bulunmak Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

Türkçe - İngilizce

  • bulunmak
    1. to be found: Kaybettiğin para bulundu. The money you lost has been found. 2. /da/ to be present, be: Şimdi Ankara´da bulunuyor. She´s in Ankara now. 3. /a/ used with a verbal noun: Ona bir ricada bulundum. I made a request of him. Onlara bir teklifte bulundum. I made a proposal to them.