complete Anlamı, Karşılığı

# A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P Q R S Ş T U Ü V W X Y Z

İngilizce - Türkçe

  • complete
    s. 1. tam, katıksız: I´m in complete sympathy with what you´re saying. Senin dediklerine tamamıyla katılıyorum. It came as a complete surprise. Tam bir sürprizdi. He´s a complete idiot! Tam bir dangalak! 2. tamam, tamamlanmış. 3. tamam, eksiksiz: This book´s not complete. Bu kitap tamam değil. Dinner wouldn´t be complete without soup. Çorba olmadan akşam yemeği eksik olurdu. f. tamamlamak.
  • complete with
    ile beraber: You can buy the books complete with a book case for five billion liras. Kitapları, bir kitaplıkla beraber beş milyar liraya alabilirsiniz.
  • complete works
    bütün eserler: the complete works of Hüseyin Rahmi Hüseyin Rahmi´nin bütün eserleri.