across Anlamı, Karşılığı
İngilizce - Türkçe
-
acrossedat 1. bir tarafından öbür tarafına: He stretched a rope across the river. Nehrin bir tarafından öbür tarafına bir ip gerdi. 2. karşısında: Serra lives across the street from us. Serra karşımızda oturuyor. z. karşıdan karşıya: Walking across this street is a problem. Bu caddede karşıdan karşıya geçmek bir mesele.
-
across the boardherkesi aynı derecede etkileyen (ücret/vergi).
-
across the wayyolun öte tarafında, karşı tarafta.