Alt yüz siniri felci olgularının üçte ikisinden çoğu idiyopatiktir, yani felç nedeni belirsizdir. Ama idiyopatik felç tanısı ancak bir dizi incelemeden sonra ve bu durumun anlaşılabilir bir açıklaması yapılamadığı zaman konmalıdır. Alt yüz siniri felcinin kafaiçinden kaynaklanan nedenleri arasında tümörler, multipl (yaygın) skleroz, beyin hastalıkları ve enfarktüsleri ile çocuk felci yer alır. Sinirin geçtiği kemikyol ya da yumuşak dokuların lezyonlan da yüz felcine yol açabilir. Bunların başlıcalan cerrahi girişimler ve kazaları izleyen travmalar, ortakulak iltihabı, görme sinirinde zona, ortakulak karsinomu ya da yüz siniri nörofibromudur. En sık görülen kafa dışı nedenler kulakaltı tükürük bezinin karsinom ve travmalarıdır. Öteki nedenler arasında enfeksiyöz mononükleoz, sarkoidoz, ağır yüksek tansiyon ve polinevritler (çoklu sinir iltihabı) sayılabilir.
KLİNİK DEĞERLENDİRME
Yüz felci tanısı için hastanın istemli ve istem dışı yüz hareketleri dikkatli bir biçimde muayene edilir. Alın, gözka-paklan, burun deliği ve ağız kaslarının gerginliğinde ve kasılmasında azalma olup olmadığı araştırılır. Hastanın alın kaslarını hareket ettirememesi yüz sinirinin üst bölümünün felcini düşündürür; bu durumda tam bir nörolojik muayene yapılması gerekir.
Kulak zarları her zaman dikkatle incelenmelidir. Kulak zarının dış duvarının üstündeki bir kabuğun gizlediği kolesteatomlar (ortakulak ve mastoit kemikte oluşan kist) kolayca gözden kaçabilir. Kolesteatom oluşumundan kuşkulanılırsa hasta hemen cerrahi araştırma için bir uzmana yollanmalıdır. Hastada işitme kanalının salgısı, sağırlık ya da kulak hastalığına bağlanabilen komplikasyonlarla ilgili belirtiler (örneğin baş dönmesi) varsa, ortakulakta kronik bir hastalığın bulunduğu düşünülmelidir. Görme sinirinde zona olgusunda felcin ve tipik deri veziküllerinin (içi sıvı dolu kabarcıklar) ortaya çıkmasından önce ağrı görülür. Bu durumda kulak sayvanının ve kulak yolunun muayenesi zonaya özgü veziküllerin varlığını gösterebilir.
Yüz felci muayenesinde göz yaşarmasını ve tat duyusunu da değerlendirmek gerekir. Göz yaşarması için Schir-mer testine başvurulur. Bu steril, kıvrılmış bir filtre kâğıdı şeridi takılır ve şeritler üzerinde gözyaşlarının yol açtığı nemlenme derecesi karşılaştırılır. Tat duyusunu değerlendirmek daha güçtür. Dilin öndeki üçte ikilik kesiminde tat duyusunun bozulup bozulmadığını anlamak için dil bir gazlı bez ile kurulandıktan sonra, ön kısmına art arda tuz ve şeker konur ve hastaya algıladığı tadı belirtmesi söylenir. Felcin nedeni belirgin değilse, şakak kemiğinin radyolojik incelemesi gereklidir.
FELCİN ŞİDDETİ
Sinirdeki hasarın kolay iyileştirilebilir (nöropraksi) olup olmadığının saptanması tedavi açısından büyük önem taşır. Elektrodiyagnostik incelemeler aracılığıyla felcin şiddeti genellikle anlaşılabilir. Yüzün bir tarafında tam felç gö-rülmüyorsa nÖropraksinin (sinirin beyin kabuğundan gelen uyanlara yanıt verecek işlevde olması) söz konusu olduğu kabul edilebilir.
Sinilin bir travma sonucu kesilmesi gibi nörolojik bir hasarın ortaya çıktığı durumlarda, sinir lifinin çevrel bölümündeki bozulma, yapay uyarının uygulandığı bölgeye ulaşana kadar elek-tronörolojik incelemeler hiçbir bozukluğu gösteremez. Elektronörolojik incelemelerde bu gibi bozuklukların görülebilmesi için en azından 3-5 günün geçmesi gerekir.
Tahliller ve öteki araştırma sonuçlan ilk belirtilerin ortaya çıkmasından bir hafta sonra da hâlâ normalse, bu durum, klinik açıdan yüz tümüyle felçli de olsa, dejeneratif bir bozukluğun olmadığı anlamına gelir.
