KISIRLIKTA ROL OYNAYAN ETKENLER:
Evli bir çiftin çocuk sahibi olmasında, kadın ve erkeğe ilişkin hastalıklardan ya da bozukluklardan başka bazı etkenler de rol oynarlar. Bu etkenleri madde madde aşağıda göreceğiz:
1- Eşlerin çocuk sahibi olma isteği: Kadın ve erkek çocuk sahibi olmak istemelidir. Eğer eşlerden biri isteksiz ise o çiftin çocuk sahibi olma şansı azalmaktadır.
2- Yaş: Kadınların çocuk sahibi olabilme şansının en fazla olduğu dönem 24 yaş dolayı olup, bu ortalama olarak 20-26 yaşlar arasıdır. Bu şans 30 yaşından sonra hızla azalmaktadır.
3- Evlilik süresi: Hiçbir doğum kontrol yöntemi uygulamayan ve düzenli bir cinsel yaşamları olan 100 çiftten ancak 25 kadarı evliliğin ilk ayında gebe kalmaktadır. Evliliğin 6. ayında gebe kalanların sayısı 63 dolayına, 9. ayda 78′e ve bir yıl sonra ise 80′e ulaşır. Yani evli çiftlerde evliliğin ilk
yılı içinde gebe kalma şansı % 80 kadardır. Bu oran evliliğin ikinci yılının sonunda ise % 85-90 olur ve tüm evlilik süresi boyunca % 9O’ı aşmaz. Görüldüğü gibi evliliğin ilk yılı içinde gebe kalma şansı % 80 kadar olup, bu oran bir yıl daha beklemekle ancak % 85-90′a ulaşır. Zaman kazanmak amacıyla bu bir yıllık süredeki % 5-10′luk gebe kalma şansı bırakılarak, evliliğin birinci yılından, hatta 9. ayından sonra söz konusu çift “kısır” kabul edilerek incelemelere başlanır.
4- Evlenme yaşı: 16-20 yaşlar arasında evlenmiş olan kadınların % 4.5 kadarında kısırlık görülür. Buna karşın, 35-40 yaşları arasında evlenmiş olanlarda ise bu oran % 31.3′e yükselir, 40 yaşından sonra evlenenlerde ise kısırlık görülme riski % 70 dolaylarındadır.
5- Cinsel birleşme sıklığı: Çocuk sahibi olabilmek için en ideal cinsel birleşme haftada 4 kezdir. Haftada üç dörtden daha az ya da daha fazla sayıdaki cinsel birleşmeler çocuk sahibi olabilme şansını azaltır. Ayrıca cinsel birleşme günlerinin kadının yumurtlama (ovülasyon) günlerine rastlaması ya da cinsel birleşmenin ona göre yoğunlaştırılması da gebe kalma şansını artırmaktadır. 6-Cinsel birleşme tekniği: Çocuk sahibi olabilmek için en uygun cinsel birleşme yöntemi kadın altta ve erkeğin üstte olduğu yüz-yüze olan tekniktir. Erkeğin orgazmından szonra da kadının bir süre sırt üstü aynı pozisyonda yatması gerekir. Cinsel birleşmenin hatalı oluşu ya da birleşme sonucu temizlik için kadının hemen vaginasmı yıkaması çocuk sahibi olma şansını azaltır.
7-Bilgisizlik: Cinsel eğitimin yetersizliği sonucu, cinsel birleşme tekniğinin bilinmemesi ya da hatalı birleşme teknikleri de gebe kalamama nedenle-rindendir. Bazı çiftlerde gebe kalamamanm nedeni yalnız cinsel birleşmenin bilgisizce yapılmasıdır. Yıllarca kadının üretrasma [idrar borusu) penisini sokarak cinsel birleşme yapan ve buna benzer nedenlerle çocuğumuz olmuyor diye hekime başvuranların sayısı az değildir. 8-Cinsel birleşmenin ağrılı oluşu: Herhangi bir nedenle birleşme sırasında kadının ağrı hissetmesi “disparoni” adını alır. Bu, kadının isteksizliğine hatta cinsel birleşmeyi engellemesine yol açar. Böylelikle gebe kalma şansı azalır. 9-Aşırı şişmanlık: Aşırı şişmanlık genellikle hor-monal bir bozukluğu tanımlayıp, aynı zamanda tam, sağlıklı bir cinsel birleşmeye de engel olabilir. Bu nedenle aşırı şişmanlık kadınlarda gebe kalma şansını azalmıştır.
10-Beslenme bozuklukları: Yetersiz ve dengesiz beslenme sonucunda görülen vitaminsizlik de kesin olmamakla birlikte bir kısırlık nedenidir. 11-Zehirlenmeler: Özellikle keyif verici maddelerin alışkanlıklarında görülen kronik zehirlenmeler de gebe kalmayı engellemektedir. Bu keyif verici maddelere, aşırı sigara ve alkol alışkanlığı da dahildir.
12-Gerilim (Ruhsal baskı, stress, yüklenme): Özellikle kadınlarda gerilim önemli bir etmendir. Gerilim bazen ovulasyonu (yumurtlama) engelleyen tek etmendir. Bundan başka gerilim tüm üreme organlarına olumsuz yönde etki etmekte ve çocuk sahibi olabilme şansını azaltmaktadır.