Bilinçaltı Savunma Mekanizmaları

BİLİNÇALTI SAVUNMA MEKANİZMALARI: Önceki bölümde bilinçaltmdaki komplekslerin sürekli süperego ile çatışma halinde olduğuna değinmiştik. Kişi zaman zaman kendini etkileyen değişik psikolojik sarsıntılara, baskılara uğrayabilir, bunun yanı sıra bir yandan süperegonun baskısı, diğer yandan idin bilinç altından sürdürdüğü baskılar kişinin psikolojik dengesini tehlikeye sokar, onu psikolojik sıkıntılara sürükleyebilir. Her insanın sık sık karşılaştığı bu durumlardan kişinin psikolojik dengesinin zarar görmemesi için birtakım psikolojik savunma mekanizmaları doğal olarak kurulmuştur. Çeşitli savunma mekanizmalarından söz etmeden önce, şunu belirtelim; bu mekanizmalar son derece insancıl davranışlar olup, kişinin günlük yaşamını aksatmadıklarında hiçbir kötü etkileri ve anlamlan voktur. Ancak bazı durumlarda psikiyatrik belirtilerin oluşumunda rol oynarlar. Şimdi bu mekanizmaların bazılarını inceleyelim


1} Hayal kurma: Kişinin gerçekleştiremediği ya da gerçekleşmesi olanaksız birtakım istek ve arzularını gerçekleşmiş gibi hayal edip, böylece kısmi bir psikolojik doyuma varmasıdır. Hayaller, nesnel gerçeklerle yoğurulduğunda çok olumlu sonuçlar yaratırlar.


2) Kompansasyon (telafi): Kişinin birtakım gerçek ya da hayali eksikliklerini başka yeteneklerini


geliştirerek giderme yoîunu seçmesidir.


3) Süblimasyon (yüceltme): Bazı içgüdülerin bilinç tarafından reddedilmesiyle, bu içgüdülerin bilinçsiz olarak yönlerinin değiştirilip bilinç tarafından kabul edilir biçimlere dönüştürülmesidir. Örneğin saldırgan güdülerin avcılık sporu biçimine dönüştürülmesi gibi.


4) Konversiyon (çevirme): Bilinçaîtındaki bazı çatışmaların çeşitli bedensel rahatsızlıklar biçiminde kendilerini ortaya koymalarıdır. Histerik bir hastanın bacaklarında felç varmış gibi davranması, bir konversiyon örneğidir. Burada dikkat edilecek nokta şudur: hasta bir felçli gibi davranmakla birlikte aslında felçli değildir. Konversiyon belirtileri nörolojik hastalıkları anımsatan “Açıklanamayan belirtilerdir”. Bunlar arasında felçler, bilinçsizlik, ses kısıklığı, idrar etme güçlüğü, yürüme güçlüğü, hissizlik, körlük sayılabilir. Ancak burada: sinir sistemi muayeneleriyle herhangi bir hastalık bulgusu bulunmamaktadır.


5) Rasyonalizasyon(akılcıllaştırma): Kişinin doğru ve haklı bulmadığı, fakat yine de gerçekleştirdiği bir davranış, düşünüş ya da bir duygudan dolayı hissettiği rahatsızlıktan egosunu korumak amacıyla gerçekleştirmekten kendini alamadığı davranış, düşünüş ve duyuş biçimlerine birtakım akılcı ve çoğu kendi kontrolü dışında olan nedenler İleri sürmesidir. Örneğin rakibine yenilen bir sporcunun “Zaten hakem taraf tutuyordu” demesi, bu tür bir rasyonalizasyon örneğidir. Bazı atasözleri de rasyonalizasyon örneğidirler, bir malı benzerlerinden daha pahalıya alan bir kişinin “Pahalıdır vardır bir hikmeti, ucuzdur vardır bir illeti” deyişini kullanması gibi.