TEDAVİ
Bütün olgularda tedavinin amacı hasan onarmak, işlev noksanlığını en aza indirmek ve siniri olabildiğince iyileştirmektir.
Tedavi sırasında felçli taraftaki gözün korneasının (saydam tabaka) korunmasına özen gösterilmelidir. Kısa süren tedavilerde bir göz bandajı yeterli olabilir. Ama iyileşme süreci aylar sürüyorsa kısmi bir tarsorafı (gözka-paklannın kısmen ya da bütünüyle birbirine dikilmesi) önerilir.
Masaj ve elektrouyan felçli kasta atrofinin (doku gerilemesi) ortaya çıkmasını önleyemediği gibi iyileşmeyi de kolaylaştırmaz. Siniri oluşturan sinir liflerinin kesilmemiş olması iyileşme şansım artınr. Hastanın istemli hareketleri yapabilmesi ya da elektrouya-nya uzun süre normal yanıt vermesi sinir liflerinde devamlılığın bulunduğunu gösterir. Uyan testleri sinirin öldüğünü düşündürüyorsa, ama sinirin anatomik bütünlüğü ile ilgili kuşkular varsa cerrahi araştırma yapmak gerekir. Cerrahi girişim ile büyük kulak sinirinden ya da kalçanın yan cilt sinirinden alınan bir sinir parçasının yerleştirilmesiyle, yüz siniri yeniden şakak ke-miğindeki doğal yolunun içinden geçirilerek sinir iletilerinin devamlılığı sağlanabilir.
İDİYOPATİK YUZ FELCİNİN TEDAVİSİ
İdiyopatik (nedeni belirsiz) felç, kemik kanalının içindeki sinirin kansız kalmasına bağlı olabilir. Bu tür felçlerin tedavisinde ağız ya da enjeksiyon yoluyla alınan steroit ilaçların etkili olup olmadığı tartışmalıdır; ama yüksek tansiyon, gebelik, şeker hastalığı, akciğer veremi, peptik ülser ya da ortakulak iltihaplan gibi engelleyici koşullar yoksa steroit tedavisi de denenmelidir. İdiyopatik felcin gidişi sırasında sinir tam olarak yıkıma uğrasa da dekomp-resyon cenahisi yoluyla sinirin üzerindeki baskı kaldırılabilir.
BEKLENEN GİDİŞİ (PROGNOZ)
Hastalığın gidişi, yüz sinirinin yapısında bozulma olup olmamasına bağlıdır. Sinirin yapısında bozulma yoksa (nöropraksi) felç nedeni denetim altına alındığında, her zaman tam iyileşme sağlanabilir. Bozulma olduğunda iyileşme olasılığı sinirin yapısal bütünlüğüne göre değişir. Sinir yapısal bütünlüğünü koruyorsa iyileşme gerçekleşebilir. Ama bunun için uzun bir süre gereklidir. Bu durumda iyileşme kısmi olur ve hastada istemsiz hareketlerle kasılmalar görülür. İdiyopatik felç olgularının yüzde 9O’ı tam olarak iyileşir. Olguların yüzde 75′i iyileşebilir niteliktedir ve hasta belirtilerin ortaya çıkmasından sonraki üç hafta içinde normal hareketleri yapabilir.
Geri kalan olgulann yaklaşık yansında sinirin yapısında bozulma vardır; bu durumda iyileşme çok uzun sürer ve hasta hiçbir zaman eski sağlığına kavuşamaz. Genellikle felç başlangıçtaki bölgeyle sınırlı kalır ve daha geniş bir alana yayılmaz; bununla birlikte bazı olgularda doku yıkımı hastalığın ilk haftasında da sürer. Yineleyen felçler, ilk felce göre genellikle daha güç iyileşir.
EKSİK REJENERASYON OLGUSUNDA TEDAVİ
Yüz siniri bir yıl içinde eski işlevini kazanamazsa ve elektrouyarı testleri sinirin öldüğünü gösteriyorsa tedavi için iki ayn yola başvurulabilir. Bunlardan birincisi plastik cerrahi girişimidir; bu girişim yüzün felçli tarafını kaldırmak için uygulanır, ikincisi ise dilaltı (hipoglossus) siniri ile yüz sinirini birleştirmektir. Dilaltı-yüz siniri birleştirilmesi plastik cenahiye göre daha iyi sonuç verir. Ama bu işlem kas lifleri atrofiye (doku gerilemesi) uğramadan önce yapılmalıdır; atrofi felcin ortaya çıkmasından 2-3 yıl sonra görülür.