Omurilik Zedelenmeleri
OMURİLİK ZEDELENMELERİ: Trafik kazalarında, savaşlarda, sığ suya atlamayla, baş ve gövdeye gelen darbelerle, baş ve/veya boyun üzerine düşmeyle, bıçak ve kurşun yaralanma-larıyla ve daha pek çok mekanizmayla omurilik bir ya da birkaç yerden zedelenebilir. Bu zedelenmeler, omuriliğin tam ya da yarım kesilmesi, ezilmesi, kanamanın gelişmesi pıhtı ya da kırılmış bir omur parçası nedeniyle baskı altında kalması biçiminde olabilir. Omurilik zedelenmelerinin belirtileri, zedelenmenin omurilikteki düzeyine göre özellik gösterir. Olayı izleyen ilk 4-6 haftalık döneme “Spinal şok dönemi” denir. Bu dönemde omuriliğin zedelenen bölgesinin altındaki bölgede vücutta gevşek bir felç gelişir. Bu bölgelerde tam bir duyu kaybı, büzücü kaslarda [sfinkter kasları) yetersizlik ve dekübitus ülserleri ortaya çıkar. Eğer hastada beslenme bozukluğu ve/veya herhangi bir infeksiyon hah varsa spinal şok dönemi daha uzun sürebilir. Olayın başlangıcında tam olan duyu kaybı, bir yılı bulabilen bir süre boyunca iyileşme gösterebilir. Hastada zamanla çeşitli ağrılar ortaya çıkar, fakat bunlar da geçicidir.Zedelenme bölgesinin altında kalan vücut alanlarında terleme olmaz, ısı düzenlemesi bozulur, tansiyon bazı durumlarda düşer. Hastaların en önemli sorunlarından biri mesanelerini denetleme yeteneklerini kaybetmiş olmalarıdır. Bu, idrar yolları infeksiyonlarmın sık gelişmesine yol açmaktadır, Ne yazık ki hastaların yaklaşık % 4O’ı, idrar yolları infeksiyonlarına bağlı olarak kaybedilmektedir. Hastaların tedavisinin önemli bir bölümü, onlara mesanelerini kontrol etmelerini öğretmektir. Bu gerek fizik tedavi gerekse nörologların yardımıyla gerçekleştirilmektedir. Omurilik zedelenmelerinin tedavisi konusu çok özel bir konu olduğundan, burada yalnız hastalara yapılacak ilk yardımdan söz edilecek-dir. Eğer bir kimsede omurilik zedelenmesinden, omurga kırığından kuşkulamlıyorsa, hasta kesinlikle yerinden oynatılmamahdır. Eğer varsa en yakındaki hastaneden yardım istenmelidir. Hastanın başı kesinlikle hareket ettirilmemelidir. Hastanın başıyla gövdesi arasındaki o anki ilişki hiç bozulmamalıdır. Hasta büyük bir dikkatle ve hiç değilse üç kişinin yardımlaşmasıyla sert bir taşıyıcı zemin üzerine yatırılmalı ve en az sarsıntılı bir araçla en yakın hastaneye taşınmalıdır. Bütün bu işlemler yapılırken hastanın hareketsizliğine önemle dikkat edilmelidir. Hastanın başının altına yastık konulmamalı, su , sigara ya da benzeri şeyler verilmemelidir.