Canlı Etkenler ve Kanser

CANLI ETKENLER VE KANSER: Çeşitli canlı etkenlerin ve özellikle virüslerin kanserlerle yakından ilişkili oldukları düşüncesi, uzun zamandan beri yerleşmişti. Son zamanlarda geliştirilen çeşitli deney ve inceleme yöntemleriyle bazı virüslerin ve asalakların gerçekten de kansere yol açabildikleri gösterilmiştir. Örneğin “Bittner” adlı bir araştırmacı farelerde sütle geçen ve meme kanserine yol açan bir virüsün varlığını kanıtlamıştır. “Şistosoma hematobium” adlı bir asalakla ve insanlarda gelişen infeksiyon-la mesane kanseri arasında yakın bir ilgi vardır. Sözü edilen asalağın, mesanede yerleşerek yol açtığı müzmin iltihap ortamından, bir komplikas-yon olarak mesane kanseri gelişmektedir. Virüslerin kanser yapıcı etkileri daha çok dikkate değerdir. Virüsler hücrenin genetik yapışma eklenip, onu değiştirerek tümöre yol açabilirler. Diğer bir anlatımla, virüs hücreye girip orada bir daha düzelmeyecek değişikliklere yol açarak, hücrenin zamanla tümör hücresi özelliklerini kazanmasına yol açmaktadır ve/veya hücrenin çoğalabilme yeteneğini denetimden kurtarmaktadır ve/veya hücrede zaten sessiz olarak duran kanserleşme eğilimini harekete geçirmektedir. Henüz hangi virüslerin hangi kanserlere yol açabilecekleri konusu tam olarak aydınlatılmış değildir. Fakat bu konuda hayli yol alındığını belirtmeliyiz. Örneğin 1961 yılında “O’Connor” ve “Burkitt” adlı iki araştırmacı, Orta Afrikt


r.acis seyirli bir kan kanseri olan ası” adlı bir hastalığın varlığını . Yapılan incelemelerde “Epstein-Sarr ;EB; adh virüs, bu hastalarda çok sık rasiiani. Aynı hastaların tümünde ise EB virüsüne karşı antikorların varlığı ‘ortaya kondu. Hastalığın bulaşmasında ise insanları sokan sivrisineklerin taşıyıcılık yaptıkları görüşü yaygınlaştı . Herpes virüs tip 2 adlı bir virüs infeksiyonuyla , rahim boynu kanseri arasında cok yalan bir ilginin varlığı ortaya konulmuşt