LOĞUSALIK DÖNEMİ


LOĞUSALIK DÖNEMİ: Loğusalık dönemi doğumun üçüncü döneminin sonunda başlayıp, 6 hafta süreyle kadmın rahim, doğum kanalı ve hamileliğin getirdiği tüm değişikliklerden uzaklaşıp eski durumlarına dönmelerini içeren dönemdir. Doğum tamamlandıktan sonra, rahmin üst sınırı göbeğin birkaç parmak altmdaki düzeyde bulunur, bu sırada rahim 1000-1200 gr kadardır. Doğumu izleyen 24 saat sonra da göbeğin bir parmak üzerine yükselir. Doğumdan sonraki günlerde rahim her gün biraz daha küçülür. Loğusalığın ilk haftasının sonunda rahim 500 gr’a iner. Üçüncü haftanın sonunda ise 300 gr olur. Bundan birkaç gün sonra ise rahmin ağırlığı 100 gr’ın altındadır. Bu küçülmenin en Önemli nedeni, rahimdeki kas hücrelerinin küçülmesidir. Doğumu izleyen ikinci günde, meme başlarında “Kolostrum” denilen özel bir süt salgısı gelir. Kolostrum protein ve madenler yönünden normal süte oranla daha zengindir, proteinlerin çoğu immün globulinlerdir (Bağışıklık globulini).Kolost-rum yağ ve şeker bakımından oldukça fakirdir. Kolostrum salgısı yaklaşık birhaftakadar sürer ve yavaş yavaş yerini süt salgısına bırakır. Anne sütünde ve özellikle kolostrumda daha fazla bulunan immün globulin A (IgA) çocuğun sindirim kanalını mikrobik hastalıklara karşı dirençli kılar.

Bazı doğumlarda kadının ateşi biraz yükselir, ancak bu 24 saatte normal düzeyine geri döner. Loğusalık döneminde ateşin 38°G’nin üzerine yükselmesi kadının idrar ve doğum yollarında bir in-feksiyonun geliştiği kuşkusunu uyandırmalıdır. Doğumu izleyen günlerde rahimde zaman zaman sancılar gelişebilir. Bu sancılara “Afterpain” denilmektedir. Bu sancılar doğum ağrılarının çok zayıf benzerleri olup, rahimin küçülmesinde yardımcı olurlar ve rahim kaslarının kasılmalarından kaynaklanırlar.


Sancılar emzirme sırasında başlayıp şiddetlenebilirler. Bu ilişki emzirme sırasında beynin hipofiz bezinden salgılanan oksitosin hormonunun rahim kaslarını da kasılmaya yöneltmesine bağlıdır. “After pain” sancıları 48 saatte kaybolur. Bu süre içinde ağrı dindirici ilaçlardan-yararlanılabilir. Loğusalığın ilk günlerinden başlayarak, vagi-nadan “Löşi” (Lochia) denilen bir akıntı gelmeye başlar. Löşi ilk 3-4 günde kanlıdır ve “Löşİ rubra” adını alır. LÖşinin rengi daha sonra soluk-laşır. Buna “Löşi seroza” denir. 10. günden sonra akıntı beyaz-sarı bir renk kazanır. Buna da “Löşi alba” denir. Löşinin kötü, pis, ekşi bir kokusu olduğunda, kadının doğum kanalında infeksiyon gelişmiş olduğundan kuşkulanmak gerekir. Bu durumda kuşku genellikle doğru çıkar. Eğer löşi iki hafta boyunca kanlı geliyorsa, rahimde plasenta parçasının kalmış olabileceği ya da desiduanın kendisini yeterince toparlayamadığı düşünülmelidir. LÖşi akıntısının uygun bir biçimde toplanması için, kadının vulvasının üstünün gazlı bez içindeki bir pamuk parçasıyla sarılmış olması gerekir. Gazlı bezin ve pamuğun temiz olması, ayrıca fazla beze sarılmış pamuğun günde 2-3, gerekiyorsa daha sık değiştirilmesinde yarar vardır. Loğusalığın ilk 24 saati içinde, kadının yatağından bir yardımcısının desteğiyle kalkıp bir süre yürümesi çok yararlıdır. Bundan beklenen yarar, bacaklardaki toplardamarlarda pıhtı gelişmesinin Önlenmesidir (tromboflebit). Loğusalığı boyunca kadının daha sık aralıklarla ve daha uzun süreler yürümesi gerekir. Yaklaşık 6 hafta süren bu loğusalık döneminde cinsel ilişki yapılmaması gerekir. Yine bu dönemde banyo biçimi de ayakta duş biçiminde olmalı ve cinsel organlara su kaçması önlenmelidir.