DOĞUM KONTROL HAPLARI-ORAL CONTRACEPTİVES


DOĞUM KONTROL HAPLARI-ORAL CONTRACEPTİVES: Gerek uygulanış kolaylığı, gerek güvenilirliği ve gerekse de kadın ve erkeğin normal cinsel birleşmelerine herhangi bir sınırlama getirmemesi, doğum kontrol haplarının kulla-nıniıuin yaygınlaşmasına neden olmaktadır .Dünyada 50 milyon, Amerika Birleşik Devletleri’nde ise 10 milyon kadar kadının doğum kontrol hapları kullandıkları bildirilmiştir. Doğum kontrol haplarının bazı yan etkileri ve komplikasyonları bulunduğu bir gerçektir. Ancak yan etkilerinin pek azı bu ilaçların kullanılmaması gerekliliğini doğurmaktadır. Doğum kontrol haplarının yol açabileceği en ciddi komplikasyon vücuttaki derin toplardamarlarda kan pıhtılaşmasına ve kopan pıhtıların da akciğer damarlarında tıkanmalara neden olmasıdır. Batılı kadınlarda doğum kontrol hapı kullananlarda bu olaya diğer kadınlara oranla 6 kat daha sık rastlan-


maktadır. İngiltere’de yapılan bir araştırmada ise doğum kontrol hapı kullanan 100.000 kadından 3′nün her yıl akciğer damar tıkanmasıyla kaybedildiği sonucu ortaya konmuştur. Gelişebilecek olan ikinci ciddi komplikasyon “Tansiyon yükselmesi” dir (Hipertansiyon). Ancak bu komplikasyonun gelişeceği kural değildir. Gelişebilecek olan üçüncü komplikasyon şeker hastalığına eğilimi olan kadınlarda bu hastalığın ortaya çıkmasıdır. Dördüncü komplikasyon kan yağlarının damar sertliği hastalarının kan yağları düzeyine yaklaşmasıdır. Beşinci komplikasyon olasılığı ise karaciğerde “Adenom” denilen damardan zengin iyi huylu bir tümörün gelişmesidir. Ancak bu komplikasyon çok enderdir. Yukarıda belirttiğimiz bu komplikasyonların gelişme olasılıkları çok zayıftır ve herhangi birinin geliştiği saptandığında ilacın kesilmesiyle tehlike ortadan kalkar.


Doğum kontrol haplarının yan etkileri konusunda da pek çok şey söylenmektedir. Bu nedenle, yan etkiler konusunu yakından incelemeyi uygun bulduk.


Doğum kontrol haplarının meme ya da rahim kanserlerinin görülme sıklığını arttırdıklarına ilişkin hiçbir kanıt bulunamamıştır. Ancak yine de bir önlem olarak, ailesinde meme kenseri bulunan kadınlara, kendi memesinde bir kitleye rastlananlara ya da rahminde herhangi bir tümör saptanmış kadınlara doğum kontrol hapları önerilmemektedir.


Migrenli kadınlar doğum kontrol hapları kullandıklarında migren ağrılarının sıklığı ve şiddetli artmaktadır. Bu nedenle migrenli kadınların değişik bir doğum kontrol yöntemi uygulamaları önerilmektedir. Doğum kontrol hapları kullanan kadınların kanında folik asit, B2, Bq, B12 v« C vitamini ve çinko düzeyinin düşük olduğu saptanmıştır. Bu maddelerin dışardan daha fazla alınması önerilir. Bazı kadınlar doğum kontrol hapları kullanmaya başlamalarıyla şişmanladıklarını ileri sürerlerse de, şişmanlama konusunun çok yönlü etkilere bağlı olduğu unutulmamalıdır. Bazı kadınlarda ise vagina ve vulvada mantar hastalıkları gelişebilmektedir. Ancak bunların tedavisi oldukça kolaydır. Bazı kadınlarda da safra kanalı rahatsızlıkları gelişebilmektedir.


Doğum kontrol hapları kullanmaya başlamadan önce bir kadın hastalıkları uzmanına başvurmak gerekir. Yapılacak bazı muayene ve laboratuvar incelemelerinden sonra, bu ilaçların kullanılıp kullanılmayacağına karar verilir. Yapılan ince-melerde kadının kalp, böbrek, karaciğer, tiroit, meme, üreme organları muayene edilir sağlık durumları araştırılır. Kan basıncı, kan şekeri, kan yağlan, idrarın laboratuvar incelemesi yapılır; kadının ve ailesinin sağlık durumu derinlemesine incelenir. Bütün bunlar doğum kontrol haplarının kullanımını engelleyecek bir durumu ortaya çıkarmamışsa, kadına bu yöntemi uygulaması için herhangi bir engelin bulunmadığı söylenir ve yöntemle ilgili ayrıntılı bilgi verilir. Ancak kadının 6 ayda bir doktorunun denetiminden geçmesi gerekir.


