Alkolizm
ALKOLİZM: İnsanlığın en büyük sosyal sorunlarından biri de “Alkolizm”dır. Alkolizmi “kişinin önleyemediği bir alkol alma isteğiyle, umulan etkiye ulaşabilmek için gitgide artan miktarlarda alkol alma gereksinimi doğuran ve alınmadığı zaman kişide zaten varolan çeşitli psikolojik ve bedensel bozukluklara yenilerinin bir nöbet gibi eklenmesine yol açan alkol tutsaklığı” olarak tanımlayabiliriz. Alkolizmin özelliklerine geçmeden önce alkolün vücut üzerindeki etkilerini ve alkol metabolizmasını inceleyeceğiz.
Alkolün vücut üzerindeki etkileri başlıca merkezi sinir sistemi, kalp-damar sistemi, sindirim sistemi ve böbrekler üzerindedir.
Kalp-damar sistemi üzerindeki etkileri genellikle yanlış değerlendirilir. Alkolün kalbin koroner damarlarını genişletici bir etkiye sahip olduğu söylenirse de, elektrokardiyografik incelemeler bu görüşü desteklememektedir. Kalp hastasının prekardial ağrısının alkol alındıktan sonra azalması koroner damarların genişlemesiyle değil, alkolün beyni etkileyerek her türlü ağrıya karşı duyarlığı azaltmasına bağlı olduğu düşünülmektedir.
Alkol derideki damarları genişleterek, deride kızarıklığa ve sıcaklık duygusuna yol açmaktadır. Soğuk havalarda alkolün verdiği sıcaklık aslında çok zararlı ve aldatıcıdır, çünkü genişlemiş olan deri damarlarından fazla miktarda ısı kaybedilir, bu da alkol alan kişinin bir süre sonra daha fazla üşümesine, aşırı soğuklarda donmasına yol açar. Alkol mideden asit salgılanmasını artırır, öte yandan mide iç yüzünü koruyan mukusu da bozar. Bu iki etkisi, midede ülserlerin oluşmasını kolaylaştırır. Alkol alındığında fazla idrar yapılmasının nedeni iki mekanizmayla olmaktadır. Bunlardan ilki, alkolün sıvı olması nedeniyle vücuda fazladan sıvı alınmış olması, ikincisi de alkolün antidiüretik hormon salgılanmasını azal -tarak, böbreklerde daha çok idrar hazırlanmasına neden olmasıdır.
Alkolün beyin üzerindeki etkisi ve bunun sonucu olan davranış bozuklukları, onun beyindeki üst merkezlerin beynin alt merkezler üzerindeki frenleyici etkisini azaltmasına bağlıdır. Alkolün kandaki miktarı arttıkça, neden olduğu psikolojik ve davranış bozuklukları da ağırlaşır. 100 mi. kandaki alkol miktarı 150 mg. olduğunda, sarhoşluktan söz edilebilir. Kandaki alkol düzeyi 150 mg.’a kadar olan kişilerdeki psikolojik ve davranış biçimini şöyle özetleyebiliriz. Alkol almış kişi kendisini güçlü ve neşeli hisseder, her şeyi yapabileceğine inanır, bol bol konuşmak ister,, her konuda büyük bir otoriteymiş gibi konuşur kendi fikirlerini savunur, sorunlara çözümler bulur, en güç işler bile kendisi için basittir. Sözünü ettiğimiz bu duruma kısaca “Öfori” denir. Hasta sık sık sarhoş olmadığını yalnız biraz keyiflendiğini ileri sürer. Yürüyüşü dengesizdir, yalpalayarak ve bacaklarını birbirinden ayırarak ağırlık merkezini genişletmiş bir biçimde yürür, elleri titremektedir, bakışlarını bir noktaya sabitleştiremez, kolayca ağlayabilir, gülebilir, küfür edebilir, kavga çıkarabilir, birtakım- cinsel eksibizyonist davranışlarda bulunabilir. Kandaki alkol miktarı 200 mg.’ın üstüne çıktığı durumlarda bulantı, kusma, sıkıntı, bilinçaltının bilinç düzeyine kolayca çıkması ve dengesizlik ‘ belirtilerinin ağırlaşması görülür. Kandaki alkol düzeyi 300 mg’.