SEKONDER ALDOSTERONİZM


SEKONDER ALDOSTERONİZM: Sekonder aldosteronizm de fazla miktarda aldosteron salgılanmasıyla özelleşen bir hastalıktır. Fakat bu hastalığın kaynağı böbreküstü bezi korteksinde aldosteron salgılayan bir tümör değildir. Aldosteron salgısının uyarılması tamamen böbreküstü bezi dışındaki nedenlere bağlıdır. Hastahğı yaratan neden ne olursa olsun renin salgısının sürekli olduğu görülür. Sekonder aldosteronizme neden olan hastalıkları şöyle sıralayabiliriz: Böbrek arterlerinin damar sertliği, siroz, kalp yetmezliği, nefrotik sendrom.

Böbrek arterlerinde gelişen bir damar sertliği kanın bu organa yeterli basınçla gelmesini engeller. Böbreklere gelen kan basıncının düşmesi bu organdan renin hormonunun salgılanmasına yol açar Renin hormonunun etkileri ise bundan önceki bölümlerde anlatılmıştır (Renin-anjioten-sin-aldosteron zinciri). Siroz vakalarında kan hacminde bir azalma (Hipovolemi) görülür. Çünkü kan proteinlerinin üretildiği karaciğer, siroz nedeniyle iyi çalışamaz ve kana yeterli miktarda protein veremez. Bu gerek doğrudan etkiyle kan hacmini azaltır, gerekse ozmotik basıncın düşmüş olması nedeniyle ödem gelişmesine yardım edip, kanın önemli bir miktardaki sıvıyı dokularda kaybedip hacimce azalmasına neden olur. Kan hacminin azalması aldosteron salgısını uyarır. Aldosteron hormonu karaciğerde yıkılır. Sirozlu bir karaciğer bu işi yeterince başaramayacağından, kanda aldosteron birikimi daha da artar.


Kalp yetmezliğinde ise atardamarlardaki kan miktarı azalmıştır. Bu durum da aldosteron salgılanmasını uyarır. Nefrotik sendrom ise bir böbrek hastalığıdır. Bu hastalıkta idrar yoluyla protein kaybedilir.


Protein kaybı karaciğerdeki yetersiz protein üretiminin sonuçlarının aynılarını yaratır. Sekonder aldosteronizmde tedavi, hastahğı yaratan nedenlere yöneliktir. Hamile kadınlarda da artmış olan kan hacmi gereksiniminin karşılanması amacıyla bir sekonder aldosteronizm, yani aldosteron fazlalığı yaratılır. Bu durum tamamen fizyolojiktir ve hamilelik sonrası kendiliğinden düzelir.