ORGANİK BİLEŞİKLER


ORGANİK BİLEŞİKLER: Canlı organizmaların yapısındaki başlıca organik bileşikler şunlardır: Karbonhidratlar, lipidler, proteinler, nükleikasit-ler, porfirinler, enzimler, hormonlar, vitaminler. Karbonhidratlar (şekerler): Canlı organizmanın yapısını oluşturan başlıca organik maddelerin bir grubu karbonhidratlardır. Karbonhidrat mo­lekülleri karbon (C), hidrojen (H) ve oksijen (O) atomlarının genellikle CnH2nOn formülüne uya­cak biçimde, sayıları farklı fakat belirli oranlar­da biraraya gelmeleriyle oluşurlar. Bu kaba for­mülü (n) parantezine alırsak Cn(H2O}n olurki bu da karbon + su yani karbonhidrat sözcüğünün kaynağını gösterir. Fakat daha sonraları tüm kar­bonhidratların bu formüle uymadıkları saptan­mıştır.

Karbonhidratlar canlı organizmalarda değişik bi­çimlerde ve değişik görevler üstlenmiş olarak bu­lunurlar. Örneğin “Glikoz’” ve “Glikojen” adını alan karbonhidrat çeşitleri insan ve hayvan orga­nizmasının ana enerji hammaddeleridir. Bitkile­rin yeşil yapraklarında fotosentez olayıyla sentez edilen “Nişasta” ise bitkilerde depo edilmiş enhttp://www.saglik.im/wp-admin/post-new.php?posted=872er­ji türüdür. Besin yoluyla alınan nişasta, sindirim sisteminde insan organizmasının kullanabileceği türden enerji hammaddesine dönüştürülür. Başta bir karbonhidrat çeşidi olan “Selüloz” ise bitki­lerde hücre duvarının yapısında yeralır. Herhan­gi bir karbonhidrat molekülü tek başına buluna­bileceği gibi, birkaç karbonhidrat molekülü bir araya gelerek daha büyük moleküler yapıdaki karbonhidrat bileşiklerini oluştururlar. Bu özel­likleri gözönüne alındığında karbonhidratları başlıca üç grupta inceleyebiliriz: Monosakkaritler (basit şekerler): Tek bir molekül­den kurulmuşlardır. 2,3,4,5,6,7 karbonlu olabilir­ler. En önemli olanları 3,5 ve 6 karbonlu olanları-dır.Bu bileşikler aldehid grubu içerirler. Buna göre afd~oz ya dat ketoz diye adlandırılırlar. Aşağıdaki tabloda aldehid ve ke­ton karakterli monosakkaritlere örnekler veril­miştir:

Oligosakkaritler: Genellikle iki ya da üç monosals karit ünitesinden oluşurlar. İki monosakkaritteı oluşanlara disakkaritler denmektedir. Doğadı çok yaygındırlar ve bunlardan maltoz, laktoz vı sakkaroz {sükroz) en önemli di s akk ar iti erdir. Maltoz: İki glikoz molekülünün birleşmesiyle oluş muş ve nişastanın yapısında bulunan bir disakka rittir. Nişastanın asitlerle ya da enzimlerle hidro lizi maltozu vermektedir. Çeşitli çocuk mamalar ve malt içeren besin maddeleri tahıİlanı hidroli ziyle elde edilir. Suda eriyebilen ve oldukça tat! bir şekerdir.

Laktoz: Bir molekül glikoz ile bir molekül galakto zun birleşmesinden oluşmuştur. Süt şekeridir vı yalnız sütte bulunur. Emziren kadınların kanındı ve idrarında az oranda bulunmaktadır. Öteki se kerler kadar suda iyi erimez ve onlar kadar tatl değildir. Bu nedenle tadı bıktırıcı olmadığında! karbonhidrat verilmesi gereken hastalara sütlf bol oranda laktoz verebilmek olasıdır. Sakkaroz (sükroz): Glikoz ve früktozun birleşme sinden oluşmuş bir disakkarittir. Genellikle seke; pancarı ve şekerkamışından elde edilir. Bildiği miz çay şekeridir. Ayrıca meyvelerde, sebzeleri! yaprak ve çiçeklerinde de bulunmaktadır. Sudi çok iyi eriyebilen ve çok tatlı bir şekerdir. Polisakkaritler: Pek çok monosakkaritin birbirle riyle bağlanmasından oluşmuş büyük moleküller


dir. Eğer polisakkaritler tek tür monosakkaritten oluşmuşlarsa homopolisakkarit, birkaç tür mono­sakkaritten oluşmuşlarsa heteropolisakkarit diye adlandırılırlar. Homopolisakkaritler içerisinde en önemlileri nişasta, selüloz, glikojen ve inülindir. Heteropolisakkaritler içerisinde insan organiz­ması için önemi olanları hiyaluronlkasit, heparin, konroitin sülfatlar, keratosülfatlar ve kan grubu maddeleridir. Bunlara mukopolisakkaritler de denilmektedir. Polisakkaritlerin yapılarından ve bazı özelliklerinden söz edecek olursak; Nişasta: Bitkilerin depo karbonhidradıdır. Buğ­day, patates, pirinç, mısır, bakla, fıstık, fındık ve değişik meyvelerde bol olarak nişasta bulunmak­tadır. Nişasta granüllerinin glikoz polimerlerin-den oluşmuş iki farklı yapısı vardır. Birincisi düz zincir biçiminde olan aniloz, ikincisi ise dal­lanmış yapısı olan amilopektindir. Nişasta mole­külünün % 20-28′i amiloz, kalanı amilopektindir. Amiloz 250-300 glikoz monosakkaridmin birbirle­riyle bağlanmasından oluşmuş bir zincirdir. Ami-lopek tinin yapısmdaysa yine glikozlardan oluşmuş bir yan zincir yer alır, fakat ortalama her 25 glikoz molekülünden sonra bir yan zincir oluşmuştur, yani dallanmış bir yapıdır. Nişasta iyot eriyikleriyle mavi renk verir ve bu özelliğin­den faydalanılarak nişastanın varlığı gösterilebi­lir.