ın üstüne çıktığı durumlarda, artık hastanın bilinci ileri derecede bulanmıştır, solunum düzeni bozulmuştur. Saldırganlık, sızma ve prekoma görülebilir. 100 mi. kanda alkol 400 mg. düzeyine erişecek olursa, kan basıncı düşer, solunum felci gelişir, hasta komaya girer ve gelişen bir şokla hasta kaybedilir. Alkol sindirim sisteminden hızla emilir ve kana karışır. Emilim hızı çeşitli ^etkenlere bağlı olarak değişikliğe uğrar. Midede özellikle yağlı ve proteinli besin maddeleri bulunduğunda, alkolün e milimi daha yavaş ve az olmaktadır. Buna karşılık boş bir#jnideden alkol büyük bir hızla emilip, kişiyi sarhoşluğa götürebilir. İçilen içkinin alkol yoğunluğu da emilim üzerine etkilidir. En kolay emilen alkol yoğunluğu °/o 10-30 arası olanlardır. Çok yoğun alkollü içkiler mide mukozasını uyaracaklarından, alkol emüimi azalır. Örneğin alkol yoğunluğu yüksek olan viski, alkol yoğunluğu % 20 olan şaraptan daha az emilir. Buna karşılık şarap en çok emilen içkiler arasındadır.
Sindirim sisteminden emilerek kana karışan alkol, vücutta yakılarak su, karbondioksit ve enerjiye dönüştürülür. 100 gr. alkol 700 kalori verir. Kana karışan alkolün en fazla % 10′lukbir bölümü ter, solunum havası ve idrarla değişikliğe uğratılmadan atılır. Vücut içinde alkolün yakılmasını sağlayan en önemli organ karaciğerdir. Alkol alındıktan kısa bir süre sonra kandaki lipid miktarı yükselir. Alkolik kişilerde kanın lipid düzeyi sürekli yüksektir. Bu yükselişlerin nedenleri çeşitli mekanizmalarla açıklanmıştır. Alkol alındıktan kısa süre sonra hiperlipemi (kan lipid düzeyinin yükselmesi) gelişmesi, alkolün vücutta sempatik sinir sistemini uyararak norepinefrin salgılanmasını artırmasına bağlıdır. Norepinefrin bilindiği gibi yağ depolarından lipidin kana karışmasına neden olur, bu da karşımıza bir hiperlipemi tablosu çıkarır. Hiperlipemi alkolik kişilerde karaciğer işlevlerinin bozulmasına neden olur.
Uzun süre alkol kullanan kişilerde gelişebilecek olan hastalıkların başında siroz, kronik gastrit ve çeşitli nöropsikiyatrik bozukluklar gelir. Alkolün öldürücü dozuna karşı tolerans gelişmez, sarhoş edici dozuna karşı da tolerans gelişmez. Ama uzun süre alkol kullanmış olan kişiler, adeta sarhoşluğu öğrenmişlerdir ve kendilerini daha az ele vermeyi becerebilmektedirler. Alkolizmin psikolojik ve bedensel belirtileri: Alkolik kişi düşünebilme yeteneğinde gerilemiş, entellektüel yeteneği zayıflamıştır. Ahlak bakımından çöküntü içindedir, sorumluluklarından kaçıyordur, bencil ve kıskançtır. Bir konu üzerinde yoğunlaşamaz, mesleğinde ve * öbür yeteneklerinde geriler, belleğimle zayıflama belirgindir. Alkolik kişi sorunlarından, sıkıntılarından kurtulabilmek amacıyla içer. Adeta zorluklardan kaçıp, alkolün gerçek olmayan dünyasına sığınır.
Alkoliklerin gece uykusu düzensizdir, sık sık kabuslar görürler, kas ağrıları ve kas krampla-rıyla uykuları bozulur ve kısalır. Sabah uyandıklarında mide bulantıları ve kusma olabilir. Yüz ve gözleri şişmiştir, derileri incelmiş, kılları azalmıştır. Ellerinde belirgin bir titreme vardır. Yukarıda değindiğimiz psikolojik ve bedensel bozukluklara bir süre sonra alkol psikozları eklen