KENDİLİĞİNDEN DÜŞÜK – SPONTAN ABORTUS: Kendiliğinden gerçekleşen düşükler
bütün düşüklerin yaklaşık % 10-15′ini oluştururlar.
Kendiliğinden düşüklere yol açan etkenleri şöyle sıralayabiliriz:
Düşükler % 80 gebelik ürününe yani bebeğe ait bozukluklara, % 15 de anneye ait hastalıklara bağlı olarak oluşur. Geriye kalan % 5′i babaya ait bozukluklardan oluşur.
1. Gebelik ürününe ait bozukluklar: Genetik bozukluklar, gebelik ürününün gelişmesinin normal olmayışı ya da ölmesidir.
2. Anneye ait hastalıklar: Frengi, kızamıkçık gibi infeksiyon hastalıkları,tiroit bezi hastalıkları gibi hormonal sistem hastalıkları, bazı kalp ve böbrek hastalıkları, vitamin yetersizlikleri, yetersiz ve kötü beslenme, gebelik sırasında annenin zararlı ilaçlar kullanması, rahime (uterus) ait bazı biçim bozuklukları ve hastalıkları ve ruhsal bozukluklar.
3. Babaya ait bozukluklar: Erkek döl hücresine (sperma) ait bazı bozukluklar. Kendiliğinden düşükler beş alt gruba ayrılırlar. Bunlar:
1) Düşük tehdidi(Threatendabortion)
2) Kaçınılmaz düşük (Inevitable abortion)
3) Tam olmayan düşük {Incomplete abortion)
4) Gecikmiş düşük (Missed abortion)
5) Yinelenen düşükler (Habitual abortion). Hamileliğin ilk yarısında, herhangi bir zamanda, vaginadan kanlı bir akıntı gelmesine “Düşük tehdidi” denilmektedir. Bu sırada hafif bir karnı sancısı da gelişebilir. Hamileliklerin 1/5′inde bu gibi bir kurumaya rastlanmakla birlikte, vakaların ancak yarısı düşükle sonuçlanmaktadır. Genel kanıya göre düşük tehdidi eğer düşükle sonuçla-nacaksa, daha önce yapılacak olan tedavilerin sonucu etkileme olasılığı pek yok gibidir. Dölütü sarmakta olan zarların yırtılmasıyla birlikte rahim boynu da genişliyorsa, “Kaçınılmaz düşük” teşriisi konur. Yani düşük kesinlikle gerçekleşecektir. Bu gibi durumlarda genellikle rahmin gerçek doğum kasılmaları da başlar. 10. haftadan önceki düşüklerde plasenta ve dölüt [Fetus] ya da cenin (Embriyon) birlikte atılırlar (Abortus completus). Ancak bundan sonraki düşüklerde dölütün atılmasından sonra plasentanın tümü ya da bir bölümü rahimde kalabilir. Geriye kalan bu parçalar, daha sonraki günlerde kanamayla birlikte atılırlar ve düşük tamamlanır. Bu her zaman böyle olmaz, rahim içinde kalan gebelik ürünü, ağır kanamalara neden olabilir. Bu nedenle bir uzmana başvurmak gereklidir. Kanamanın durması için uzman hekim bunu bir kürtaj ile alarak, düşüğü tamamlar ve kadının kanaması durur. Düşüğün bu tipine “Tam olmayan düşük” [Abortus incompletus) denilmektedir. Bazı vakalarda dölütün rahim içinde Ölmesine karşın, uzun süre dışarı atılmadığı yani düşük gelişmediği görülür. Rahim içindeki bebek öldükten sonra genellikle 1-3 hafta sonra dışarı atılarak düşük oluşur. Bazen bu süre uzar, ölmüş bebeğin 2 ay içinde dışarı atılması, yani düşük gerçekleşmezse buna gecikmiş düşük (missed abortus) denir. DÖlüt öldüğünde rahmin büyümesi durur ve hatta biraz küçüktür. Hamile kadmm kilo almasıda duracağı gibi, bir miktar kilo da verebilir. Hamilelikle birlikte memelerde baş gösteren değişikliklerin de duraklayıp gerilediği görülür. Üst üste üç ayrı hamileliğin düşüklerle sonuçlanması durumuna “Yinelenen düşükler” denilmektedir.Yinelenen düşüklerde en sık rastlanan iki ana neden grubu anne rahmindeki anatomik bozukluklar ve rahim ağzı yetmezliğidir. Rahim ağzı yetmezliği ya doğuştan vardır ya da küretaj (kürtaj), rahim ağzının müzmin iltihaplarının tedavisi amacıyla bu bölgenin elektrikle yüzeysel olarak yakılması (elektrokote-rizasyon), iç yüzeyinin cerrahi yolla soyulması (konizasyon) işlemlerinin uygulanması gibi sonradan oluşan etkenlere bağlı olarak gelişmektedir. Anne ile çocuk arasında çeşitli kan uyuşmazlıkları, annenin yetersiz beslenmesi, annede bazı bulaşıcı hastalıkların bulunması da yinelenen düşüklere yol açabilmektedir. Rahim boynu yetmezliğinde de hamileliğin ikinci üç aylık döneminde rahim boynu ağrısız olarak genişler, dölütü saran zarlar yırtılır ve düşük gelişir. Bu vakalarda rahim boynunun özel bir cerrahi teknikle bağlanmasıyla (serkilaj) düşük % 85 oranda önlenebilmektedir. Her türlü düşük olasılığında, hemen doktora başvurmak gerekir.