Glikojen: Hayvansal dokularda, özellikle karaci­ğer ve kaslarda bulunan bir polisakkarittir. Kara­ciğerin % 6’sı ve kasların % 0.7’si glikojenden oluşur. Glikojen, glikoz moleküllerinden yapılmış ve amilopektine çok benzer bir polis akkarittir. Glikoz moleküllerinden oluşmuş bir zincirde orta­lama her 12 glikoz molekülünden sonra bir yan dal vardır. Bu nedenle glikojene ileri derecede dallanmış amilopektin de denilmektedir. Glikoje­nin yapısı aşağıdaki çizelgede görülmektedir. Gli­kojen insan ve hayvan organizmasının depo kar­bonhidratıdır. Gerektiği zaman yıkılarak kana karbonhidrat sağlamaktadır. Glikojen molekülü iyotla koyu kırmızı bir renk oluşturur. Selüloz: Bitkilerin genel çatısını oluşturan poli-sakkarittir. Pamuk, odun ve kâğıdın yapısında ge­niş ölçüde bulunur. Pamuğun en az % 9O’ı selüloz­dan oluşur. Ayrıca tüm yeşil sebze ve meyvelerde bol olarak bulunmaktadır.

Selüloz, “fe – glikozların 300-2500 kadarının birbir­lerine bağlanmasından oluşmuş düz bir zincirdir (nişasta moleküllerini oluşturan glikozlar ise glikozlardır). İnsanların sindirim sisteminde bu O(- glikozlar arasında oluşan bağı parçalayıcı en­zim bulunmadığından selülozdaki glikozlardan in­san organizması yararlanamaz. Fakat sindirile-meyen bu selüloz kitle oluşturduğu için bağırsak hareketlerini artırır ve sindirim sonucuoluşan’ar-tıkların dışarı atılmasını düzenler. Geviş getiren hayvanlardaysa selüloz glikozlara parçalanır ve sindirilir. Selüloz CS2 ile ksantatlar oluşturur ve bunların alkolik solüsyonları çok yoğundur. Ra-yon denilen bazı sentetik kumaşların ana madde­sini oluşturmaktadır. Nitro-selüloz ise patlayıcı madde yapımında kullanılmaktadır.Ayncaselülo-zun asetat bileşiklerinden yapılan kâğıt şeritler elektroforez sistemlerinde, serum proteinlerinin ayrılmasında kullanılır.

İnülin: Früktoz monosakkaritlerinin birbirine bağlanmasından oluşmuş bir polis akkarittir. So­ğan, sarımsak, yıldız çiçeği ve yerelması gibi bitkilerde bol bulunur. Diyabetli kişilere diyet olarak önerilmektedir. İyotla hiçbir renk vermez. İnülin hidroliz edilerek yapay früktoz elde edilir. Hiyohıronikasit: Glikozamin (glikozun amino bile­şiği), glikuronikasit (glikozun 6. karbonunun oksit-lenmesiyle oluşan asit) ve asetikasitin eş oranla­rından oluşmuş bir polis akkarittir. Eklem sıvıla­rında, deride, göbek kordonunda bulunur ve onla­rın ıslak ve kaygan olmasını sağlar. Heparin: Glukuronikasit ve glikozamin polimerle-ridir. Fakat sülfatasidi ile sülfatlaşmıştır. Kara­ciğer, akciğer ve geniş çeperli atardamarların duvarında bol olarak bulunmaktadır. Heparin ka­nın pıhtılaşmasını önleyen bir maddedir ve kalp-damar hastalıklarında pıhtılaşmayı önlemek ama­cıyla kullanılır.

Kondroitin sülfatlar: Yapı bakımından hiyoluro-nikaside benzerler. Fakat glikozamin yerine ga-laktozamin bulunur. Genellikle proteinlere bağlı olarak kıkırdakta, kemikte, gözün kornea taba­kasında ve eklem bağlarında bulunurlar. Keratosülfatlar: Yapılarında glikozamin veya ga-laktozamin, galaktoz ve sülfat asidi vardır. Özel­likle eklem ve kıkırdaklarda bulunur. Kan grubu maddeleri: Eritrositlerde ve öteki do­kularda proteinlerle beraber birleşmiş durumda bulunan ve antijenik özelliği olan polisakkaritler-dir. Yapılarında glikozamin ya da galaktozamin, fukoz (galaktozun 6. karbonundaki hidroksilin ay­rılmış biçimi) ve siyalikasit (9 karbonlu nörami-nikasidin asetillenmiş biçimi) bulunur.