break Anlamı, Karşılığı
İngilizce - Türkçe
-
breaki. 1. kırık, çatlak. 2. aralık, açıklık; ara, fasıla. 3. iş molası: They took a break. Mola verdiler. 4. fırsat, şans. f. (broke, bro.ken) 1. kırmak, parçalamak; kırılmak. 2. (fırtına) kopmak.
-
break a habitkötü alışkanlıktan kurtulmak.
-
break a promisesözünde durmamak, sözünden dönmek.
-
break a recordrekor kırmak.
-
break covergizlendiği yerden çıkmak.
-
break down1. bozulmak. 2. ruhen yıkılmak.
-
break evenkâr ve zararı eşit olmak, ancak masrafını karşılamak.
-
break ground1. törenle temel atmak. 2. çığır açmak.
-
break in1. zorla girmek. 2. lafa karışmak; araya girmek. 3. alıştırmak.
-
break into1. -e zorla girmek. 2. birden -e başlamak: The horse broke into a run. At birden koşmaya başladı.
-
break loose1. kendini kurtarmak; kendini kurtarıp kaçmak. 2. from -den kopmak; -den kopup sarkmak/sallanmak. 3. (kıyamet) kopmak.
-
break off1. kırılıp ayrılmak. 2. birdenbire durmak. 3. ilişiğini kesmek.
-
break one´s faithsözünde durmamak.
-
break one´s fastorucunu açmak/bozmak.
-
break one´s neck1. boynu kırılmak. 2. kendini paralamak, paralanmak, dişini tırnağına takmak.
-
break one´s wordsözünü tutmamak.
-
break openkırmak, zorla açmak.
-
break out1. patlak vermek, patlamak, kopmak: War has broken out in Asia. Asya´da savaş patladı. 2. in ile kaplanmak, ... dökmek: She´s broken out in a rash. Her tarafı isilik oldu.
-
break the ice1. resmiyeti gidermek, havayı yumuşatmak. 2. ilk defa bir işe girişmek.
-
break the lawsuç işlemek, kanuna karşı gelmek.
-
break the news to(birine) (kötü) haber vermek.
-
break to pieces1. parça parça etmek. 2. parçalanmak.
-
break up1. dağılmak; dağıtmak. 2. bozuşmak. 3. (aralarında sevgi bağı olan iki kişi) ayrılmak.
-
break windgaz çıkarmak, osurmak.
-
break windgaz çıkarmak, yellenmek.
-
break withilgisini kesmek, -den ayrılmak.