Nasyonel Sosyalizm
1933-1945 arasındaki dönemde Almanya'da uygulanan bir tür sağ totaliter rejime ya da o dönem için Almanya özelindeki faşizme verilen isimdir. Nasyonal sosyalizmin tarihi bir kuramı yoktur. Adolf Hitler'in yazdığı "Kavgam" (Mein Kampf) kitabında daha sonra nasyonal sosyalizmin uygulaması olarak görülen pek çok hususa değinilmekteyse de, bu kitabın nasyonal sosyalizmin kuramını ortaya koyduğunu ileri sürmek de mümkün değildir. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi'nin (NAZİ Partisi) 24 Şubat 1920 tarihli 25 maddelik programı da, kimi ayrıntılara girmesine karşın, nasyonal sosyalizmin kuramı olarak değerlendirilemez.
Nazi Partisi'nin programında, iktisadi konular oldukça ağırlıklıydı ve ilginç bir nokta olarak iktisadi sorunlara sol çözümler getirilmekteydi. Bunlar arasında örneğin emeksiz kazanılan gelirlere son verilmesi, tröstlerin devletleştirilmesi, toprak üzerinde spekülasyona son verilmesi, orta sınıfın desteklenmesi gibi noktalar vardı. Ancak bu tür hususlar, salt programda kalmıştır.
Ocak 1933'te Hitler'in başbakan olmasından sonra Alman Meclisi (Reichstag) içindeki çoğunluğun son derece hızlı bir biçimde “çoğunluk tahakkümüne” dönüşmesiyle “nasyonal sosyalist devlet” in oluşturulmasının yolu açıldı.
Nasyonal sosyalizmin ilk uygulaması, işçilere yönelik oldu. 1 Mayıs 1933'ün “ulusal işçi günü” ilan edilmesinden ve çok görkemli törenlerle kutlanmasından tam bir gün sonra, 2 Mayıs 1933'de Katolik sendikalar dışında, ülkedeki tüm sendikalar kapatılarak mal ve para varlıklarına devletçe el kondu. Katolik sendikaların aynı kaderi paylaşmaları için iki ay kadar bir süre geçmesi gerekecekti. 24 Haziran 1933'te sıra Katolik sendikalara geldi.
Mayıs 1933 sonunda Nazi Partisi liderliğinde “Alman İşçi Cephesi” oluşturuldu. Bu kuruluşun oluşmasıyla birlikte toplu sözleşme yasağı getiriliyordu. Bunun yerine son derece geniş yetkili “işçi mutemetliği” kurumu konuluyordu. Bu işçi mutemetlerinin sözleri ve kararları bağlayıcı nitelikteydi. Gene aynı günlerde, nasyonal sosyalizmin deyişi ile “fabrikaların önderliği, doğal liderlerine geri veriliyordu”. Yani fabrikalarda tek önder, o fabrikanın “sahibi” olacaktı.
Sendikalara ve işçi hareketine karşı girişilen bu tür eylemler, Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi içindeki gerçekten “sosyalist” sayılabilecek gruplar arasında geniş bir hoşnutsuzluk uyardırdı. Bu gruplar, her ne kadar sosyal demokrasi ve Marksizm'e karşı idiyseler de, belirli bir sosyal espriye inanmakta ve Nazi Partisi'nin bunları savunacağını sanmaktaydılar. Ancak bunların tasfiyesinde de fazla bir güçlük çekilmedi.
Nasyonal sosyalist ekonomi, tipik bir savaş ekonomisi (Wehrwirtschaft) idi. Bu ekonomi içinde iki temel hedef alınmıştı. Bunlardan biri istihdam, diğeri ise ekonomik büyüme idi. 1936'da Göring'de ifadesini bulacağı üzere nasyonal sosyalist ekonomi “kendine yetme”yi temel ilke edinmişti. Bu arada devlet yatırımları artırılmaya çabalanırken, özel girişim de özendirilmeye çabalanıyordu. Bu ekonomi politikası ve özellikle silahlanma girişimleri, büyük iş çevrelerinin beklentilerini yanıtlarken, orta sınıf gitgide geride kalmaktaydı.
Nazi Partisi'nin programında ve propagandasında tekellere karşı savaş vaad ediliyordu. Buna karşılık Ekim 1937'de alınan bir kararla sermayesi 40,000 Dolar'dan ufak şirketlerin kapatılması yönüne gidildi. Bu karar çerçevesinde piyasadan çekilmek zorunda kalan şirket sayısı, piyasada çalışmakta olan şirketlerin %20'sinden fazlasıydı.
Daha sonra alınan bir kararla da, yeni bir şirket kurulabilmesi için minimum 250,000 Dolar sermaye sınırı getirildi. Yani antitekel sloganlarla iktidara gelen nasyonal sosyalizm, doğrudan doğruya tekelcilik yapmakta ve tekellerin gelişimini desteklemekteydi.
Ticaret yaşamı da devletin, yani Nasyonal Sosyalist Parti'nin kesin bir denetimi altına girmişti. Zaten ekonominin tümü merkezileştirilmişti. Alman ekonomisi “Alman Ekonomi Odası” adında bir örgüt içinde toparlanmıştı. 7 “Ulusal Ekonomi Grubu”, 23 “Ekonomi Odası”, 100 “Sanayi ve Ticaret Odası” ve 70 “El Sanatları Odası” doğrudan bu örgüte bağlanmıştı. Reichsbank'ın başına getirilen Dr. Schacht da kesin bir denetim mekanizması oluşturmuştu. İşçiler ise “Alman İşçi Cephesi” içinde örgütlenmişler ve partinin kesin denetimi altına girmişlerdi.