ASPİRİN VE DİĞER SALİSİLATLAR


ASPİRİN VE DİĞER SALİSİLATLAR: “Şahsilik Asit”, ağrı kesici, ateş düşürücü, iltihap giderici antiromatizmal ve idrar içinde “Ürik Asit” atılmasını sağlayan bir etkiye sahiptir. Şahsilik asitin kimyasal yönden üç değişik biçimi olan “Sodyum salisilat”, “Salisilamin”, “Asetil Salisilik Asit” yani “Aspirin”, “Salisilat”lar denilen ve dünyada en çok kullanılan ilaç grubunu oluşturur.


Sağlıklı bir kişi 600 mg. kadar aspirin, sodyum salisilat ya da salisilamin aldığında kendisinde kayda değer hiçbir değişildik hissetmez. Oysa belli hastalıklarda aspirin ya da yukarıda saydığımız öteki iki ilaçtan birini uygun dozda alan bir kişide hastalık belirtilerinin gerilediği görülür. Bilindiği gibi birçok kas, eklem ve baş ağrlsma karşı salisilatlar, ağrı dindirici etki gösterirler. Bu etkiyi “Prostaglandin” denilen ve vücut içinde, bazı durumlarda serbest hale geçip ağrı duygusunun ortaya çıkmasını sağlayan bazı maddelerin yapımını baskı altına alarak sağladıkları düşünülüyor.


Salisilatların bir başka etkisi de ateş düşürmeleridir. Ateşi yükselmemiş olan bir kişi salisilatlardan birini aldığında vücut ısısında herhangi bir değişiklik olmaz. Ancak ateşi yükselmiş kişi, salisilat grubundaki ilaçlardan birini uygun dozda aldığında ateşi düşer. Bilindiği gibi vücut ısısı, beynin “Hipotalamus” adlı bölümü tarafından denetlenir. Normalde bir insan, denetimli bir biçimde ısı üretip ısı kaybederek vücut ısısını normal sınırlar arasında korur. Koşan bir insanın da vücutta ısı üretimi artar. Fakat bu insanın derisinin kılcal damarların genişlemesi, terlemesi ve solunumun hızlanmasıyla üretilen fazla ısısı bu yollarla kaybedilir. Bu denetimler her zaman hipotalamustan yapılmaktadır. Yani hipotalamus vücudun aynı zamanda termostatıdır. Ateşli hastalıklar durumunda vücutta ısı üretimi genellikle normaldir. Ancak ısı kaybı azalır. Bu bozukluk, hipotalamusun daha yüksek bir vücut ısısına göre ayar değiştirmesine bağlı olabilir. Salisilatlar derideki kılcal damarları genişleterek ve terlemeye neden olarak ısı kaybını sağlarlar. Böylece vücutta yükselen ateş düşer. Terleme ısı kaybı için kesin gerekli değildir. ; “Atropin” verilerek terlemesi durdurulan kişiler de ısı kaybedebilirler.

Salisilat grubu ilaçların bir başka önemli etkisi de romatizmal eklem hastalıklarında eklemde gelişen hastalık belirtilerinin ağrıyı dindirmeleri, yükselen ateşi ve kanın çökme hızını normale döndürmeleridir. Burada belirttiğimiz antiroma-tizmal etkiler, salisilat grubu ilaçların sahip oldukları iltihap giderici etkilerinden kaynaklanmaktadır.


Salisilatlar, idrar içinde ürik asit atılmasını da sağlarlar. Bu etkilerini böbreklerden süzülen ürik asitin böbreklerden yeniden geri emilmelerini engelleyerek gösterirler.


Bilindiği gibi salisilatların mideyi tahriş etme özellikleri de vardır. Bunun nedeni, mide duvarını koruyan midenin mukus salgısının yapısını bozarak onun koruyucu etkisini ortadan kaldırmalarıdır. Deney hayvanlarına uzun süre aspirin verilerek ülsere yol açılabilmiştir. Uzun süre aspirin kullanmak zorunda kalan kimi hastalarda da mide rahatsızlıkları gelişmiştir. Bunlar hafif bir gastritten başlayarak, kanayan bir mide ülserine dek değişebilirler. Uzun süre salisilatları kullanmak zorunda olanların bu ilaçları süt gibi alkali bir sıvıyla almalarında yarar vardır. Bu yolla salisilatların mideyi tahriş edici etkileri büyük ölçüde önlenmiş olur. Salisilatların boş mideye alınmamaları gerekir. Bu durumda tahriş edici etkileri çok artar. Bu ilaçların yemeklerle birlikte alınmalarında büyük yarar vardır. Böylece midenin esasen artmış olan asitliği nedeniyle salisilatlar hızla emilirler.


Küçük bir aspirin dozu bile kanama zamanını uzatır. Kanama zamanının uzaması, kanın pıhtılaşma süresinin de uzamasından kaynaklanır


Aspirinin bu etkisinden bazı kalp ve damar sistemi hastalıklarında, kanın pıhtılaşmasının güçleştirilmesinde ve olası bazı damar tıkanıklarının önüne geçilmesinde yararlanılır. Salisilatların solunumu hızlandırma, tiroksin hormonunun kan proteinlerine bağlanmasını etkileme ve şeker hastalarının yüksek olan kan şekerini düşürme etkileri de vardır. Vücuda giren salisilatların etkisi altı saat sonra yarıya iner. Yani alman salisilat dozunun vücuttaki yarı ömrü altı saattir. Salisilat grubu ilaçlar, hemen hemen tümüyle güvenilir ilaçlardır. Ancak yüksek doza bağlı olarak zehirlenme belirtilerine yol açabileçekleri gibi çok ender durumlarda da allerjik tepkilere neden olabilirler. Allerjik tepkiler, duyarlı kimselerde “Bronsiyal astma” ‘Ürtiker” atakları biçiminde ortaya çıkabilir. Allerjik tepkilerin ortaya çıkması, alınan doza bağlı değildir. Çok az dozda alınan salisilatlar bile duyarlı kişilerde allerjiye yol açabilirler. Doza bağlı olarak-gelişen salisilat zehirlenmeleri hafif ya da ağır olmak üzere iki çeşittir. Hafif salisilat zehirlenmesine “Salisilizm” denir. Salisi-lizm kulak çınlaması, bağ ağrısı, baş dönmesi ve bilinç bulanıklığı biçiminde belirir. Ağır zehirlenmelerde solunum sayısının artması, mide bağırsak bozuklukları, vücudun asit-baz dengesinin bozulması ve özellikle deri dokusunda “Peteşi” denilen deri içi kanama odaklarının oluşması gibi belirtiler gelişir. Erişkin kişilerde 20 gram salisilat, öldürücü etki gösterir. Günlük en yüksek salisilat dozu 6 gram kadardır. Her aspirin tabletinin 0,5 gr. olduğu göz önüne alınırsa, günde 12 aspirin alınabilir.