6) Disosyasyon (çözülme): Bazı kişilerde istenmeyen gerçeklerden kurtulmak amacına yönelmiş olarak, kişiliğinin bütünlüğünü koruyamaması durumudur. Bu durumlarda kişi, geçici olarak kişiliğini parçalara ayırmıştır, kendisiyle ilgili pek çok şeyi unutmuştur, kabul edilmeyen gerçek kişinin egosunun dışında ikinci bir kişilik biçiminde tutulur ve kişi kimi zaman bilinçsiz olarak bu ikinci kişiliğine bürünür ve bu kişiliğe göre davranır. Uyurgezerlik, iki ruhlu insan tipleri, bazı bellek kayıpları, bilinçsiz kaçma olayları bu türden disosyasyon örnekleridir. Kişinin egosu dışında gelişen ikinci kişilik bu insanın egosunu korumayı amaçlamıştır. Ego, tamamen bozulmamış olarak kalabilir.


7) Denial (inkâr): Bilinç tarafından kabul edilmeyen herhangi bir şeyin inkâr edilmesi, kabul e dilmeme siyle kişinin o konuyla ilgili psikolojik çatışmalardan bir ölçüde kurtulmasını sağlayan bir savunma mekanizmasıdır. Örneğin savaşta asker olan oğlunu kaybeden bir babanın bu durumu kabullenmeyip, postacının sokaktan her geçişinde oğlundan gelen mektup olup olmadığını sorması bir inkâr mekanizmasıdır.


Regresyon (gerileme): Psikolojik çatışmalar katlanılamayacak bir düzeye erişip, kişinin uyumunu bozacak olursa, o insan artık günlük yaşamın çok yönlü, karmaşık ilişkilerine uyum göstermeyecek bir duruma düşer. İşte bu durumda kişi kolayca uyum gösterebileceği daha geri davranış biçimlerine geri döner. Bunun en sık yaşadığımız biçimi, bazı isteklerimizin yerine getirilmediği durumlarda gösterdiğimiz birtakım çocuksu kızgınlıklar ya da saldırganlık biçimindeki tepkilerdir. Şizofrenik hastalarda gerileme biçimindeki savunma mekanizmaları ön plana çıkmıştır.


9) Fiksasyon (saplanma): İnsan her yönden olduğu gibi, psikolojik bakımdan da yaşamı boyunca bir gelişme süreci içindedir. Psikolojik gelişme sürecinin herhangi bir basamağında takılıp kalınması durumuna “Fiksasyon*’ denir. Fiksasyon psikolojik gelişimi durduran bir etkendir. Örneğin Elektra ya da Oidipus kompleksi devresine saplanan kişilerin bir türlü evleneme-diklerini görürüz.


10) Projeksiyon: Kişinin doğru bulmadığı, beğenmediği, kabul edemediği özelliklerim başka bir kişiye ya da kişilere yüklemesi durumudur. Böylece kişi kızgınlığını kendisine değil, başkalarına yöneltir. Formsuz oluşu nedeniyle birçok sayı kaçıran bir basketbolcunun karşılaşma sonrası takım arkadaşlarını formsuzlukla, kulüplerini sevmemekle suçlaması bir projeksiyon örneğidir.


11) Deplasman (yer değiştirme): Bilinç altındaki rahatsız edici bir düşünce, duygunun yerine daha kabul edilebilir bir duygunun, düşüncenin konmasıdır. Örneğin bir katilin bilinç altındaki suçluluk duygusunun ellerinin kanlı ve kirli olduğu düşüncesiyle yer değiştirmesi, bu kişinin durmaksızın ellerini yıkaması bir deplasman örneğidir.


12) tdentifikasyon (özdeşim): Kişinin bir başkasının özelliklerini, davranışlarını kendi egosuna aktarması olayıdır. Örneğin bir karate filmini seyreden bir çocukta oluşan identifikas-yon sonucu, günlük davranışları arasına birtakım karate figürleri serpiştirmesi gibi.<