TİROKSİN HORMONUNUN ETKİLERİ


TİROKSİN HORMONUNUN ETKİLERİ Tiroksin hormonu vücutta ısı üretimini arttırır. Ancak tiroksinin bunun dışında daha pek çok etki ve görevleri vardır. Tiroksin hormonu büyüme, yağ-karbonhidrat-protein metabolizması, kalsiyum metabolizması, dolaşım sistemi, merkezi sinir sistemi ve kaslar üzerine çeşitli etkileri olan çok yönlü bir hormondur.


Tiroksinin enerji metabolizması üzerindeki etkisi: İnsan organizmasının gerek bedensel gerekse de zihinsel çalışma bakımından en durgun olduğu zamanlarda tükettiği enerji için gerekli metabolizma düzeyine “Bazal Metabolizma” denir. Tiroksin hormonu fazla salgılandığında bazal metabolizma yükselir, az salgılandığında da düşer. Bazal metabolizması yükselmiş olan bir ogranizma daha çok enerji üretir ve kullanır. Daha çok enerji kullanıımysa buna paralel olarak oksijen kullanımını da arttırır. Tiroksin hormonu etkisiyle organizmadaki yağlar, karbonhidratlar ve gerektiğinde de proteinler enerji hammaddesi olarak kullanılır, Fazla enerji üretilen bir vücutta dış ortamın soğukluğuna karşı bir dayanıklılık gelişirken, az enerji üretilen bir organizmada bunun tam tersi bir olay gözlenir. Tiroksinin yağ, karbonhidrat ve protein metabolizması üzerindeki etkileri de genel etkisine benzer.


Fazla enerji üreten bir vücudun daha çok enerji maddesine gereksinim duyacağı açıktır. Bu

nedenle tiroksin hormonu bir yandan enerji üretimini arttırırken, diğer yandan da enerji hammaddelerini çoğaltacak yollara baş vurur. Tiroksin hormonu karbonhidratları ve yağları söküp onların enerji hammaddesi olarak kullanılmalarım sağlar. Karaciğer ve kandaki yağ miktarı azalır. Örneğin tiroksin hormonunun fazlaca salgılandığı kişilerin kanında “Hipokoles-terinemi” (kanda düşük kolesterin düzeyi) gelişirken, tiroksin hormonunun az salgılandığı kişilerde “Hiperkolesterinemi” (kanda yüksek kolesterin) gelişir. Sözünü ettiğimiz son durumda damar sertliği ve yağlanma daha sık görülür. Vücudun temel maddelerinden biri de proteinlerdir. Proteinlerin gerek yapımı gerekse yıkımı tiroksin hormonu etkisiyle çoğalır. Vücuda diğer enerji kaynakları yeterli miktarda sağlanacak olunursa, protein yapımı ön plana çıkar ve özellikle büyüme çağındaki çocukların gelişmesi hızlanır. Enerji kaynakları yetersiz kaldığındaysa vücut bu kez proteinleri yıkıp enerji hammaddesi olarak kullanma yoluna gider. Vücut için çok değerli olan proteinler böylece yakılarak harcanmış olur.


Tiroksin hormonu büyümeyi sağlayan hormonlardan biridir. Tiroksin hormonunun az salgılandığı çocuklarda büyüme yavaşlar, adenohipofizden daha az miktarda “Büyüme Hormonu” salgılanır ve bu hormonunun etkisi tiroksin azlığında azalır. Bu çocuklarda zeka geriliği de olur. Tiroksin kemiklerdeki kalsiyumun sökülerek kana karışmasını sağlar. Bunun nedeni kemiklerde hızlanmış olan yapım ve yıkımdır. Buna göre yıkım biraz daha fazla olmaktadır. Tiroit bezi salgıladığı tiroksin hormonuyla kemiklerden neden olduğu bu dengesizliği, salgıladığı bir diğer hormonla düzeltmeye çalışır. Bu hormon, tiroit bezinin “Porafoliküler” hücrelerinden salgılanan “Tirokalsitonin” olup, kemiklerde kalsiyumun tutulmasını sağlar.


Tiroksin hormonu organizmada metabolizmayı hızlandırdığı için buna paralel olarak da kan dolaşımını arttırır. Çünkü hücrelere daha fazla miktarda hammadde ve oksijen taşınması, hücrelerden açığa çıkan üretim artıklarının (örneğin karbondioksit) ve üretilen maddelerin çeşitli organlara taşınması gerekmektedir. Bu nedenle özellikle küçük ve kılcal kan damarları genişler, kalp kası güçlenir ve daha hızlı çalışmaya başlar. Fakat uzun süren tiroksin fazlalığında, bu hormonun proteinleri yıkıcı etkisi nedeniyle kalp kası da zarar görür ve bir kalp yetmezliği tablosu gelişir.


Tiroksin hormonu az salgılandığında kemik iliğindeki kan yapımı etkinlikleri de yavaşlarken, besinlerden B12 vitamini emilimi de azalır. Bunların her ikisinin toplam sonucu olarak “Anemi” [kansızlık] gelişir. Tiroksinin az -salgılandığı durumlarda,”A” vitamininin ön maddesi olan “Karoten”in karaciğer hücrelerinde “A” vitaminine dönüştürülmesi azalır. Bunun sonucu olarak da vücutta sarı-turuncu renkli karoten maddesi birikir. Böyle durumlarda deri san bir görünüm kazanır. Karoten birikiminin sarı görünümünü “sarıhk”tan ayırmak kolaydır. Çünkü sarılıkta göz akları (Sklera) da sarıyken, burada göz akları beyaz renklerini korurlar. Tiroksin hormonu sinir sistemi üzerinde de çok etkilidir. Bu hormonun etkisiyle sinir hücreleri ve lifleri arasındaki bağlantı bölgelerinde (bu bölgelere “Sinaps” denir) sinirsel ileti hızlanır. Beyin çalışmaları kolaylaşır ve hızlanır. Tiroksinin fazla salgılandığı durumlarda zihinsel parlaklık çok kısa sürer, kişi bir süre sonra beyin çalışmalarından yorulur, uykusuzluk, sinirlilik, sıkıntı, kuşkuculuk gibi rahatsızlıklar belirir. Yeni doğmuş bir çocukta sinir sistemi gelişmesini henüz tamamlamış değildir. Bu gelişmenin tamamlanması birkaç yılı gerektirir. Bedensel gelişmenin olduğu kadar, sinir sisteminin de gelişmesi için tiroksin hormonuna gereksinim duyulur. Doğuştan tiroksin hormonunun az salgılandığı çocuklarda tiroksin hormonu dışarıdan verilmezse, ağır zeka ve bedensel bozuklukların gelişmesi önlenemez. “Kreten” denilen bu çocukları aşağıdaki bölümde ayrıntılarıyla inceliyoruz.