Beyin Ölümü
BEYİN ÖLÜMÜ: Günümüzde teknolojinin ve tıp biliminin ulaşmış olduğu düzey, beyinsel yönden ölmüş olan insanların bile uzunca bir süre yaşatılmalarmı gerçekleştirmektedir. Beyinsel ölümün ölçütlerini verdikten sonra, bu duruma düşmüş olan insanların durumunu kısaca tartışmak istiyoruz.
1) Hastanın kalbi kendiliğinden çalışmaktadır, fakat hastadan hiçbir refleks alınamamaktadır. Gözbebekleri sürekli olarak açık durmaktadır (midriazis). Hastanın vücut ısısı odanın ısısına göre değişmektedir. Hastada hiçbir duyarlık ve tepki yoktur. Kısacası hastanın otonom sinir sisteminde (bitkisel sinir sistemi) yalnızca kalple ilgili bölümü çalışmaktadır.
2) Hastanın solunumu bir aygıt yardımıyla gerçekleştirilmektedir ve bu aygıt 3 dakika süreyle durdurulduğunda, hastada kendiliğinden, solunum başlamaktadır.
3) Hastada kendiliğinden hiçbir hareket görülmez.
4) Hastanın beyninden elektroansefalografi (EEG) ile hiçbir elektriksel etkinlik kaydedilemez. Beyinsel ölümde olan hastaların canlılığı, “Bitkisel hayat” deyimiyle anlatılmaya çalışılır. Kanımızca bu hastaların gösterdikleri canlılık belirtileri bitkisel düzeyin çok altındadır. Çünkü bitkiler hiç değilse kendi kendilerine yetmektedirler ve normal koşullarda yaşamlarını sürdürebilmektedirler. Beyinsel ölüme girmiş olup da bazı aygıtların yardımıyla koma halinde yaşayan insanlar, tamamen bu aygıtlara bağımlıdırlar. Bu aygıtların fişi çekildiğinde, bu insanlar bitkisel düzeyin de altında olan canlılıklarını yitireceklerdir. İşte en büyük sorun burada doğmaktadır: “Bu aygıtların fişi çekilmeli mi, çekilmemeli mi?” Barbitürat türü uyku ilaçlarından zehirlenme sonucu ortaya çıkan çok ağır komalardan, çocuk komalarından ve vücut ısısının aşın derecede düşmesi sonucu ortaya çıkan komalardan bazılarının sonradan açıldığı görülmüştür. Bu nedenle bu gibi vakalarda sonuna kadar ümitle beklenmesi gerekir. Peki ya diğerlerinde? Kanımızca diğer vakalarda da ümitle beklemek ve aygıtların fişini çekmemek daha uygun olur. Bu sırada hastaların bazı bilimsel incelemelere alınmalarım da uygun buluyoruz. Unutmamak gerekir ki, bu hastaların canlılıklarını sağlayan tıp bilimidir. Bu hastalarda yapılacak bazı incelemeler sonucu elr de edilecek bilgiler, belki de diğer insanların bu durumlara düşmesini önleyeceklerdir.
Beyin ölümünde bir başka sorun da bu hastalardan organ nakilleri için gerekli organların alınması olayıdır. Bu sorunu hasta sahibinin yargıları çözümleyecektir. Bu konuda tıp adamlarının herhangi bir öneride bulunmaları söz konusu olamaz.