Karma Ekonomi

Karma ekonomi, iki evrensel ekonomik sistem olan "kapitalizm" ve "sosyalizm" arasında yer alan, fakat özü itibariyle kapitalist sistemin özelliklerini taşıyan bir ekonomik düzendir. Karma ekonomi düzeninin çağdaş kapitalizmin uygulamada vardığı yeni bir aşama değil, tamamen bağımsız üçüncü bir sistem olduğunu savunan görüşler de vardır.


Karma ekonomi düzenini benimseyenlere göre kapitalist düzen liberalizme dayanmaktadır. Bu toplumsal görüşte kişinin hakları ve çıkarları her şeyin üstünde tutulduğundan toplumun çıkarları ihmal edilmektedir. Kapitalizmin karşısında yer alan "sosyalizm"de ise, toplumun çıkarları her türlü kişisel çıkarın üstünde tutulmaktadır. Oysa "karma ekonomi" düzeninde, anılan iki sistemin taşıdığı temel çelişkiler çözülmüş, yani kamu yararıyla kişisel çıkar bağdaştırılmıştır.


Buna göre, kişi ne her şeyin üstünde tutulmakta, ne de topluma feda edilmektedir. Ancak kişilerin çıkarlarıyla toplumun çıkarlarının çatışması halinde toplumun çıkarları öncelik kazanmakta ve kişinin bazı temel hakları kısıtlanmaktadır. Örneğin, kişinin mülkiyet ve miras hakları, bazı durumlarda kamu yararı nedeniyle yasalarla sınırlandırılmaktadır.


Karma ekonomi düzeninde hangi malların ne miktarda üretileceği, yani kaynak dağılımı sorununun çözümünde, tüketici tercihleri esas alınmaktadır. Fakat, kaynakların etkin kullanımı açısından, birçok alanda piyasa fiyatlarının bu tercihleri doğru olarak temsil etmediği görülmektedir. Bu durumlarda devlet, "toplum tercihlerine uygun üretimi sağlamak gayesiyle piyasa mekanizmasını düzeltici" önlemler almaktadır. Böylece, tekelleşmeyi önlemek, herkese çalışma olanağı sağlamak, gelir dağılımındaki dengesizliği azaltmak, işçi-işveren ilişkilerini düzenlemek gibi temel hedeflere yönelik önlemlerle, ekonominin istikrar içinde büyümesini sağlama görevini yüklenmiş bulunmaktadır.


Gelişmekte olan ülkelerde sermaye, teknik bilgi, girişimci ve yetişmiş işgücü kıtlığının yarattığı darboğazların kısa sürede aşılması için, "planlı bir karma ekonomi" düzenine ihtiyaç duyulmaktadır. Kaynakların israfını önlemek ve sosyal adalet içinde hızlı kalkınmayı başarmak için başvurulan bu planlama, kamu kesimi için emredici, özel sektör içinse yol gösterici bir nitelik taşımaktadır.


Örneğin, 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 166. maddesi, "ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı, özellikle sanayinin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak, bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak" görevini devlete vermiştir.


Türkiye'de uygulanan bu "planlı karma ekonomi" düzeninde, özel mülkiyet ve girişim serbestisi, kişinin temel hakları olarak Anayasa'da yeralmaktadır. Ancak devlet, kişi haklarını Anayasa ve bağlı yasalar çerçevesinde, kamu yararı nedeniyle sınırlama yetkisine sahiptir.


Karma ekonomi doktrini, büyük ölçüde çeşitli ülkelerdeki uygulamaların sonucunda ortaya çıkmış bir sentezdir. Tarihi gelişim içinde önce "karma ekonomi" anlayışının farklı uygulamaları yaşanmış, daha sonra bu düzenin düşünce sistemi gelişmeye başlamıştır. XX. yy'ın sonuna yaklaşılırken, Türkiye dahil, dünya ülkelerinin çoğunda "karma ekonomi sistemi" benimsenmiştir. Ancak, her ülkede düzeni belirleyen kurumların yeri ve önemi değiştiğinden, sistemin "saf" şekline uyan örneğe rastlanmadığı söylenebilir.