begrudge Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • begrudge
    f. 1. (bir şeyi) (birine) fazla görmek: You don´t begrudge me this vacation, do you? Bu tatili bana fazla görmüyorsun, değil mi? 2. (bir şeyi) istemeyerek vermek/yapmak: To tell you the truth, I begrudge giving those loafers a day off. O haylazlara bir gün tatil vermek zoruma gidiyor doğrusu. She begrudges every minute she has to spend away from Ufuk. Ufuk´tan ayrılmak, bir dakika da olsa, ona zor geliyor.