ALDOSTERON HORMONUNUN ETKİLERİ


ALDOSTERON HORMONUNUN ETKİLERİ:


Aldosteron hormonu, sürrenal korteksin zona glomeruloza bölgesinden salgılanır. Başlıca görevi vücuttaki sodyum (Na+ ) iyonlarının yoğunluğunu düzenlemektir. Bunu, özellikle böbrekler üzerine etkiyip, idrar içinde sodyum kaybını azaltarak gerçekleştirir. Aldosteron diğer yandan bağırsakları etkileyip, besin yoluyla alınan tuzun (NaCl) yapısında bulunan sodyumun da vücuda kazandırılmasını sağlar. Aldosteron ter ve tükürük salgısındaki sodyum kaybım azaltıp sodyumun kana geçmesini sağlar. Aldosteronun böbrekler üzerindeki etkisini incelemeden önce kanın böbreklerde nasıl süzüldüğü-nü kısaca inceleyeceğiz.


Böbreğe gelen kan çok sayıdaki kılcal damarlar içine yayılır. Özel biryapı gösteren bu kılcallar “Glomerül” denilen yapılar içinde bulunurlar. Glomerüller kanın süzüldüğü biyolojik süzgeçlerdir. Glomerül düzeyinde süzülen, ve kandan ayrılan süzüntü, glomerülün hemen altındaki “Tubulus” denilen borucuğa geçer. Tubulusların hemen yanında zengin bir damar ağı bulunur. Glomerüîler düzeyinde kanın süzülme işlemi sonucu ortaya çıkan ilk süzüntü, böbrek tubulusları içinde ilerlerken ikinci bir süzülme işleminden de geçerler. Vücudun o anki gereksinimine göre salgılanan bazı hormonlar tubulus hücrelerini etkileyip ilk süzüntünün içindeki bazı maddelerin yeniden geri emilip kana verilmesini sağlarlar. Bu sırada tubulusların yanında seyreden damar sisteminden, vücuda o an için gereksiz olan bazı maddeler tubulusların içindeki siiziintüye verilir. Böylece böbrek tubulusları düzeyinde ikinci bir süzülme işlemi gerçekleşir. Bundan sonra tubuluslar içinde kalan süzüntüler, bir araya gelip idrarı oluştururlar. Aldosteron hormonu böbrek tubuluslarının duvarında bulunan hücreleri etkileyerek, ilk süzüntü içinde bulunan sodyumun ■ geri emilip kan dolaşımına kazandırılmasını sağlar. Böylece idrarla atılan sodyum azalmış olur.Aldosteron etkisiyle sodyumun geri emilmesine karşılık, potasyum (K+ ) ve hidrojen (H”*~) iyonları idrara verilir.

tik süzüntü içindeki su sodyumla birlikte sürüklenir. Diğer bir anlatımla su ve sodyum, vücut içinde birlikte dolaşırlar. Kandaki sodyum yoğunluğu arttığında böbreküstü bezinden aldosteron salgılanması azalır/durur. Aldosteron azalmasına paralel olarak tubulusla-rm içindeki birinci süzüntüden sodyumun geri emilmesi azalır. Böylece kanın sodyum düzeyinde anormal bir artışın önüne geçilmiş olunur. Kan sodyum düzeyi düştüğünde, aldosteron salgısı artar.


Böylece ilk süzüntüden sodyumun geri emilmesi çoğaltılır. Bu ise kanın sodyum düzeyini yükseltir.


Bu mekanizmalar karmaşık olarak


çalıştıklarından, konuyu daha ayrıntılı bir biçimde incelemeyi uygun görüyoruz. Böylece tuzlu yemeklerin vücut üzerindeki etkileri daha iyi bir biçimde görülecektir.