TANSİYON: Tansiyon konusu halk arasında ilgiyle, fakat genellikle de yanlış değerlendirmelerle dolu bir konu olarak tartışılır. Halk arasında tansiyon konusunda gereksiz korkuların olduğu gibi, tehlikeli umursamazlıkların da yaygın olduğu bir gerçektir.
Kalp her kasılışında, büyük dolaşıma, belli bir basınçla kan pompalar. Daha sonra bir süre gevşer ve bu sürenin sonunda yeniden kasılır. Kalbin sistolde (kasıldığında), büyük dolaşıma gönderdiği kanın kalp kası tarafından kazandırılan basıncı 120 mm/cıva kadardır. Bu basınca
“Sistolik basınç” (büyük tansiyon) denir. Kalp kası gevşediğindeyse, büyük dolaşımın atarda-marlarındaki kan basıncı düşer. Kalp diastoldey-ken [gevşemiş) büyük dolaşımın atardamarlarm-daki kanın sahip olduğu basınca ise “Diastolik basınç” (küçük tansiyon) denilmektedir. Diastolik basınç 70 mm/cıva kadardır. Verdiğimiz bu sayısal değerler ortalama değerlerdir. Sistolik basıncın 100-140 mm/cıva olması, diastolik basıncın ise 60-90 mm/cıva arasında olması normaldir, sistolik ile diastolik kan basıncı arasındaki farkın ise 50 mm/cıva kadar olması normaldir. Bu farka “Nabız basıncı” denilmektedir.
Bilindiği gibi tansiyon, özel bir tansiyon aleti yardımıyla ölçülür. Bu ölçüm yapılırken kişinin sakin ve dinlenmiş olması gerekir. Aksi durumlarda ölçülecek değerler yanıltıcı olur. Tansiyonun yüksek oluşuna “Hipertansiyon”, düşük oluşuna ise “Hipotansiyon” denilmektedir. Sistolik tansiyonun zaman zaman yüksek oluşu ya da sürekli olarak hafifçe yüksek bulunması sağlık açısından büyük bir sorun yaratmaz. Buna karşılık diastolik tansiyonun yüksek olması sağlık açısından önemli sorunlar yaratır. Hastalık ya da hastalık belirtisi olarak hipertansiyon ve hipertansiyon konuları ilerde ayrıntılarıyla incelenmiştir [bu konuyu incelemenizi öneririz). Çünkü kalp hastalıkları ile yüksek tansiyon (hipertansiyon) ve düşük tansiyon (hipotansiyon) arasında yakın bir ilgi vardır.