BAĞIŞKLIK YANITININ OLUŞMASI (İM-MÜNOJENEZ)
BAĞIŞKLIK YANITININ OLUŞMASI (İM-MÜNOJENEZ): Bağışıklık yanıtının oluşturulması belli başlı üç aşamadan geçer. Bu aşamalardan ilki düşmam-yabancıyı – antijeni tanıma, algılama aşamasıdır. İkinci aşama düşmanla savaşacak olan savaşçı hücrelerin ve silahların (antikorla-rınj hazırlanması ve üretilmesidir. Son aşamaysa, vücudun savunma güçleri ile antijen arasındaki savaşın başlatılıp sürdürülmesidir. Şimdi bu olayları biraz daha yakından inceleyelim. Antijen-yabancı düşman özelliğindeki herhangibir maddenin, vücudun belli bir bölgesindeki dokuya girdiğini düşünelim; Bu durumda dokunun o bölgesinden kaynaklanan lenf sıvısı bu antijeni alıp, getirici lenf damarları yolu ile bölgesel lenf düğümüne taşır. Lenf sıvısı ile lenf bezine taşınmış olan antijen, korteks bölgesindeki lenfatik nodüllere ulaştırılır. Lenfatik nodüllerde bulunan makrofaj hücreleri bu antijenleri fagositoza uğratırlar, yani antijenleri yutarlar. Makrofaj hücreler tarafından yutulan antijenlerin ne tür bir değişikliğe uğratıldıkları kesin olarak bilinmiyor. Ama bunların “İmmünojen” denilen birtakım maddelere parçalandığı düşünülmektedir. Antijenlerin makrofaj hücreleri tarafından yutulduktan sonra, bu hücrelerin çevresi lenfositler tarafından sarılır. Makrofajlarm etrafına toplanan lenfositler, makrofaj hücresinin içine doğru birtakım uzantılar gönderirler ve bu uzantılar aracılığıyla makrofajın yutmuş olduğu antijenle tanışma olanağını bulurlar. Makrofajların yuttukları antijenler, immünojenle-re parçalanırlar. Makrofajlarm içine uzatılmışo lan lenfosit uzantıları bu immünojenleri alırlar. Lenfositlerin makrofajlar aracılığı ile antijenleri tanımalarının bu yolla gerçekleştirildiği düşünülmektedir. Antijenle tanışan lenfosit, daha sonra makrofajla olan bağlantısını kopararak hızlı değişiklikler yaşamaya başlar. Şöyle ki, bu lenfosit önce “İmmünoblast” denilen daha büyük bir hücreye dönüşür. İmmünoblastlar daha sonra antikor üreten plazma hücrelerine ve hatırlayıcı hücrelere (anı hücreleri) dönüşürler. Hatırlayıcı hücreler, adlarını gerçekten hak eden hücrelerdir. Bu hücreler uzun süre yaşarlar. Organizma günün birinde yine aynı düşman antijen ile karşılaşacak olursa, hatırlayıcı hücreler bu düşmanı hemen tamyıp-hatırlayıp hem sayıca çoğalmaya hem de antikor üreten plazma hücrelerine dönüşmeye başlarlar ve organizma daha kısa bir süre içinde düşmanla savaşa başlamış olur. Hatırlayıcı hücrelerin de çoğalmaları, düşmanı tanımaları makrofajlar çevresinde gerçekleşmektedir. Lenf bezinin korteks bölgesindeki lenfatik nodüllerde üretilen plazma hücreleri, antijene karşı sentez ettikleri antikorları lenf sıvısına verirler. Lenf sıvısı, götürücü lenf damarları yoluyla lenf bezinden ayrılarak kan dolaşımına katılır. Kana karışan antikorlar da daha sonra düşmanın bulunduğu bölgeye ulaşırlar. Antijen-düşman, bölgesel lenf bezlerinin gücünü aşacak ölçüde güçlüyse antijenler lenf yoluyla kana da karışıp tüm vücuda yayılırlar. Bu durumda antijenler kan yoluyla vücudun diğer lenfoid dokularına da ulaştırılmış olurlar (örneğin, dalak, kemik iliği ). Böylece antijen uyarısını alan vücudun diğer lenfoid dokuları düşmana karşı daha büyük çapta bir savunma-saldırı savaşma girişirler. Her türlü savaş aracı daha fazla miktarda üretilmeye başlanır. 10.20.KİMYASAL (HÜMORAL) BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ: Antikorlar aracılığıyla sağlanan bağışıklığa hümoral bağışıklık denilmektedir. Bundan önceki bölümde anlattığımız gibi, antikorları üreten hücreler plazma hücreleridir. An tij enik uyarıyı makrofajdan alıp önce immünoblast, sonra da plazma hücrelerine dönüşen lenfositler B-lenfositleridir. Bir kısım B-lenfositleri ise hatırlayıcı hücrelere dönüşürler. Bunlara “B-ha-tırlayıcı hücreler” denir.Görüldüğü gibi, kimyasal (hümoral) bağışıklığın temelini B-lenfositleri oluşturmaktadır.