come Anlamı, Karşılığı
İngilizce - Türkçe
-
comef. (came, come) 1. gelmek. Come July and we´ll be swimming. Temmuz geldiğinde denize girmiş olacağız. 2. k. dili beli gelmek, boşalmak; orgazm olmak.
-
come aboutolmak, meydana gelmek.
-
come across-e rastlamak, -e rast gelmek, ile karşılaşmak.
-
come along1. ilerlemek. 2. iyileşmek, sağlığı gittikçe düzelmek. 3. (fırsat) çıkmak. 4. beraber gelmek.
-
Come along.Hadi canım.
-
come around1. kendine gelmek. 2. uğramak. 3. dediğine gelmek.
-
come at1. -e erişmek, -e ulaşmak. 2. -e varmak, -i keşfetmek. 3. üstüne yürümek, saldırmak.
-
come back1. geri dönmek, geri gelmek. 2. akla gelmek.
-
come betweenaralarına girmek.
-
come by1. elde etmek. 2. uğramak.
-
come close toHe came close to losing his temper. Az kaldı tepesi atacaktı.
-
come down1. to (bir kişiden/bir zamandan) (başka birine/başka bir zamana) kalmak. 2. (fiyat) düşmek. 3. çökmek, yıkılmak; düşmek.
-
come down in one´s opinion(birini) eskisi kadar saymamak.
-
come down in one´s price(kendi malının) fiyatını düşürmek.
-
come down in price(bir şeyin) fiyatı düşmek.
-
come down in the world(biri) (eskiden sahip olduğu) para ve prestijini kaybetmek.
-
come down to earthhayal kurmaktan vazgeçmek, gerçekçi olmak.
-
come down with a coldnezle olmak.
-
come forward(belirli bir amaçla) ortaya çıkmak: Nobody came forward to claim that cat. Kimse çıkıp da o kedi benim demedi.
-
come from afarçok uzaklardan gelmek.
-
come hell or high waterne olursa olsun, bütün zorluklara rağmen.
-
come home tokafasına dank etmek.
-
come in1. girmek: Come in! İçeri gir!/Buyrun! 2. (yarışma sonunda) (belirli bir sırada) olmak: He came in first. Birinci oldu. 3. varmak, gelmek: Has the plane come in yet? Uçak geldi mi? 4. (met halindeki deniz) kabarmak, yükselmek. 5. moda olmak.
-
come in handyişe yaramak.
-
come into1. (mirasa) konmak. 2. girmek, katılmak.
-
come into collision withile çarpışmak.
-
come into forceyürürlüğe girmek.
-
come into playmeydana çıkmak, kullanılmaya başlamak, etkili olmak.
-
come into possession of-in sahibi olmak.
-
come into power1. iş başına geçmek. 2. iktidara geçmek.
-
come into prominenceherkesin dikkatini çekmeye başlamak; ön plana çıkmak.
-
come into sightgörünmeye başlamak.
-
come into the pictureortaya çıkmak.
-
come into the worlddünyaya gelmek, doğmak.
-
come into usekullanılmaya başlamak.
-
come into viewortaya çıkmak, görünmek.
-
come of-den çıkmak.
-
come off1. kopmak, çıkmak, düşmek. 2. olmak, meydana gelmek.
-
Come off it!k. dili Yalanı bırak!/Bırak!
-
come off worst/get the worst of itk. dili 1. yenilmek, altta kalmak. 2. en çok zarara uğramak.
-
come onsahneye çıkmak.
-
Come on!1. Haydi! 2. Yok canım!
-
come one´s wayk. dili (fırsat) eline geçmek.
-
come out1. çıkmak, görünmek, gözükmek. 2. (haber) yayılmak; (yayın) yayımlanmak. 3. (leke) çıkmak.
-
come out of one´s shellaçılmak, suskunluğu bırakmak.
-
come out on topk. dili 1. muzaffer çıkmak. 2. birinci olmak. 3. başarılı bir sonuç almak; başarılı olmak; dört ayak üstüne düşmek.
-
come throughgerekeni/beklenileni yapmak/becermek.
-
come throughk. dili 1. kendini göstermek, belli olmak. 2. kendinden bekleneni yapmak, başkalarını hayal kırıklığına uğratmamak. 3. (zor bir durumdan) sağ olarak çıkmak. 4. (bir haber) gelmek.
-
come through withk. dili (beklenileni) yapmak.
-
come toayılmak, kendine gelmek.
-
come to a dead stoptamamen durmak.
-
come to a decisionkarara varmak.
-
come to a headdönüm noktasına varmak.
-
come to a headson noktaya varmak.
-
come to a point(av köpeği) ferma yapmak, fermaya oturmak.
-
come to a point/ make a point of1. (bir şeyi) bilhassa yapmak. 2. -e özen göstermek, -e özenmek.
-
come to a stopdurmak; stop/istop etmek.
-
come to an agreementbir karara varmak, uyuşmak.
-
come to blowsyumruk yumruğa gelmek.
-
come to blowsyumruk yumruğa gelmek.
-
come to close quartersgöğüs göğüse dövüşmek, cenkleşmek.
-
come to fruitiongerçekleşmek.
-
come to grief1. başı darda olmak. 2. başarısızlığa uğramak.
-
come to grieffelakete uğramak, belasını bulmak.
-
come to grips(with) (ile) kapışmak, dövüşmeye başlamak.
-
come to grips with-in esaslarını ele almak.
-
come to grips withile ciddi bir şekilde ilgilenmek.
-
come to hand1. çıkmak, bulunmak. 2. gelmek, varmak.
-
come to lifecanlanmak.
-
come to lifeayılmak.
-
come to lightkeşfedilmek.
-
come to mindaklına gelmek, hatırlamak.
-
come to naughtboşa çıkmak.
-
come to nothingsuya düşmek.
-
come to nothing/naughtbaşarısız kalmak.
-
come to one´s sensesaklı başına gelmek, aklını başına toplamak.
-
come to passolmak, meydana gelmek.
-
come to restdurmak.
-
come to s.o.´s rescuebirinin imdadına yetişmek.
-
come to stay(bir yere) devamlı yaşamak amacıyla gelmek: He´s come to stay. Artık burada kalacak.
-
come to terms1. (with) anlaşmaya varmak, mutabık kalmak. 2. with (sevmediği bir şeyi) güçlükle kabul etmek.
-
come to termsmutabık kalmak, anlaşmak.
-
come to terms with(kabul edilmesi zor olan bir şeyi) kabul etmek/kabullenmek.
-
come to the foreöne geçmek, sivrilmek.
-
come to the pointsadede gelmek.
-
come truegerçekleşmek.
-
come truedoğru çıkmak, gerçekleşmek.
-
come under(-in yetki alanına) girmek.
-
come undoneaçılmak, çözülmek.
-
come ungluedk. dili telaşa kapılmak, etekleri tutuşmak, itidalini kaybetmek.
-
come untiedçözülmek, açılmak.
-
come up against-e çatmak, ile karşılaşmak.
-
come up in the world(birinin) para ve prestiji artmak.
-
come up to1. (belirli bir hizaya) kadar gelmek. 2. (belirli bir seviyeyi) tutturmak.
-
come up withk. dili (bir plan, çare, cevap v.b.´ni) bulmak.
-
come upon-e rastlamak.
-
come what mayne olursa olsun.
-
come what mayne olursa olsun.