absorb
f. 1. (sıvıyı/gazı/ışığı/sesi) soğurmak, içine çekmek, emmek, absorbe etmek. 2. öğrenmek. 3. (dikkati/enerjiyi/zamanı/parayı) almak; (enerjiyi) emmek: It absorbed all of his time. Tüm vaktini aldı. 4. içine almak, kendine katmak: That corporation has absorbed most of its rivals. O şirket rakiplerinin çoğunu kendi bünyesine kattı. 5. (sarsıntıyı/salınımı) sönümlemek, (sarsıntının/salınımın) etkisini azaltmak. 6. (iş/sorun) (birinin) tüm dikkatini almak, kafasını tamamıyla meşgul etmek. 7. (masrafı) karşılamak. 8. (piyasadaki) alıcılar (bir malın) çoğunu satın almak: The market won´t absorb this right now. Şu an piyasadaki alıcılar bunun çoğunu satın almaz. 9. (bağırsaklardaki besini) emmek.