PREEKLAMPSİ: Hamileliğin 20. haftasından sonra gelişen yüksek tansiyon, proteinüri ve vücutta yaygın ödem gelişmesi durumuna preek-lampsi denilmektedir. Eğer 1) 24 saatte idrarla atılan protein (proteinüri) 5 gr ‘dan fazla ise bu durumlardan bir yada birkaçının bulunduğu preeklampsi vakalarını ciddi vakalar olarak değerlendirmek gerekir.
Gerek preeklampsi gerekse de eklampside temel bozukluğun damarların aşırı daralması olduğu gösterilmiştir. Damarların vücutta üretilen damar büzücü maddelere aşırı bir duyarlık gösterdikleri ortaya konmuştur. Ancak bu aşırı duyarlığın necleni henüz bilinmemektedir. Damarlardaki aşırı daralma nedeniyle organların kanlanması bozulmaktadır. Bu ise o organlarda kanamalara, Ölü dokuların gelişmesine ve çeşitli işlev bozukluklarının oluşmasına yol açarak, gerek preeklampsi ve gerekse de eklampsinin hastalık belirti ve bulgularının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Preeklampsi ve eklampside çeşitli organ ve dokularda gelişen bozuklukları şöyle özetleyebiliriz: Preeklampsi sırasında plasentadaki kan dolaşımı bir ölçüde bozulmaktadır. Bu da çocuk için bir sorun yaratabilir. Bilindiği gibi normal bir hamilelik sırasında böbreklerdeki kan akımı ve buna bağlı olarak da kanın süzülerek temizlenmesi işlemi artmaktadır. Ancak preeklampsi vakalarında bu durum gerçekleşmemekte ve vücuttan atılması gereken bazı maddeler, hamile kadında birikmeye başlamaktadır. Böbreğin kan akımındaki azalma, damarlarındaki daralma ve tıkanıklıklardan kaynaklanmaktadır. Bu bozukluklar bazı vakalarda böbreklerin “Korteks” bölgesinde doku ölümlerine yol açabilmektedir. “Korteks nekrozu” denilen bu gibi durumlarda oligüri-anüri gibi az ya da çok az idrar çıkarma ve azotemi (kanda azotlu maddelerin birikmesi) gelişip kadının yaşamını ciddi biçimde tehlikeye sokmaktadır.
Özellikle eklampsi nedeniyle ölmüş hamile kadınların beyninde şişmeye (ödem), kansız alanlara ve kanama odaklarına rastlanmıştır. Preeklamp-sinin beyin kan dolaşımında belli bir bozukluğa yol açıp açmadığı konusu henüz kesinlik kazanmamış olup, hala yanıtı aranan bir araştırma konusu olarak kalmaktadır.
Eklampside havale (Konvülzyon) nöbetinden sonra solunum sayısı hızlanmakta, akciğerlerde şişme (ödem) gelişmektedir. Bazı vakalarda kalp yetmezliği de gelişmektedir. Gerek preeklampsi gerekse de eklampsi vakalarında, hücreler arasındaki ve dolayısıyla dokulardaki su miktarı normalin üstüne çıkmaktadır. Böylece hamile İcadın fazladan kilo almakta ve adeta şişmektedir. Hamile olmayan bir kadının vücudunda 3500 mi kadar kan dolaşır. Hamileliğin son dönemlerde ise kadında 5000 mi kan bulunur. Ancak preeklampsi ve eklampsi vakalarında hamileliğin son dönemlerinde bile kan hacmi 3500 mi ‘dolaylarında kalır. Yani bu vakalarda kan hacminde gelişmesi beklenen
normal artış görülmez. Söz konusu olan bu kadınların kanında pıhtılaşma bozuklukları da görüldüğü gibi, alyuvarların (Eritrosit) daha fazla parçalandıkları da gösterilmiştir. Preeklampsinin üç önemli işareti olan “Tansiyon yükselmesi”, “Aniden aşırı kilo alma” ve “Protei-nüri” (idrarda protein çıkması), hamile kadının anında fark edebileceği işaretler değildir. Preeklampsi ancak baş ağrısı, karın ağrısı, gözkapaklarmda şişme, görme bulanıklığı, parmakların şişmesi gibi belirtiler geliştiğinde kadın tarafından fark edilir. Bu ise hastalığın oldukça ilerlemiş bir dönemine rastlar. İşaretlerini yukarıda belirttiğimiz bu hastalıktan kuşku duyulur duyulmaz, derhal doktora başvurulmalıdır. Bu yapılmadığında gerek çocuğun ve gerekse de annenin yaşamı tehlikeye girer. Hamilelik süresince düzenli doktor denetimi preeklampsi ve diğer hastalıkların erkenden teşhis edilip, tedavi edilmesine olanak sağlar.