Doğum kontrol haplarının kullanılmasının öneril-


mediği durumları şöyle özetleyebiliriz:


1) Ailede şeker hastası kişiler varsa

2) Ailede meme ya da rahim tümörü varsa 3} Ailede yüksek tansiyonlu kişiler varsa


4) Kadında meme ya da rahim tümörü varsa


5) Kadında adet kanaması düzensizlikleri varsa


6) Kadında karaciğer, kalp ya daböbrek hastalığı varsa


7} Kadında yüksek tansiyon varsa 8} Kadında migren varsa


9) Kadında varis ve/ veya pıhtı nedeniyle damar tıkanması varsa


10) Kadında tiroit hastalığı varsa.


Doğum kontrol hapları, hamileliği nasıl önlemektedirler? Bilindiği gibi hipofiz bezinden salgılanan “FoHkül stimülan hormon” (FSH), ovaryumda (yumurtalık] bir yumurtanın olgunlaşıp ovülasyo-nunu (yumurtlama) gerçekleştirmektedir. Yine, hipofizden salgılanan luteinizan hormon (LH) ovaryumdan korpus luteum denilen yapının gelişmesine yol açmaktadır. Bu yapıdan ise rahmi hamileliğe hazırlayan bir hormon olan progeste-ron salgılanır. Yumurtanın olgunlaşma döneminde ise yumurtalıktan östrojen adlı hormon fazla miktarda salgılanır. Hipotalamusta bulunan “Go-nadotropin serbestleştirici faktör” (GnRF) adlı hormon, LH salgısını uyarır. Vücutta östrojen ve progesteron hormonunun belli bir düzeyi aşması ise GnRF salgılanmasını azaltır. Doğum kontrol haplarında östrojen ve progesteron hormonlarının yapay benzerleri bulunmaktadır. Bu haplar kullanıldığında vücuttaki östrojen ve progesteron miktarı yükselmektedir. Bu yükselme GnRF salgısında azalmaya yol açmaktadır. GnRF’in azalması ise FSH ile LH salgısını azaltmaktadır. FSH’m azalması sonucu ovülasyon (yumurtlama) gerçekleşmemekte , LH azalması sonucu olarak da ovaryumda korpus luteum gelişmemektedir. Ovülasyon olmadığında da hamilelik olanaksızlaşmaktadır. Çünkü gebelik oluşması için iki temel öğeden biri ovum (yumurta), öteki ise spermin varlığıdır. Diğer yandan bu haplar rahim boynundaki salgının, spermiumlara olan geçirgenliğini azaltmakta, rahim iç yüzeyini örten endometrium dokusunu ise normal bir hamileliği koruyamayacak düzeye indirmektedir.


Başhca iki çeşit doğum kontrol hapı vardır. Bunlardan en yaygın kullanılanı ve en güvenilir olanı “Bileşik steroid tedavi” denilen tipidir. Bu tipte her bir kabın içinde östrojen ve progesteron etkili yapay hormon bir arada bulunur. Bu haplardan her gün bir tane 3 hafta süreyle alınır. 4. hafta alınmaz. Bu son haftada adet kanaması gelişir. Bu tip hapları bir yıl boyunca kullanan 100 kadından en fazla biri hamile kalır. “Sıralı steroid tedavi” denilen tipte ise iki hafta süreyle östrojenli haplar alınır. Üçüncü haftada ise hem östrojen hem de progesteron içeren haplar alınır. 4. haftada ilaç alınmaz ve adet kanaması görülür. Bu yöntemde hamile kalma oranı bir yılda 100 kadın için 3-4 kadardır. Doğum kontrol hapı kullanımı kesildikten hemen


sonra ovülasyon görülmeyebilir. Bu gibi kadınların % 90′ında 3 ay içinde ovülasyon yeniden başlamaktadır. Çok ender de olsa ovülasyon yeniden başlayamamaktadır. Bu gibi durumlarda “Kîomifen” ya da “Human menopausal gonadot-ropin” adlı ilaçların yardımıyla ovülasyon yeniden sağlanır. Bu nedenlerle doğum kontrol hapı kullanmaya başlayan kadınların yaklaşık 2,5 yıl sonra, bu haplara 5-2 ay kadar ara verip ovülasyonun gerçekleşip gerçekleşmediği kontrol edilmesi gerekir. Ancak bu sırada kadının bir başka doğum kontrolünü uygulaması zorunludur. Doğum kontrol hapı kullanmaya başlayan kadınların yaklaşık % 4O’ı çeşitli nedenlerle bundan vazgeçmektedir.