece dirençsiz kalmasına yol açar.Hastalık genellikle 20-30 yaşları arasında ortaya çıkar ve bu nedenle bazen gençlik pnömotoraksı adıyla anılır. Hastalığın oluşumunda hava dolu keseciklerin gelişimi kadar bunların patlamasına yol açan etkenler de önemlidir; fiziksel güç harcama, heyecan, öksürük nöbetleri, hafif göğüs yaralanmaları patlamaya neden olabilir. Kendiliğinden pnömotoraks, sönmesine neden olduğu akciğer dokusunun genişliğine göre sınıflandırılır. Pnömotoraks tamsa, yani hava bütün göğüs boşluğunu doldurursa, akciğer zarı katmanları tümüyle birbirinden ayrılır. Kese oluşturan hava birikimindeyse hava akciğer zan katmanı arasındaki yapışıklıklarla sınırlanmıştır. Bu olasılık hastanın geçmişinde bir akciğer-akciğer zan hastalığının bulunmaması durumunda çok düşüktür. Akciğer zan boşluğunda toplanan hava akciğerin göbek (hilus) bölgesine kadar büzülmesine neden olur. Toplanan hava çok fazlaysa akciğer tümüyle söner; karşı tarafa doğru itilen mediyastinin arkasına doğru büzüşür. Pnömotoraks akciğer zan boşluğundaki basıncın durumuna göre de çeşitli tiplere ayrılır:
• Kapalı pnömotoraks. Hava akciğer zan boşluğuna dolmaya başlayınca, zar ve akciğerdeki giriş deliği kendiliğinden kapanır. Bu durumda boşluktaki hava hemen geri emilmeye başlar..
• Açık pnömotoraks. Akciğer zan ile akciğer arasında açık kalan giriş deliği havanın boşluğa girip çıkmasını sağlar.
• Kapaklı pnömotoraks ya da basınç pnömotoraksı. Akciğer ve akciğer zan arasında oluşan kanalda yapay bir kapakçık sistemi gelişir ve soluk alırken akciğer zan boşluğuna hava girmesine izin verirken, soluk vermede hava çıkışını engeller. Bu koşullarda akciğerler çok yüksek bir basmç altında çöker ve zamanında cerrahi girişim yapılamazsa hastalık ölüme yol açar..Akciğerdeki ve akciğer zan iç kat-manındaki hava dolu keseciklerin yırtılması sonucunda zar boşluğunda kanlı bir sıvı birikir. Sıvı birikimi belirgin bir düzeye ulaştığında akciğer zan boşluğunda hava ve kan birikiminden (he-mopnömotoraks) söz edilir; bu hastalık çok ağır gidişli olabilir.Pnömotoraks dinlenme sırasında ya da hafif bir zorlanmadan sonra da ortaya çıkabilir. Hastalığın başlangıcında genellikle ilgili göğüs yansında şiddetli, delici bir ağn duyulur ve nefes darlığı ortaya çıkar. Bununla birlikte bütünüyle belirtisiz gelişen sessiz olgular da vardır. Bazen de akut solunum yetmezliği belirtileri görülür. Hastada başlangıç döneminde nefes darlığı, morarma ve huzursuzluk, ardından da koma durumu gelişebilir. Tanıya akciğer filmiyle vanlır. Filmlerde akciğerin hava birikimi sonucunda normal biçimini yitirdiği, çökerek akciğer göbeğine doğru büzüştüğü ve karşı tarafa doğru itildiği görülebilir. Bazı olgularda akciğer ile akciğer zarı arasında hava giriş kanalı (fistül) oluşmasına yol açan gaz dolu kesecikler kolayca saptanabilir. Herhangi bir hastalığa bağlı olma-.yan ve kendiliğinden gelişen pnömotoraks genellikle özel bir girişim yapılmaksızın yatakta kesin dinlenmeyle iyileşir. Buna karşılık açık ya da kapaklı pnömotorakslar kronikleşebileceğinden acil girişim gerektirir. Pnömotoraks hastaların yüzde 10-20’sinde kolayca yine-leyebilen bir hastalıktır. Yinelenme, birbirine yakın konumlu hava dolu çok sayıda keseciğin iki yanlı ve üzüm salkımı gibi yerleşmiş olmasından kaynaklanır. Hastalık birçok kez de yineleyebilir; aynı hastada 20 kez yinelendiğine rastlanmıştır. Yinelenme aynı yanda (tek yanlı yineleyici pnömotoraks) ya da dönüşümlü olarak iki yanda da (dönüşümlü yineleyici pnömotoraks) olabilir.
İKİNCİL PNÖMOTORAKS
Akciğerde ya da çevre organlarda doku yıkımına yol açan hastalıkların bir sonucu olarak gelişebilir. Akciğer zan iç katmanında yırtılmaya yol açabilen bu hastalıkların başlıcaları akciğer veremi, akciğer apsesi, bronşektazi, akciğer tümörleri, akciğer enfarktüsü ve ekino-kok kistleridir. Eskiden verem en sık görülen nedenken günümüzde etkili antibiyotik tedavisinden sonra bu önemini yitirmiştir.
İkincil pnömotoraks sonrasında akciğer zan iltihabı ve ardından da ampi-yem gelişebilir.