I Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • I
    Romen rakamları dizisinde 1 sayısı.
  • I
    zam. ben.
  • I shouldn´t think so.
    Zannetmiyorum.
  • I am much obliged.
    Çok minnettarım.
  • I am proud to know him.
    Onu tanımakla iftihar ediyorum.
  • I beg your pardon.
    Affedersiniz.
  • I can´t make head or tail of it.
    Hiçbir şey anlayamıyorum./İşin içinden çıkamıyorum.
  • I can´t make heads or tails of it.
    Ondan hiçbir şey anlayamıyorum.
  • I can´t seem to solve this problem.
    Bu sorunu çözebileceğimi sanmıyorum.
  • I couldn´t help smiling.
    Kendimi gülümsemekten alamadım.
  • I dare say
    zannedersem, sanırım, bana kalırsa.
  • I dare say
    belki, diyebilirim ki.
  • I dare you.
    Haydi yap bakalım.
  • I don´t doubt that
    .... Hiç kuşkum yok ki ....
  • I don´t feel like myself.
    İyi değilim./Keyfim yok.
  • I don´t give a darn.
    Bana vız gelir.
  • I don´t give a toot!
    k. dili Bana ne!/Bana vız gelir!
  • I don´t like the sound of it.
    k. dili Bana iyi bir şey gibi gelmiyor.
  • I don´t mind.
    1. İtirazım yok. 2. İng. Benim için farketmez.
  • I don´t think he´s all there.
    k. dili Bence bir tahtası eksik.
  • I doubt whether ....
    ... pek sanmam./... pek sanmıyorum.
  • I feel like resting.
    Canım dinlenmek istiyor.
  • I feel refreshed.
    Kendime geldim.
  • I for one
    I for one do not believe it. Kendi hesabıma ben inanmıyorum.
  • I had better go.
    Gitsem iyi olacak.
  • I have had enough of him.
    Burama kadar geldi.
  • I have no idea.
    Hiçbir fikrim yok.
  • I haven´t a penny to my name.
    Hiç param yok.
  • I haven´t seen hide or hair of him.
    İzi tozu yok.
  • I heard it on the grapevine.
    k. dili Kulağıma geldi.
  • I hope so.
    İnşallah./Umarım öyle olur.
  • I kind of expected it.
    Bunu biraz da bekliyordum.
  • I myself am doubtful.
    Ben bile kuşkulanıyorum.
  • I paid through the nose for it.
    Bana çok pahalıya mal oldu.
  • I promise you!
    1. Yemin ederim!/Vallahi doğru! 2. Orası kesin! 3. ... benden söylemesi/sana söyleyeyim: This plan won´t work, I promise you! Bu plan yürümez, benden söylemesi!
  • I say ....
    İng., k. dili Dinle ...!/Bak ...!/Baksana ...!
  • I say!
    İng., k. dili 1. Fevkalade!/Harika! 2. Hayret!
  • I seem to hear ....
    ... işitir gibi oluyorum.
  • I should have liked ...: I should have liked you to have known her.
    Onu tanımış olmanızı isterdim.
  • I should have thought ...: I should have thought her to be older.
    Daha yaşlı olduğunu zannederdim.
  • I should like ...: I should like to tell you I´m sorry.
    Senden özür dilemek istiyorum. I´d like to buy a novel. Roman almak istiyorum.
  • I should say so!
    Hem de nasıl!
  • I should say so.
    Öyle zannediyorum./Herhalde.
  • I should think so.
    Öyle zannediyorum./Herhalde.
  • I swear ....
    Bir sözü pekiştirmek için kullanılır: I swear I didn´t do it! Vallahi yapmadım!
  • I think so.
    Öyle zannediyorum.
  • I thought as much.
    Zaten bunu bekliyordum./Hiç şaşırmadım.
  • I treated myself to a new dress.
    Paraya kıyıp kendime yeni bir elbise aldım.
  • I want a haircut.
    Saçımı kestirmek istiyorum.
  • I want no more of it.
    Bu kadarı yeter./Sözü uzatma.
  • I was on the verge of leaving when he arrived.
    O geldiğinde ben gitmek üzereydim. She is on the verge of accepting our job offer. İş teklifimizi kabul etmek üzere.
  • I was under the impression that ....
    Öyle zannediyordum ki ..../Bana öyle geliyordu ki ....
  • I will not labor the point.
    İşin ayrıntılarına girmeyeceğim.
  • I won´t hear of it.
    Kabul etmem.
  • I would like to take this occasion to thank you all.
    Bu vesileyle hepinize teşekkür etmek istiyorum.
  • I would not know!
    Ne bileyim ben!
  • I wouldn´t know.
    Hiçbir bilgim yok./Bilmiyorum.